PARALEL DİN (26. YAZI)
Dünya tarihinde şirk dininin kurucuları yani İlahların ve evliyaların şirk dininin alimleri paralel dini meşrulaştırmak ve gerçek bir dinmiş gibi göstermek için baş vurdukları en etkili yol "atalarımızın dini,
atalarımızın yolu" sözünü dinlerinin doğru bir yol olduğuna kanıt olarak kullanmakta ve böylece milleti etkilemeye çalışmalarıdır.
Halbuki Kur'an'a baktığımızda
insanlık tarihinde ve içinde bulunduğumuz toplumun büyük çoğunluğunun dini ve din adına sergiledikleri uygulamalar, onun doğru din ve hidayete giden bir yol olduğunu asla göstermez.
"Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O işitendir bilendir"
( En'am, 115)
"Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tabi olmaz ve onlar sadece saçmalıyorlar"
(En'am, 116)
"Onların çoğu, Allah'a . şirk koşmadan iman etmezler"
(Yusuf, 106)
Dolayısıyla bugün yeryüzünde nerede olursa olsun sorgulamadan kabul edilecek bütün dinler paralel din sayılırlar.
Kur'an'ı Mübin yüzlerce ayette ataların dinini sorgular, reddeder ve batıl bir yol olduğunu ortaya koyar.
Kur'an'a göre Allah tarafından indirilmeyen bütün dinler paralel dindir.
"Onlara(müşriklere) Allah'ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar,
"Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" derler. Peki ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler?"
(Bakara, 170)
"(Hidayet çağrısına kulak vermeyen) kafirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer.
Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu yüzden düşünmezler"
(Bakara, 171)
Allah'ın gönderdiği hiçbir elçi paralel dine karşı başarılı olamamıştır.
Yani İlahların ve evliyaların şirk dininin alimleri,mollaları, müftüleri, seydaları her zaman ve zeminde Allah'ın elçilerini yalanlanmış ve hakarete maruz bırakmışlardır.
"Senden önce de hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklıları: Babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız, derlerdi"
(Zuhruf, 23)
"(Elçileri) Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirmişsem (yine mi bana uymazsınız)? Deyince, dediler ki:
Doğrusu biz sizinle gönderilen şeyi ( Tevhid'i) inkar ediyoruz"
"Biz de onlardan İntikam aldık. Bak, yalanlayanların sonu nasıl oldu"
(Zuhruf, 24, 25)
ARKADAŞLAR!
Allah'tan indirilen din bir kenara bırakılıp,herhangi bir kişinin veya kurumun içtihatlarını,
inançlarını, fikirlerini ve uygulamalarını din olarak kabul ettiğimizde paralel dini yaşamaya başlamış oluruz.
Bu dinin adının Hıristiyanlık, Yahudilik, Sünnilik ve Şiilik yada bu kişilerin adlarının Ebu Hanife, Şafii, maliki, Hanbeli,
Caferi, Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, Celaleddin-i Rumi, Muhyiddini Arabi, Bayezit-i Bestami, Said Nursi olması hiçbir şey değiştirmez.
Bundan dolayı Allah sürekli olarak Yahudi ve Hıristiyan din adamlarını reddediyor.
"İbrahim, ne Yahudi, ne de Hıristiyan idi, fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslüman idi, müşriklerden de değildi"(Âli İmran, 67)
Bana inanın Kur'an'ı Mübin'e baktığımda Yahudilik, Hıristiyanlık, Şiilik ve sünniliğin arasında bir farkın olmadığını görüyorum.
Hatta Ehli sünnet ve Şia,nın din adamları Yahudi ve Hıristiyan din adamlarından daha bozuk bir anlayış ve inanca sahiptir.
Uydurma,yalan ve iftira kaynak bakımından Yahudi ve Hıristiyanların kaynakları Ehli sünnet ve Şia'nın kaynaklarının yüzde biri bile değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder