PARALEL DİN (32. YAZI)
Son asrın en büyük alimi olarak gösterilen ve kendisine "Bediüzzaman"
(Zamanın eşi benzeri olmayan velisi) lakabı verilen
Said Nursi, kendisinin kainatta tasarrufu bulunduğu iddia edilen velilerin en büyüğünün bile üzerinde ve ferdiyet yani
"bir tek olma" makamında olduğunu Risale'i Nur'da şu şekilde dile getirmiştir.
" Risale'i Nur'un manevi kişiliği ve onu temsil eden has şakirtlerinin manevi kişilikleri ferdi "bir tek olma"
makamıyla şereflendikleri için onların üzerinde ne bir ülkenin kutbunun ne de zamanının büyük bölümünü Hicaz'da geçiren Kutbu Azam'ın yetkisi vardır.
Bu sebeple kutbu azamın dahi emrine girmek zorunda değillerdir.
Her devirde var olan iki İmam gibi onu tanımaya mecbur olmazlar.
Ben eskiden Risale'i Nur'un manevi kişiliğini (Said Nursi'nin kendisi) o imamlardan biri zannederdim.
Şimdi anlıyorum ki Gavsı Azam(Manevi olarak en büyük yardımcı olan Abdulkadir Geylani) hem Kutup, hem gavs hemde ferdiyet (birlik) makamında olduğundan, şakirtlerinin bağlandığı risale-i Nur,
o ferdiyet (birlik) makamıyla şereflenmiştir"
(Kur'an ışığında Aracılık ve Şirk- Prof Abdülaziz Bayındır, s: 133 ayrıca Risale'i Nur'daki orijinal Metin için bkz: http: /www. risaleinur. Com. tr/külliyat/1644.html )
Yani Said Nursi şakirdlerine şunu demek istiyor.
"Sizin Risale'i Nur külliyatı gibi bir kaynağınız ve benim gibi bir üstadınız var olduktan sonra artık başka kaynak ve gavs aramanıza gerek yoktur.
Gerçekten de Nurcular Üstadlarını dinlemiş sevap amaçlı okumalar dışında Kur'an'a asla itibar etmemişlerdir.
Tarikat erbabından sonra Kur'an'ın en cahili Süleymancılar, Enver Örenin İşıkçıları, Esad Coşanın iskender paşa cemaatı ve Said Nursi'nin Nurcularıdır.
Kur'an'a düşmanlık ve
Cehalet bakımından aşağı yukarı hepsi aynı dereceye sahiptirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder