4 Nisan 2018 Çarşamba

KUR'AN'IN "RESÜL" ANLAMINDA KULLANILDIĞI ÂYETLER
(19. YAZI)
(Allah'ın emir ve yasaklarını) onları açıklasın diye her Resul'ü elçiyi kendi kavminin diliyle gönderdik.
  Allah dileyeni saptırır, dileyeni de doğru yola iletir. Çünkü O,  güç ve hikmet sahibidir"
 (İbrahim, 4)
 Kur'an'daki "Resul" kavramlarına baktığımızda din ve hüküm olarak vahiy'den başka bir kaynağın olmadığını rahatlıkla görüyoruz.  "Beşer Resul" hayatta olduğu sürece "canlı Kur'an" odur.
 "Beşer Resul" vefat ettikten sonra onu sadece "kitap Resul" temsil ediyor.
 Aslında "Beşer Resul" gibi "Kitap  Resül"ü de  canlı bir organizma olarak görmek gerekir. Çünkü "vahiy" insanlara dinamik bir  ruh ve canlı bir hayat kazandırır.
 Bundan dolayı İbrahim suresi 4. âyette geçen "Resul" lafzını "Kitap Resul" olarak görmenin hiçbir sakıncası yoktur.
 İbrahim suresi 5.âyet ise vahyin iniş sebebini aynen 1. âyet gibi ortaya koymaktadır.
 "Andolsun ki Musa'ya da: Kavmini  karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın (geçmiş kavimlerin başına getirdiği felaket) günlerini hatırlat, diye âyetlerimizle gönderdik,,,," Dolayısıyla  yüzlerce âyette anlatılan en büyük gerçek "Allah'ın elçileri sadece ve sadece kendilerine indirilen vahiy ile uyarı görevlerini yapmışlardır"
Hiçbir elçinin vahiy'den bağımsız görev yapması mümkün değildir.
 Elçiler yalnız Allah tarafından kendilerine indirilen vahyi tebliğ  ederler.
 Bu sistem hem vahiy hemde elçilerin  kendileri için en ideal bir yöntemdir.
Çünkü elçilerin gönderildiği bütün kavimler Allah'a iman etmektedirler.
 Yani Allah, elçiyi direkt olarak müşriklere hedef  yapmıyor.
"Beşer Resul" müşrikleri iman ettikleri fakat  imanları ile beraber şirk koştukları
(Yusuf, 106) Allah'ın emir ve nehiy'leri ile başbaşa bırakıyor. 
Burada vahiy, müşriklerin sadece Allah'ın emirlerini dillendiren "Beşer Resul"e karşı  gelmelerinin önüne geçiyor.
 İşte bu yüzden Kur'an "Resul" (Elçi) kavramının üzerinde çok duruyor.
 Yani elçin'in tebliğ görevine karşı gelen müşrikler Allah'ın emirlerine, dolayısıyla direkt olarak Allah'a  karşı geldiklerinin  farkında olmalıdırlar.
Şimdi şu âyeti hatırlamanın tam zamanıdır.  "Onların söylediklerinin hakikaten seni üzmekte olduğunu biliyoruz.
Aslında onlar seni  yalanlamıyorlar, fakat o zalimler açıkça Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlar"
(En'am, 33)
Gerçekten de Allah'ın elçileri sadece Allah tarafından indirilen vahyi tebliğ ettikleri için onlara karşı yapılan  inkâr ve yalanlama direk olarak Allah'a karşı inkâr ve yalanlama olarak kabul ediliyor.
Dolayısıyla "vahiy" ile "Resul" aynı şeydir.
"Vahiy" ile "Resul" bir bütünün iki parçasıdır.
Resul olan şahsiyet vahyi temsil ettiği gibi, vahiy'de "Beşer Resul"ü temsil eder.
 Yani Allah Resulü Muhammed (as) ile birlikte bütün elçileri gerçekten anlamak isteyenler için  son vahye gitmekten başka yol yoktur.
Dolayısıyla Şia ve Ehli Sünnet'in  kaynaklarında bulunan tüm hadislerin yalan ve iftira oldukları ortaya çıkıyor.
 Bu uydurma, yalan ve iftira olan hadislerin  hiçbiri Allah Resulü'nü temsil edemez.
Bu uydurma şeytan dininin üzerine inanç, güzel ahlak ve  edep inşa edilemez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder