4 Nisan 2018 Çarşamba

KUR'AN'A GÖRE İKİ BATIL DİN:
ŞİİLİK VE SÜNNİLİK
(6.YAZI)
"Şiilik" ve "Sünnilik" dendiği zaman akla hiçbir zaman Kur'an, ilim, aklı kullanma, tefekkür ve sorgulamanın gelmemesi gerekir.
 Çünkü Şia ve Ehli Sünnet'in muhaddis ve âlimleri bu değerli nimetlere büyük düşmanlık gösterirler. 
  Şii ve Sünni müctehidler  zerre kadar Kur'an'ı anlamış olsalardı son derece Absürt ve ahmakça hurafe ve yalanların bataklığında debelenip durmazlardı.
 MESELA,
İmam humeyni'ye nispet edilen "Misbâhul-hidaye ile'l-velâyetil-hilafeh"
 (Erk ve Hilafet için yol gösterici ışık) başlığını taşıyan bir  kitapta İmam Humeyni aynen şunları söylüyor.
 "Onların (on iki İmamın)  değişik makamları vardır.
 Örneğin "durumumuz o kadar zor ki ancak yakın kılınmış bir melek, gönderilmiş bir Resul  veya yüce Allah'ın kalbini iman ile sınadğı  bir kul tahammül edebilir  makamı"
 "Öyle hallerimiz olur ki ona ne yakın kılınmış bir melek, ne gönderilmiş bir Nebi,  ne de imanla sınanmış bir kul tahammül edebilir makamı"
 "Allah ile öyle hallerimiz olur ki, o hallerde O O,  biz biz olmamıza rağmen O biz, biz O oluruz makamı"
 Cenab-ı Mukaddes'in Recep ayı ile ilgili dualarında işaret ettiği hususlardan biri de şudur:
"Seninle aralarında, sana kul olmaları dışında bir farkı yoktur"
 Ziyaret bölümünde ise şöyle bir ifade yer almaktadır.
 "Yaratılmışların hesabını görmek size düştüğü gibi (12 imam) dönüşleri de sizedir"
 Müminlerin emiri Hz Ali'ye Nispet edilen şu sözde ilginçtir.
 "Ben ki cennetlikleri cennetlerine dahil eden kişiyim"
İmam Humeyni şöyle devam ediyor.
"Mütevatir olarak nakledildiği üzere Hazreti Ali, cennet ile cehennem ehlinin taksim edicidir" "Sana öğrettiğimiz beyan ve verdiğimiz açıklama gücü sayesinde muvahhidlerin  efendisi,
ariflerin modeli ve bütün müminlerin emiri Hz.Ali'nin şu sözünü anlayabilirsin.
 "Ben (önceki) Nebiler ile batın (gizli) idim. Allah Resulü Muhammed ile zahir oldum. O, mutlak külli erk ise,
  Hz Muhammed'in hilafetini bâtını olup O'nun külli velâyeti, kazandığı her şeyde ilâhi kayyım  ve gölge niteliğinde bir beraberlikle canlıların yanında,  hak ve ilâhi kayyımlık niteliğindeki beraberliğin gölgesidir" 
(el Humeyni Misbâhul-hidaye ilel-Hilafeti vel velâyeh, sayfa, 84)
 Bunlar İmam Humeyninin el-Hükümetül- İslamiyye (İslam Hükümeti) kitabında yer alan ifadelerle  uyumludur.
 İmam hümeyni o kitabında şöyle demektedir. "Mezhebimizin zorunlu ilkelerinden biri de, imamlarımızın (on iki İmam) (Allah'a) ne yakın  kılınmış bir meleğin,  ne de gönderilmiş bir Nebi'nin erişemeyeceği bir makama sahip olduklarıdır. Bu, bize ulaşan rivayet  ve hadislerin gereğidir.
"Ulu  elçi ve İmamlar, bu âlemden önce nur halinde idiler"
"Yüce Allah onları, arşını seyreden nurlar  kılmış, kendinden başkasının bilmediği bir makam ve yakınlık nasip etmiştir"
İmam Humeyni şöyle devam ediyor.
"Miraç hadislerinde görüldüğü üzere Cebrail'in parmak ucu kadar daha yaklaşırsam yanarım" dediği makam budur.
 Nitekim o değerli imamlardan şöyle bir ifade aktarılmıştır.
 "Allah öyle hallerimiz olur ki, ne Allah'a yakın kılınmış bir melek, ne de bir elçi Nebi'nin  bu hali yaşaması mümkündür"
(el Hümeyni, el- Hükümetül- islamiyye,s 52-53)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder