14 Eylül 2020 Pazartesi

 "ÜTÜ'L KİTAP" ve "EHL-İ KİTAP"        ARASINDAKİ FARK 

(1.YAZI) 

 Kur'an'da insanlara, Allah'ın  gönderdiği vahiy'le  olan ilgilerinin  boyutuna göre farklı kavramlarla hitap edilmektedir. 

Bu kavramların başında "ütül'kitap" (kitap verilenler) ve "ehl-i kitap" (kitap ehl'i) kavramları gelmektedir. 

 İman edenlerin vahiy'le olan bağları açısından, "kitap" kelimesi kullanılarak yapılan sınıflandırmada "ütül'l kitap" (kitap verilenler)ve "ehl-i kitap" (kitap ehl-i) kavramları öne çıkmaktadır.

Son vahyin temel ilkesi gereğince iki ayrı kelimeyle dile getirilen kavramların aynı şeyden bahsediyor olmalarına imkan yoktur. 

Aralarında mutlaka bir fark olması gerekmektedir. 

"Ehl-i kitap" kavramının aksine "ütül kitap" kavramı Kur'an'da daha az  kullanılmıştır. 

 Ancak her iki kavramın geçtiği  âyetler dikkatle incelendiğinde  aralarında önemli farklar olduğu,  birbirlerinden ayrı manalar taşıdıkları görülecektir.

"ÜTÜ'L KİTAP" (kitap verilenler) 

"Ütü'l kitap" (kitap verilenler) ve ehl-i kitap" (kitap ehl-i)  kavramlarının kitaba muhatap olmuş bir toplumu dile getirdiğini, ancak aralarında kapsam farklılığı olduğunu kelime anlamlarından da çıkarmak mümkündür. 

Çünkü "ütül'l kitap" ifadesinin dilimizdeki karşılığı "kitap verilenler" dir.

"Ehl-i kitap" denilen kişilerin de isimlendirmede kitap kelimesi kullanmasından dolayı kendilerine kitap verilmiş kimselerden oluştuğu zorunlu olacağından "ütü'l kitap" kavramının ehl-i kitaptan daha geniş bir topluluğu kastediyor olması gerekir.

 Nitekim ileride göreceğimiz Âli İmran süresinin 98. ve 99. âyetlerinde ehl-i kitaptan bahsedildikten sonra 100. âyette yine bu kişiler kastedilerek "ütü'l kitabın bir kesimi" ifadesi kullanılmaktadır.

 "Ütü'l kitap" ifadesinin Kur'an'daki kullanımı değerlendirildiğinde ise Allah'ın kitap gönderdiği toplumun genelini kast edildiği, o kitapla ilgili ileri seviyede bir bilgilerinin olup olmadığına vurgu yapılmadığı görülmektedir.

Bu isimlenderme aynen bugün kullandığımız Müslümanlar, Hristiyanlar, Yahudiler gibi genel bir  kullanıma benzemektedir. 

Bugün Hristiyanlar dediğimizde aslında toplumsal bir sınıflandırma yaptığımız açıktır;  bu kişilerin içerisinde kitaplarını bilen ve ona bağlı olanlar olduğu gibi, kitapları  ile hiç ilgisi olmayan ve kitaptan haberi olmayan kişilerin de olduğunu bildiğimiz ortadadır.  Nitekim Âli İmran süresinin 20. âyetinde ütü'l kitap (kitap verilenler) ifadesi "ümmiler" kavramının zıttı olarak kullanılmış, kitapları hakkında bilgi ve hassasiyetleri konu edilmemiştir.

"Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: "Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim "ütül'kitab-a (kitap verilenlere)  ve ümmilere de ki: 

"Siz de Allah'a teslim oldunuz mu? Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. 

Yok eğer çevirdilerse sana düşen, yalnızca vahyi tebliğ etmektir.  Allah kullarını çok iyi görmektedir"

(Âli İmran- 20)

 "Ütü'l kitap" ifadesi, ümmilerin alternatifi olarak kullanıldığına göre, kitaba muhatap olmanın en genel  anlamını ifade ediyor olmalıdır.

 Yani mensuplarının kitap hakkında bilgisine bakılmaksızın toplumsal bir sınıflandırma yapılıyor olması gerekir.

Bu durumu daha açık göreceğimiz başka âyetlerde vardır. 

"Göklerde ne var,  yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Sizden önce kendilerine kitap verilenlere ve size "Allah'tan korkun" diye emrettik. Eğer inkar ederseniz bilin ki göklerde ne varsa yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Allah'ın bir şeye ihtiyacı yoktur, ziyadesiyle övgüye layıktır"

 (Nisa- 131)

Âyetteki "sizden önceki "ütü'l kitap" ve siz" şeklindeki ayırım, ütü'l kitap olarak isimlendirilenlerin Allah'ın kitap verdiği toplumların  tüm fertlerini kapsadığını göstermesi bakımından önemlidir.

Zira "siz" ifadesi ile kastedilen bütün müminler olduğuna göre "önceki ütü'l kitap" derken de kitap verilmiş toplumun tamamı ifade ediliyor olmalıdır. 

Diğer bir âyet şöyledir.

"Bugün size temiz ve iyi şeyler helal kılınmıştır. 

Kendilerine kitap verilenlerin yiyeceği size helaldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir. Mümin kadınlardan İffetli olanlar ile   daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da mehirlerini vermeniz şartıyla, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak  üzere size helaldir. 

 Kim islami (İslami hükümlere)  inanmayı kabul etmezse onun ameli boşa gitmiştir. O,  ahirette de ziyana uğrayanlardandır" 

(Maide- 5 )

Âyette "ütü'l kitabın" yiyecekleri ve iffetli kadınlarından bahsedilmektedir.

Bu ifadelerin tüm bir toplumu kapsadığı dolayısıyla "ütü'l kitap" (kitap verilenler) ifadesi ile kitaptan bilgileri ne olursa olsun ellerinde Allah'ın kitabı olan toplumun tüm bireylerinin kasdedildiği açıkça görülmektedir.

Kaldı ki bu âyette de bir önceki âyette olduğu gibi,"ütü'l kitap ve siz" sınıflandırması yapılmaktadır.

 Bu  kavramın kitaba muhatap olmuş toplumun tamamını ifade ettiğini görebileceğimiz bir âyette şöyledir.

 "Ey ehl-i kitap! Biz, bir takım yüzleri silip dümdüz ederek arkalarına çevirmeden yahut onları, cumartesi adamları gibi lanetlemeden önce davranarak, size gelenleri  doğrulamak üzere indirdiğimiz (kitab-a) iman edin; Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir"

( Nisa- 47)

Bu âyette öncekilerin ellerindeki kitabı tasdik eden son vahye iman çağrısı yapılmaktadır.

 Bu çağrının kitaba muhatap olmuş toplumun belli bir kesimine yapıldığı düşünülemez.

 Dolayısıyla "ütü'l kitap" ifadesinin hiçbir ferdini istisna etmeden önceki vahiy'le muhatap olanların tamamının anlattığı açık olarak ortaya çıkmaktadır. 

"Ütü'l kitap" ifadesiyle vahiy üzerindeki bilgisi veya kitaba yaklaşımı ile ilgili bir bilgi verilmeksizin toplumun genelinden bahsettiğini görebileceğimiz önemli bir ayet de şudur.

"Kasam olsun ki ( Ey Nebi!) sen "ütü'l kitaba" (kitap verilenlere)  her türlü ayeti getirsen yine de onlar senin kıblene dönmezler. 

Sen de onların kıblesine dönecek değilsin. Onlar da birbirlerinin kıblesine dönmezler. Sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına uyacak olursan, İşte o zaman sen zalimlerden olursun" 

(Bakara- 145)

 Burada da kıbleye uyacak veya  uymayacak olanlar kitap verilen toplumun tamamı oldu olacağından, "ütü'l kitap" ifadesi ile Kur'an'dan önce kendilerine kitap verilmiş olan toplulıkların her bir ferdi kast edilmekte, kitapları hakkındaki bilgi derecesine göre bir ayırım yapılmamaktadır. 

"Ütü'l kitap" (kitap verilenler) ifadesi Allah'ın kitap verdiği bir toplum için kullanılan en genel kavramdır.

 Bu kullanımda toplumun kitaba  olan yaklaşımına ve bilgi seviyesine bir vurgu yapılmamaktadır.

Sonuç olarak: 

"Ütü'l kitap" iki anlama geldiğini görüyoruz. 

1-) Kendilerinde kitaptan bilgi olanlar, ilim sahipleri. 

2-) İlim sahiplerini ve ümmileri de içine alan halkın tümü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder