27 Nisan 2018 Cuma

KUR'AN'A GÖRE İKİ BATIL DİN: ŞİİLİK VE SÜNNİLİK
(14. YAZI)
İmamiyye Şia'sı, sahabenin büyük bölümünü Ehli Beyt'te sırt çevirmekle  ve hilafet haklarını gasbetmekle  suçladıkları için hadislerin nakli noktasında onlara karşı olumsuz bir tavır takınmışlardır.
 Şii âlimlerin büyük  çoğunluğunun üzerinde fikir birliği ettikleri konulardan biri, Ömer ve ardından Buhari ve Müslim gibi ehli Sünnet  hadisçilerinin  Hz Ali ve Ehli Beyt hakkındaki rivayetlerin ümmetin geneli tarafından dinlenmesini istemedikleridir.
Şia âlimlerine göre Ömer hadis rivayeti konusunda çok katı ve yasakçı bir zihniyete  sahip idi.
Şia, işte bu ve benzeri sebeplerden dolayı hadis aktarımını İmam Zeynelâbidin, oğlu Muhammed el- Bakır, oğlu imamı Caferi es- Sadık gibi Ehli Beyt imamları ile sınırlı tutmuştur. 
Şia'nın önemli bölümünü oluşturan İmamiyye, Ehli Beyt imamlarının sözlerini ve içtihadi görüşlerini din için  tamamlayıcı olarak görmüşlerdir.
 Çünkü onların gözünde Ehli Beyt,
 "Size iki şey bırakıyorum:
Allah'ın kitabı ve itretim" (neslim) hadisinde ifade edildiği gibi
Allah Resulü'nün Kur'an'ın yanında takip edilmesini emrettiği ikinci  kaynağı  oluşturmaktaydı.
 Şia âlimleri, Allah Resulü'nün sürekli olarak kızı Fatıma ve amcasının oğlu Hz. Ali'nin evlerine gidip onlarla konuştuğunu,  imamı Ali'nin de  bu ziyaretlerde söylenenleri bir sahifeye  yazdığını söylerler.
Şia âlimlerine göre Hazreti Ali'nin bu sahifesi elde bulunan hadis kitaplarının  en sağlam olanıdır.
 Bu sahife  ve kitap daha sonra masum imamlara geçmiştir.
 Allah Resulü'nün H.Ali'ye öğrettiği bu hadis kitabı her şeyi içerdiğinden mâsum imamlarda  her şeyi bilirler.
 Şia, bu konuda bazı âyetleri delil olarak göstermiştir.
 Dolayısıyla Şii âlimlerine göre imamlardan gelen  rivayetlerde kuşkuya yer yoktur.
 Çünkü Hz. Ali'nin yazdığı bu kitap imamlardan  intikal etmiştir.
 Ali Şeriati'nin bu konudaki görüşleri şöyledir. "İmamlar Kur'an'ı diğer insanlardan daha iyi anlar ve anlamlandırırlar"
 Şia âlimleri Ehli Beyt'e nispet edilen hadisleri, yaşadıkları dönemde yazıya döküp derlemişlerdir.
 Bunlar, büyük bölümü kaybolmuş bulunan "Usul'i- erbaa Mi'e =Dörtyüz asıl" olarak bilinir. Şeyh Ebu Câfer Muhammed Bin Yakub el-Küleyni (ö. H. 329)
 bu hadislerden ulaşabildiklerini Hicri dördüncü asırda "el- kafi" adıyla kitap haline getirmiştir.
Şia'da "el-Kâfi" hadis kitabı, Ehli Sünnette bulunan "Buhari" gibidir.
 Küleyni'nin Kâfi'si  iki bölümden oluşmakta olup birinci  bölümü usul (itikat- iman) ikinci  bölümü ise fürü ( ibadet ve ahkamla) alakalı hadisleri içerir.
 "el-Kâfi, 34 kitap, 346 bab altında 16.000 civarında hadis içeren geniş  bir hadis kitabıdır.
 (Dr. Haşim Maruf El- Hüseyni, Diraset, s 19, Sıtkı Necmi, Adva ale's-Sahihayn, s 87)
 Sonra Şeyh Saduk  lakabıyla ünlenen Muhammed bin Ali bin Bâbeveyh El Kummi  (ö.H.381 "Men lé yahduru'l-Fakih" adlı bir hadis  kaynağı derlemiştir.
 Hadislerin senetlerine yer verilmeyen bu eserde 9.000'den fazla hadis  bulunmaktadır.
 Bu İkisinden sonra gelen Şeyh Ebu Cafer Muhammed  bin el-Hasan et-Tusi (ö.H. 380- 462) iki  büyük hadis kitabı derlemiş olup bunlardan biri
"Tehzibu'l-ahkam" diğeri  ise "el-İstibsar fimé uhtilife mine'l-ahbar" kitabıdır.
 et-Tusi bu iki  eserde "el-Kâfi"de bulunmayan bazı hadislere yer vermiştir.
( a. g.e--s 292)
 Bu kitaplar, on birinci  yüzyılda derlenen üç  büyük hadis kaynağına  kadar Şii fıkıhçıların  vazgeçilmez başvuru kaynağı olmuşlardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder