DOĞUMUNDAN GÜNÜMÜZE KADAR İLÂHLAR VE EVLİYA İNANCI:
"İnsanların çoğu şirk koşmadan iman etmezler"
(Yusuf, 106)
(Ey Muhammed! )
"Dikkat et, halis din yalnız Allah'ındır. O'nunla beraber bir takım dostlar (evliya) edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler.
Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah yalancı ve inkarcı kimseyi doğru yola iletmez"
(Zümer, 3)
Kur'an'a baktığımızda insanlık tarihindeki bütün kavim, ve milletlerin ortak özellikleri ilâhlara ve evliyaya kulluk etmeleridir.
Ancak ilahlara ve evliya kulluğu iyice anlayabilmek için "hulul" inancının bilinmesi gerekir.
"Hulul" inancı bilinmeden evliya ve İlâhlara kulluğun ne demek olduğunu anlamak zor olacaktır.
HULUL NE DEMEKTİR?
Hulul, ilâhi zâtın (Allah'ın) veya sıfatlarının yaratıklardan birine intikal edip onunla birleşmesi anlamına gelir.
Sözlükte bir şeyi çözmek, bir yere intikal etmek, konup yerleşmek anlamlarında mastar olan "hulul"
kelimesi isim şeklinde de kullanılır. Terim olarak "gül suyunun güle sirayet etmesi, iki cismin birleşmesi,
varlıkla onun mahalli veya arazla cevheri arasındaki münasebet, bir şeyin mevcudiyetiyle aynı olması, onda birleşmesi, ona geçmesi gibi değişik biçimlerde tanımlanmıştır.
İslam düşünce tarihinde itikadi tartışmalara konu teşkil eden hulul
"Allah'ın insan veya başka bir maddi varlık görünümünde ortaya çıkması" diye tanımlanabilir.
Tarikatlarda şeyhe verilen önem "hulul" inancından ileri gelmektedir.
Yani bu müşriklerin inancına göre şeyh Allah'tır. Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm"
"Ete kemiğe büründüm Mahmut diye göründüm" alçaklığı hulul inancı ile ilgili bir durumdur.
Muhyiddin'i Arabi, Celaleddini Rumi, Şemsi Tebrizi, Hâlidi Bağdadi ve Beyazit'i Bestami gibi müşrikler hepsi bu inanca sahipti.
Hulul inancı ve kavramı Kuran'ı Mübin'de şirk anlamında yer almaktadır.
Genellikle Kur'an'ı Mübin'de anlatılan şirk'ten kasıt "hulul" inancıdır.
Geleneksel dinlerden tek ilâhlı tevhid dininin dejenere edilmesiyle geniş bir inanç kuşağında ortaya çıkan hulul kavramı,
ilâhi kudretin belli bir amaç doğrultusunda çoğunlukla insan suretinde tamamen veya kısmen yeryüzünde görünmesini (bedenlenmeyi) ifade etmektedir.
Bu tanımıyla hulul basit bir şekil değiştirmenin ötesinde ilâhi iradenin bilinçli olarak kendini göstermek üzere
(şeyh, veli, kutup, gavs, insanı kamil) bir varlığın bedenini seçmesiyle ilgilidir.
Kadim Mısır, İran, Yunan, Asur, Hitit, Luvi ve Sümerlere kadar bütün
milletler çok tanrılı inanca yani ilahlara ve evliya ibadet ediyorlardı.
Bu inanca hulul, batinilik, çok ilâhlı din ve genel anlamı ile şirk diyoruz.
Zaten bu gerçeği iki bin âyete yakın olarak insanların inanç tarihini gözler önüne seren Kur'an'dan öğreniyoruz.
Nuh (aleyhisselam)ın kavmi İLÂHLARA kulluk ediyorlardı.
"Ve dediler ki:
Sakın "İLÂHLARINIZI" bırakmayın hele Ved'den, Suva'dan, Yeğüs'ten, Ye'uk'ten ve Nesr'den asla vazgeçmeyin.
Böylece onlar gerçekten birçoklarını sapdırdılar. Rabb'im sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlıklarını arttır"
(Nuh-23, 24)
İbrahim (aleyhisselam)ın kavmi de ilahlara tapıyorlardı
"İbrahim (as)ilahlarının putlarını parçaladığı zaman şu şekilde tepki gösterdiler
"Bunu İLÂHLARIMIZA kim yaptı?
Muhakkak o, zalimlerden biridir, deliler. Bir kısmı:
"İLÂHLARIMIZI diline dolayan bir genç duyduk, kendisine İbrahim denilirmi,ş dediler.
O halde, dediler, onu hemen insanların gözü önüne getirin.
Belki şahitlik ederler. Bunu İLAHLARIMIZA sen mi yaptın Ey İbrahim?
dediler. Belki de bu işi şu büyükleri yapmıştır. Haydi Onlara sorun, Eğer konuşuyorlarsa! dedi"
(Enbiya, 59,60,61,62,63)
Hud ( as)ın Âd kavmi de ilahlara tapıyordu.
Hud (as) onları tevhid dini olan İslam'a davet ettiği zaman şöyle karşılık verdiler.
"Dediler ki:
Ey Hud! Sen bize açık bir mucize getirmedin. Bizde senin sözünle İLAHLARIMIZI bırakacak değiliz ve biz sana iman edecek de değiliz"
(Hud, 53)
Allah Resulü'nün gönderildiği Mekke halkı da İLAHLARA ve evliyaya kulluk ediyorlardı.
Mekke müşrikleri hiçbir zaman ibadetlere karşı gelmediler.
Karşı geldikleri ve şiddetle tepki gösterdikleri tek şey İLAHLARININ ve EVLİYANIN reddedilmesi ve kabul edilmemesi idi.
Mekke müşrikleri tek Allah inancına hayret ediyorlardı.
İLAHLARININ ve EVLİYANIN kendilerini Allah'a yaklaştıracaklarına inanıyorlardı.
(Zümer, 3)
"Aralarından kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve kafirler:
Bu pek yalancı bir sihirbazdır! İLAHLARI tek ilah mı yaptı?
Doğrusu bu çok acayip bir şeydir! dediler. Onlardan ileri gelenler: Yürüyün, İLÂHLARINIZA bağlılıkta direnin, sizden istenen şüphesiz budur"
( Sad- 4, 5, 6)
"Şayet İLÂHLARIMIZA inanmakta sebat göstermeseydik, gerçekten (Muhammed) neredeyse bizi İLAHLARIMIZDAN saptıracaktı" diyorlar. Azabı gördükleri zaman, asıl kimin yolunun sapık olduğunu bilecekler"
(Furkan, 42)
Kısaca bütün Allah elçilerinin kavimleri istisnasız İLAHLARA ve EVLİYAYA kulluk ediyorlardı.
"Onlara bir zulmetmedik, fakat, onlar kendilerine zulmettiler.
Rabbimin azap emri geldiğinde, Allah ile beraber taptıkları İLAHLARI, onlara hiçbir şey sağlamadı, ziyanlarını arttırmaktan başka bir şeye yaramadı"
(Hud, 101)
"Onlar, yardım göreceklerini umarak Allah'tan başka İLAHLAR edindiler.
Halbuki İLAHLARIN onlara yardım etmeye güçleri yetmez. Aksine kendileri bunlar için yardıma hazır kıta bekleyen askerlerdir"
( Yasin, 74, 75)
Allah Resulü'nden sonra İslam tarihinde ilahlara ve evliyaya tapan bazı fırka ve cemaatler şunlardır.
Sebeiyye, talimiyye, ibahiyye, mazdek, babek, karamita, nusayriyye, şabaniyye, muhammira, hurramiyye, beyyaniyye, harbiyye, mansuriyye, muğiriyye, cenahiyye, hattabiyye, gurabiyye, habitiyye, himariyye, mukannaiyye, ruzamiyye, yezidiye, hallaciyye.
Son vahyin tarihinde Allah Resulü'nden sonra Emevi ve Abbasiler ile başlayan süreçte Kur'an'dan kopma ve vahyi terk etme ile ortaya çıkan parçalanma ve dağılma ile beraber meydana gelen Şia ve Ehli Sünnet dininin âlimleri kadar evliya ve İlâhlara sahip hiçbir kavim ve millet gelmemiştir.
İşte Ehli Sünnet ve Şia'nın, cemaat ve tarikatların edindikleri ilâh ve evliyadan bazıları:
Veysel Karani, Alkame bin Kays, Mesruk bin Ecda, Ali Bin Hüseyin,
Muhammed Bakır, Câferi Sadık, Musa Kazım, Ali Rıza Muhammed Tâki,
Ali Naki, Hasan Askeri, Ahmet Bin hanbel, Malik Bin Enes, Muhammed Bin İdris,
Numan bin Sabit, İmamı Muhammed, Ebu Yusuf, imamı Nevevi,
Kadı Şureyh bin el-Hâris, Muhammed ibnul Hanefiye, Ka'b el Ahbar,
Hasan'ı Basri, Selim bin Abdullah,Haccac bin Yusuf, Yezid bin Muaviye, Said Bin Müseyyeb, İbni İshak,
Urve bin Zübeyr, İmam Zühri, Abdulkadir Geylani, imamı Maturidi, Ebu Hasan Eş'ari, imamul harameyn el Cüveyni, İmamı Gazali, İmam züfer,
Cüneyt Bağdadi, Buhari, Müslim, Beydavi, Seyyid Ahmet Rufai, Nesai, Ebu Davud, Tirmizi, İbni mace, Ali cürcani, imamı begavi, beyhaki, İbni İshak, şirazî,
Fahrettin Razi, maverdi, tahavi, Taberi, müzeni, şarani, zeylai, Suyuti,
İmamı Rabbani, Şa'bi, Ebu nuaym, Kurtubi, Ebubekir Şibli, İbrahim desuki, Şeyh Bedrettin, İbni Sarrac, İmam Mücahit,
İbni abdilberr, İbni merzuk, Ebu Muhammed Ceriri Taberi, Ebul leys Semerkandi, Seyyid Şerif, İmam Serahsi, İbni Esir, Hammad İbni Seleme, Kuduri, Ebu Nuaym,
Cürcani, Seyit Ahmet Tahtavi, Seyyid Şemsettin Hanefi, İmamı Rabbani, İbrahim Halebi, Aziz Mahmut Hüdai,
İbni Abidin, Ahmet Zerruk, Ebu Hasan Şazeli, Ebu Talib'i Mekki, İbni Battal, Karafi, Zerkani, Züvayi İsa, Alleme Ahmet Savi Maliki, Neblusi, Kastalani,
Ahmet Yesevi, Hallacı Mansur, Zehebi, Zerkani, el leknevi, es-sülemi, Ebu Ya'la, Darimi, Yusuf El karmi, Abdülhamid eş- Şirvani, Şemsettin ez Zerkeşi,
Abdullah'ı Ensari, Abdurrahman Cevzi, Muhammed Ali Bin İbrahim, Osman Bin merzuk, zeyneddin Ali Bin Ahmed Ermevi, Hafız Ebu Davud Süleyman İbni Eşas Sicistani, Abdurrahman İbni Recep,
Kadı iyaz, Molla Gürani, imamınç Mücahit, Molla fenari,
İsmail Hakkı Bursevi, Erzurumlu İbrahim Hakkı, Celaleddin Rumi,
Şemsi Tebrizi, Hâlidi Bağdadi, Ahmet Haznevi, İbni kuteybe, Said Nursi, Esad Coşan, Şatibi, Ahmet Bedevi,
Muhammet Bahattin Nakşibendi, Hacı Bayram, Mahmut Ustaosmanoğlu, Abdulbaki Erol, Ali Haydar,
Süleyman Hilmi Tunahan, Abdülhakim Arvasi, Zahid Kotku ve daha önce ilah ve uydurma rabler.
Fakat bu ilahların ve evliyanın çokluğu Müslüman olduklarını iddia edenlere kaos, anarşi, zulüm, katliam, kargaşa, terör, cehalet, akılsızlık ve fakirliğin pençesinden kurtarmaya güçlüleri yetmemektedir.
Şimdi bakın Rahmân ve Rahim olan Allah bu sahte ilahlar ve uydurma evliya ile alakalı ne buyuruyor.
"Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun. Onunla beraber başka dostların peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz"
( Araf, 3)
İlahlara ve evliyaya karşı uyarılmayan hiçbir Allah elçisi yoktur.
(Ey Muhammed! ) De ki: Ey cahiller! Bana Allah'tan başkasına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz?
Resulüm! Şüphesiz sana da senden öncekilere de şöyle vahyolunmuştur ki: Andolsun Allah'a ortak koşarsan işlerin mutlaka boşa gider ve husranda kalanlardan olursun"
(Zümer, 64, 65)
( Ey Muhammed!) İşte bunlar, Rabb'inin sana vahyettiği hikmetlerdir. Allah ile birlikte başka ilah edinme, sonra kınanmış ve Allah'ın rahmetinden uzaklaştırılmış olarak cehenneme atılırsın" (İsra, 39)
Yusuf (Aleyhisselam) sahte ilahlara ve rablere karşı zindan arkadaşlarını söyle uyarıyordu.
"Ey Zindan arkadaşlarım!
Çeşitli rabler mı daha iyi, yoksa gücüne karşı durulamaz olan bir tek Allah mı? Allah ile beraber taptıklarınız,
sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlerden başka bir şey değildir,
Allah onlar hakkında herhangi bir delil indirilmemiştir. Hüküm sadece Allah'a aittir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir.
İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler"
( Yusuf, 39, 40)
İlâhlara ve evliyaya tapan bazı Cemaat ve fırkalar şöyle özetlenebilir.
F Gülen Cemaati, Süleymancılar, Menzil cemaati,
Nakşibendi Tarikatı, İsmailağa Tarikatı, Aziz Mahmut Hüdai Tekkesi, Yahyalı, Alvarlı Efe, İskenderpaşa,
Kırkıncı Hoca Cemaati, ışıkçılar, Cerrahi, Tebliğ, Selam, Hayrat cemaatleri, Haydar Baş cemaati, Kıbrısi Tarikatı,
Yavuz Selim cemaati, Yeni asyacılar, Hakikatçılar, Erenköy cemaati, Nurcular, İsmailağa Cemaati,
F Gülen Cemaati,( Fetö)
İskenderpaşa cemaati ( Zahid Kotku, Esad Coşan ve oğlu Nurettin Coşan.
Erenköy cemaati (Muradiye Vakfı önderleri Tahir Büyükkörükçü, topbaşlar.
Süleymancılar, önderleri Kemal Kaçar’ın torunları Denizongun Kardeşler.
İhlasçılar, Enver Ören, Mücahit Ören.
Kırkıncı Hoca ve yazıcılar gibi diğer yüzlerce Nurcu gruplar.
Nakşibendi Yahyalı cemaati, önderleri, Ramazan Dinç.
Melamiler, önderleri Ahmet Aslan.
Hakikatçılar, önderleri Ömer Öngüt.
Hazneviler, önderleri Muhammed Muta Haznevi.
Menzilciler, önderleri Abdulbaki Erol.
İcmalciler, önderleri Haydar Baş.
Uşşakiler, önderleri Fatih Nurullah.
Cerrahiler, önderleri Ahmet Misbah erkmenkul. Kadiri Muhammedi'yye, önderleri Muhammed Ustaoğlu.
Adnan Oktar ve kedicikleri.
Tillocular.
Galibiler, önderleri Hacı Galip Hasan Kuşçuoğlu. Halveti tarikatı Şabaniye kolu.
Hizbuttahrir.
Bütün bu fırka ve cemaatler hep aynı kaynaktan beslenirler.
Tıpkı İŞİD el Kaide, En Nusra, Boko Haram gibi. Şiddet, anarşi, cehalet, terör ve kaos kaynaklarında var olduğu için merhametsizlik ruhlarına kadar işlemiştir.
Aslında bunların içinde ilahlara ve evliyaya kulluk etmeyenler mevcuttur.
Fakat onlar da uydurma rivayetleri ve hadisleri Kuran'a şirk koştukları için listeye ekledim. Çünkü Allah tarafından indirilen vahye karşı kaynak edinmek de Kur'an'da şirk olarak kabul edilmiştir.
(Ey Resul! ) Allah'ın ayetleri sana indirildikten sonra, artık sakın onlar seni bu ayetlerden alıkoymasınlar. Rabbine davet et. Asla müşriklerden olma.
Allah ile birlikte başka bir ilaha tatıp yalvarma! O'ndan başka ilah yoktur.
Onun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm sadece onundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz"
(Kasas, 87, 88)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder