PARALEL DİN (39.YAZI)
PEKİ, NE OLDU?
Ümmet her türlü gereksiz, yalan ve uydurma rivayetlerle aldatılıp, Allah'ın tam bir rahmet ve mutlak hidayet olan kitabı terkedilince:
Beklenen uydurma sâlih zatların ve mehdilerin, hurafe gavs ve evliyaların tuzaklarına düşmüş olduk.
Kur'an'ın zerresinden haberi olmayan cahil insanların "kudsiyetine" inanma, sıradan ümmi kimselerden " günahsızlık" ve her saçmalıklarına "ilâhi hikmetler" bekleme gaflet ve ahmaklığına düştük.
Bunun "şirk" olduğunu, yapılanın Allah'ın kitabına, Tevhid akidesine aykırı "Müşriklik" olacağını kimse önemsemedi, bilenler anlatmadı, sorumlular uyarmadı.
Zikir, tesbihat, salavat, edebiyat ve belağatla vaaz veren, riya ve gösteriş yapan kozmik adamlara "mübareklik" ve "mühteremlik" payesini hemen yakıştırır olduk.
Halbuki Allah'ın kitabı ve mesajı apaçık olarak elimizin altında idi.
Bu kitabın en önemli ilkesi Tevhid, en çok sakındırdığı tehlike de kula kulluk olan şirk belası idi.
Maalesef ümmet sadece ve sadece Allah'a ve vahyin hayat bulduğu Elçiye itaat edileceğini hiç bir zaman öğrenemedi.
Allah ve Resulü'nden başka her önüne gelen yalancıya itaat etti, Allah'tan başka herkese kul oldu.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde okullar açılıyor diye sevindik, Allah Resulü dünyada tanınıyor diye gururumuz okşandı.
Ama Kur'an, ilim, hikmet, akıl, tefekkür ve sorgulamadan uzak olan cemaatin hangi amaçla bunları yaptığını hiç bir yetkili kişi ve kurum anlamadı.
Kur'an'ınbağlam ve bütünlüğü olmayınca din dediğimiz o yüce duyguyu istismar etme mesleğine dönüşmüş cehaletin ve alçaklığın, idrakimizin en girift damarlarına kadar sızıp bizi kör ettiği bir ortamda, hep birlikte katliam, kargaşa, ihtilaf, vahşet, cehalet, ırkçılık, taklitçilik, bozukluk,
yobazlık, ahmaklık, hurafe, iftira, hezeyan, akılsızlık, ahlaksızlık, kumpas, şantaj, casusluk, takiyye ve en beteri Allah Resulü'nü menfaatlerine âlet etmelerine şahit olduk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder