DİN'DE KAOS VE KARGAŞANIN EN ÖNEMLİ SEBEBİ:
(3.YAZI)
"Allah, vahiy ve Resul" sisteminde en önemli kavram "itaat" kavramıdır.
İTAAT:
"ve etiullâhe verrasüle leeleküm turhamun" "Allah ve Resulü'ne itaat edin ki merhamete nail olasınız"
( Âli İmran, 132)
Allah'a itaat etme emrinin yanında mutlaka Resul'e itaat etme emri de vardır.
Yani Kur'an'ın hiçbir âyetinde "Resul" kavramı geçmeden tek başına "Allah itaat edin" diye bir âyet yoktur.
Ama bazı âyetlerde Allah lafzı olmaksızın sadece Resule itaat edin emri mevcuttur.
"Ve ekimussalete ve étüzzekéte ve etiurrasüle leeleküm turhamun"
"Salatı ikame edin, zekatı verin Resul'e itaat edin ki merhamete nail olasınız"
Yukarıdaki âyette görüldüğü gibi "Allah" lafzı geçmeden
"Resule itaat edin" emri geçmiştir.
Resul tamamen Allah'ı temsil ettiğinden dolayı böyle olmuştur.
İCABET:
"Ellezinestecébu lilléhi verrasüli,,,,"
"Allah'ın ve Resul'ün çağrısına uyanlar,,,"
( Âli İmran, 172)
HARP: (SAVAŞ)
"Fe'zenü biharbin minallâhi ve Resülihi,,,,"
",,,,,Allah Ve Resulu tarafından savaş bekleyin,,,"
(Bakara, 279)
ÜLTİMATOM: (BERAAT, ÇAĞRI, DUYURU, İLAN, İHTAR)
"Beraatün minallâhi ve Resülihi,,,,"
"Allah ve Resulü'nden kendileriyle anlaşma yapmış olduğunuz müşriklere bir İhtar, bir ültimatomdur"
( Tevbe, 1)
İSYAN: (BAŞ KALDIRMA )
"Ve men ya'silléhe ve Resülehü,,,"
"Her kim Allah'a ve Resulü'ne âsi olursa,,,,"
( Nisa, 14)
İSTİHZA (ALAY)
",,,Kul ebilléhi ve éyétihi ve Rasülihi küntüm testehziun"
",,,,Deki: Allah ile, O'nun ayetleriyle ve O'nun Resulü ile mi alay ediyorsunuz?"
Tevbe, 65)
SİSTEM ŞÖYLE KURULMUŞTUR:
"Allah, onun ayetleri ve onun Resulü" yani vahiy ve Elçi Allah'ı temsil ederler.
Allah'ın iradesinin ve hükmünün ortaya çıkması ve tecelli etmesi Resulü'n dilinde hayat bulan vahiy'le oluyor.
İŞTE BAŞKA BİR SİSTEM:
"Ve keyfe tekfürüne ve entüm tütlé aleyküm éyétüllâhi ve fiküm
Rasülühü ve men ya'tasim billéhi feked hudiye ilé siratin mustekim"
"Size Allah'ın ayetleri okunurken, üstelik Allah Resulü'de aranızda iken nasıl küfre saparsınız? Her kim Allah'a sığınırsa kesinlikle doğru yola iletilmiştir"
(ÂLİ İmran, 101)
SİSTEM ŞU:
"Allah'ın âyetleri, Allah'ın Resulü ,Allah'a bağlanma ve hidayet'in yolu olan sırat-ı müstakim"
TEKZİB: ( YALANLAMA)
"Küllün kezzeburrüsüle fehakka veid"
"Bu kavimlerin hepsi Resulleri yalanladılar da azabım gerçekleşti"
( Kaf, 14)
Kur'an'da tekzib(yalanlama) kavramı onlarca yerde sadece Allah, vahiy ve Resul için kullanılmıştır.
KÜFÜR: (HAKKIN ÜSTÜNÜ ÖRTME)
"İnnehüm keferu billéhi ve Resülihi,,,"
",,,Çünkü onlar Allah ve Resul hakikatının üstünü örttüler,,,,"
( Tevbe, 84) Aynı şekilde Kur'an'da küfür kavramı sadece Allah, vahiy ve Resul için kullanılıyor.
TAHRİM: (HARAM KILMA)
",,,,,velé yuharrimune mé harramallâhu ve Resülehü,,," "Allah ve Resulü'nün haram kıldığını,,,"
( Tevbe, 29)
Yani burada Allah haram olan şeyleri Resul'e vahyeder, o da onları insanlara tebliğ eder ve duyurur.
Dolayısiyle Allah ve Resulu haram etmiş oluyor. ŞİKAK: ( ÇATLAK SES, ANLAŞMAZLIK)
"ve men yuşékikirrasüle,,,"
"Kendisi için hidayet yolu açık olarak belli olduktan sonra Resul ile yollarını ayıran ve anlaşmazlığa düşenler,,,,"
( Nisa, 115)
TEHADDİ: ( MEYDAN OKUMA, KARŞI GELME)
"innellezine yuhâddunellâhe ve Resülehü üleike fil ezelline" "Allah'a ve Resulüne meydan okuyanlar, işte onlar aşağıların aşağısındadırlar"
(Mücadele, 20)
GALİBİYET: (ZAFER)
"keteballâhu leeğlibenne ene ve Rusülihi,,"
" Allah: elbette ben ve Resullerim galip geleceğiz, diye yazmıştır"
(Mücadele, 21)
İTTİBA : ( UYMA, TABİ OLMA)
"Rabbené émenné bimé enzelte vetteba'ner-resüle fektübné meeş şéhidin"
" Rabbimiz! indirdiğine İnandık Ve Resul'e uyduk. Bizi birliğini tasdik eden şahitlerden yaz"
(ÂLİ İmran, 53)
EZİYET ETME:
"innellezine yü'zünellâhe ve Resülehü,,,"
" Allah ve Resulü'nü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lanet etmiş,,,,
(Ahzab, 57)
NUR:
Kur'an'da "Nur" kavramı, hem Allah, (Nur, 35) hem "vahiy"( Nisa, 174) hemde "Elçi" (Ahzab, 45) için kullanılmıştır.
HAK:
Yine "Hak" kavramı, hem "Allah"( Yunus, 32) hem "vahiy"( Bakara, 147) hemde "Elçi" (Âli İmran, 86)
için kullanılmıştır.
Bu misalleri çoğaltmak mümkündür.
Dolayısıyla Şia ve Ehli Sünnet'in âlimleri Resûl kavramının önemini, taşıdığı değeri ve hangi manaya geldiğini bilselerdi, Nebi'nin sözünün diğer insanların sözünden bir farkının olmadığını,
Resul'ün değerinin uydurma hadislerden değil, Kur'an'dan, dolayısıyla vahiy'den kaynaklandığını ve Resul'ün rivayetlere değil, vahye eşit olduğunu bilirlerdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder