HAYIRLARIN ANAHTARI, AKLIN İBADETİ
TEFEKKÜR (8. YAZI)
Kuran'ı Mübin, akleden bir varlık olarak tasvir ettiği insanın mertebesini, tefekkür imalatçısı haliyle sunar ve şereflendirir.
" Şüphesiz ki bunda aklını kullanan veya hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır."
Kur'anda "akıl" tek başına ele alınmamıştır.
Ayetlerde "kullanılan akla" değer verilmiştir.
Çünkü akıl herkeste var olan bir organdır.
Fakat aklına değer veren ve onu kullanan insan çok azdır.
Önemli olan aklın varlığı değil, işlenmesi ve faal bir halde tutulmasıdır.
Akıl yeraltındaki saklı hazineye benzer, farkında olunmayan ve değerlendirilmeyen bir hazinenin kime ne faydası olacaktır.
Kuran'ı Mübin'in bir adı da "zikir "dir.
Üzerinde düşünmeden( Tezekkür Etmeden) Kur'an manalarının hazineleri nasıl açığa çıkacaktır.
Eğer Tezekkür ve tefekkürle bağlam ve bütünlüğü içinde Kur'an çözülmüş olsaydı, din ile bilim, akıl ile inanç birbiriyle savaşmaz aralarındaki düşmanlık yok olur ,barış hakim olurdu.
Zira çatışmaları ve çelişkileri özgürlük ile beraber çözen akıl ve tefekkürdür.
Kur'an apaçık ayetler olduğu halde düşünce onun hazinelerini ortaya çıkarır.
Bu yüzden Kur'an, kâinattaki ayetlerden daha çok vahyin üzerinde tefekkürü tavsiye etmektedir.
Tefekkürün ham maddesi ve mayası Kur'an, ilim,akıl ve irfandır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder