PARALEL DİN (42. YAZI)
Kendisi tarafından uydurulmuş büyük bir hedef "İslam'ın yeryüzünde hakimiyeti"olunca, F Gülen bu hedefin etrafında kendisine yardım etmeyen halkı "ahmak" olarak nitelendirmesini nasıl anlayabiliriz?
Aynen Diyanet İşleri Başkanlığı gibi Kur'an ve Tevhid tanımaz Ehli sünnet dininin rivayetlerini tek kaynak olarak kabul eden bir zihniyete sahip olan F Gülen'in,
korkunç bir kin ve nefret,
derin bir ihanet ve öfke, büyük bir ihanet ve takiyye ile onlarca yıldır inşa ettiği Kur'ansız ve akılsız eğitim merkezli şer yapılanması,
zehirli meyvelerini verip devletin en hassas kurumları içinde
kendine bir yol buldukça atomize olmuş cahil ve mankurt kitleler indinde önceleri bir meşruiyet, ardından da tek
kişilik bir otorite daha sonra beklenen salih zat inancını yerleştirmeye çalıştı.
Türkiye Cumhuriyeti'nde bulunan baskıcı kemalist yapının ve katı laik yönetimin, (bürokrasi)
ve benzeri unsurların sıkıştırdığı muhafazakar halk, geleneklerini yaşamak için bir çıkış yolu ararken ortaya çıkan bu yapıyı, sorgulama ihtiyacı bile duymadı.
Din adına kan döken ve terör estiren örgütler yanında "hizmet hareketi,
altın nesil, muhabbet fedaileri, adanmış ruhlar, ışık süvarileri"
kavramları mutedil, suya sabuna dokunmayan söylem ve yaklaşımlarla kısa sürede önemli bir mesafe aldı.
Dindar, muhafazakar, milliyetçi, alnı secde edenlerin başını çektiği oluşumun eğitim üzerinden tüm dünyada varlık oluşturabilmesi Kur'an anlamaz,
tevhid bilmez devlet adamlarının ve ümmi halkın gözünü kamaştırıyordu.
İslam ve Müslüman düşmanı zalim ve emperyalist ABD tarafından önü sürekli olarak açılan bu karanlık yapının 170 ülkede derin ve casus teşkilatı aslında hafife alınacak normal bir olay değildi.
Çünkü bu ülkelerin çoğunda devlet protokolüne yakın şekilde karşılanan hareketin yapısını , menşeini, kaynaklarını,
inançlarını ele almak ancak çeşitli bilgi ve belgeler üzerinde yapılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder