ŞİA VE EHLİ SÜNNET MEZHEPLERİNİN İTİKADİ DURUMLARI (3.YAZI)
Allah'ın kitabına baktığımızda Şia ve Ehli sünnetin Tevhid akidesine sahip olmadığına hükmedebiliriz.
Daha da ileri giderek aslında Şia ve Ehli sünnet âlimlerinin Kur'an'a iman etmediklerini rahatlıkla söyleyebilirim.
Eğer Şia ve Ehli sünnet âlimleri Allah'ın indirdiği kitaba iman etseydi şu anda sahip oldukları inanç ve amellerle Kur'andan bu derece savrulup uzaklaşmazlardı.
Eğer Şia ve Ehli sünnet âlimleri Kur'an'a iman etselerdi, Kur'an onları her türlü şirkten mutlaka arındırırdı, onları temizlerdi, zihinlerini saflaştırırdı.
MESELA, daha önce yazmıştım, hiçbir ehli sünnet devlet adamının ve âliminin reddetmediği hatta öve öve bitiremediği Celaleddin-i Rumi,
eseri olan Mesnevi'nin mukaddimesinde Allah'ın Kur'an için kullandığı bütün sıfatları mesnevisi için kullanır.
Yine Celaleddin-i Rumi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından basılan divanı kebirinde Hz Ali'nin ilâhi sıfatlara sahip
birisi olarak takdim eder.
Yine müritlerine göre Celaleddin-i Rumi ve Hz Muhammed ilâh ve Rab makamında bulunan şahsiyetlerdir.
Onlara göre Allah kendisini veli olan kullarında gösterir.
Yani Celaleddin-i Rumi hulul inancına sahip birisi olduğu halde hiçbir Ehli sünnet devlet adamı ve âlimi Celaleddin-i Rumi'yi bu inancından ve
yazdığı şirk dolu eserlerden dolayı hiç bir zaman eleştirmemiştir.
Halbuki hulul inancı Kur'an'a ve Tevhid akidesine en uzak mesafede bulunan karanlık ve kahpe bir inançtır.
Tasavvuf ve hulul inancı Kur'an'a ve Tevhid akidesine karşı olan en büyük bir şirk ve hüsrandır.
Ve bu inanca sahip olan Celaleddin-i Rumi sürekli övülür,
el üstünde tutulur, büyük bir âlim ve Allah'ın en önemli bir velisi olarak görülür.
Ehli sünnet ve Şia bu inanç ve ahlaklarıyla asla Kur'an'a iman etmiş değillerdir.
Çünkü Kur'an denildiği zaman ilk akla gelen şey Tevhid akidesidir.
Kur'an'a iman eden Tevhid'e sarılır, tevhid akidesine karşı çok hassas olur, Tevhid akidesinin en yaman düşmanı olan tasavvuf dininden nefret eder.
Allah'ın, Kur'an'ın ve Allah Elçilerinin yolu budur.
Hidayet, rahmet, aydınlık, sırat-ı müstakim üzere olmak, Tevhid akidesine bağlı olmak ile mümkündür.
MESELA,
Şia ve Ehli sünnet âlimlerine! bir kaç soru soruyorum.
Sizin,tasavvuf önderlerinden biri olan Celaleddin-i Rumi'ye gösterdiğiniz ilgi ve sevginin onda birini Tevhid dininin büyük babası olan İbrahim(Aleyhisselam) a gösterdiniz mi?
Allah'ın dostu olan İbrahim (Aleyhisselam) ın dininizdeki yeri nedir?
İbrahim (Aleyhisselam) adında tevhid akidesini koruma ile nam salmış bir kahramanı duydunuz mu?
Sizin İbrahim diye bir davanız ve derdiniz oldu mu?
SİZCE, SİZİN DİNİNİZCE İBRAHİM KİMDİR?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder