PARALEL DİN (53. YAZI)
Tahrif edilmiş ve bozulmuş dinin en önemli özelliği din adamlarının kurdukları bir kutsallık zincirinin var olmasıdır.
Özellikle bu batıl ve uydurma olan kutsallık zincirine kimseyi dokundurmamakta ve kendi mezhep imamlarının görüşlerini, içtihatlarını, inançlarını, fikirlerini ve uygulamalarını taklit etmeyenleri İslam düşmanı olarak görmektedirler.
Dinin, Allah'ın apaçık kitabından sapıp uydurulmuş beşer dinine yani İlahların ve evliyaların şirk dini olan paralel dine nasıl dönüştüğünü bir misal ile göstermeye çalışalım.
Şia'yagöre: Dinde İmamet itikadi bir konudur, dinde esastır, usul-ı dinden sayılır.
Yani Allah Resulü'nden sonra Hz Ali'nin halife, imam, vâsi ve müminlerin emiri olduğuna inanmayan kimse gerçek anlamda müslüman olamaz.
Şia'ya göre beklenen Mehdi (mehdi'i muntazır) ile beraber on iki imama inanmayan İslam dairesi dışındadır.
Bu inanç size basit gelebilir,fakat Şia bu inanca çok değer verir, asla tartışma konusu bile yapmaz.
Hatta "Zamanın imamını tanımadan ölen kimse cahiliye(küfür) üzere ölmüştür" uydurma ve iftira hadisini ehli sünnet ve Şia ortak olarak nakletmişlerdir.
Şia ve Ehli sünnet dininin rivayet ve içtihatlarında dini algılama yöntemleri aşağı yukarı şu şekildedir.
" Din adamları (imamlar,müctehidler, âlimler, Ayetullahlar ve benzerleri) dinin kurucusu ve muhafızlarıdır. Onlar masumdur, hatalardan münezzehtirler.
Dolayısıyla Kur'an'ın yorumlanmasında onları yegane otorite olarak görmeli ve alçak gönüllü bir tavırla bize verdikleri bilgileri itiraz etmeden almalıyız.
Din adamlarının doğru kabul ettikleri hiçbir şeye karşı gelmemeliyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder