30 Mart 2017 Perşembe

ŞİA VE EHLİ SÜNNET MEZHEPLERİNİN İTİKADİ DURUMLARI (3.YAZI)
Allah'ın kitabına baktığımızda  Şia ve Ehli sünnetin Tevhid akidesine sahip olmadığına hükmedebiliriz.
Daha da  ileri giderek aslında Şia ve Ehli sünnet âlimlerinin  Kur'an'a iman etmediklerini rahatlıkla söyleyebilirim.
Eğer Şia ve Ehli sünnet âlimleri  Allah'ın indirdiği kitaba iman etseydi şu anda sahip oldukları inanç ve amellerle Kur'andan bu derece savrulup uzaklaşmazlardı.
Eğer Şia ve Ehli sünnet âlimleri  Kur'an'a iman  etselerdi, Kur'an onları her türlü  şirkten mutlaka arındırırdı, onları temizlerdi, zihinlerini saflaştırırdı.
MESELA, daha önce yazmıştım, hiçbir ehli sünnet devlet adamının ve âliminin  reddetmediği hatta öve öve bitiremediği   Celaleddin-i Rumi,
eseri olan Mesnevi'nin mukaddimesinde Allah'ın Kur'an için kullandığı bütün sıfatları mesnevisi için  kullanır.
Yine Celaleddin-i Rumi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından basılan divanı kebirinde Hz Ali'nin ilâhi sıfatlara sahip
 birisi olarak takdim eder.
Yine müritlerine göre Celaleddin-i Rumi ve Hz Muhammed ilâh ve Rab  makamında bulunan şahsiyetlerdir.
Onlara göre Allah kendisini veli olan kullarında gösterir.
Yani Celaleddin-i Rumi  hulul inancına sahip birisi olduğu halde hiçbir Ehli sünnet devlet adamı ve âlimi Celaleddin-i Rumi'yi bu inancından ve
 yazdığı şirk dolu eserlerden dolayı hiç bir zaman  eleştirmemiştir.
Halbuki hulul inancı Kur'an'a ve Tevhid akidesine en uzak mesafede bulunan karanlık ve kahpe  bir inançtır.
Tasavvuf ve hulul inancı Kur'an'a ve Tevhid akidesine karşı olan en büyük bir şirk ve  hüsrandır.
Ve bu inanca sahip olan Celaleddin-i Rumi sürekli övülür,
el üstünde tutulur, büyük bir âlim ve Allah'ın en önemli bir velisi olarak görülür.
Ehli sünnet ve Şia bu inanç ve ahlaklarıyla asla Kur'an'a iman etmiş değillerdir.
Çünkü Kur'an denildiği zaman ilk akla gelen şey Tevhid akidesidir.
Kur'an'a iman eden Tevhid'e sarılır, tevhid akidesine karşı çok hassas olur, Tevhid akidesinin en yaman düşmanı olan tasavvuf dininden nefret eder.
Allah'ın, Kur'an'ın ve Allah Elçilerinin yolu budur.
Hidayet, rahmet, aydınlık, sırat-ı müstakim üzere olmak, Tevhid akidesine bağlı olmak ile mümkündür.
MESELA,
Şia ve Ehli sünnet âlimlerine! bir kaç  soru soruyorum.
Sizin,tasavvuf önderlerinden biri olan Celaleddin-i Rumi'ye gösterdiğiniz ilgi ve sevginin onda birini  Tevhid dininin büyük babası olan İbrahim(Aleyhisselam) a gösterdiniz mi?
Allah'ın dostu olan İbrahim  (Aleyhisselam) ın dininizdeki yeri nedir?
İbrahim (Aleyhisselam) adında  tevhid akidesini koruma ile nam salmış bir  kahramanı duydunuz mu?
Sizin İbrahim diye bir davanız ve derdiniz oldu mu?
SİZCE, SİZİN DİNİNİZCE İBRAHİM KİMDİR?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder