30 Mayıs 2016 Pazartesi, 14:13 UTC+03
KADİM KAVİMLER İLE ŞİA VE EHLİ SÜNNETİN ARASINDAKİ FARK: Nuh( as ) ın kavmi, Tek başına bir Ümmet olan İbrahim ( as) ın kavmi, Hud ( asm ) ın kavmi âd, Salih ( asm ) ın kavmi Semud, Şuayb ( asm ) ın kavmi medyen,Musa ( as)ın gönderildiği Firavun'un kavmi ve İsrailoğulları, Allah Resulü'nün Elçi olarak gönderildiği Mekke müşrikleri ve bütün zamanların müşrikleri Allah'ın altında, berisinde İlahlara ve Evliyalara taparlardı. Günümüzde Ehli sünnet ve Şia'ya baktığımızda Alimlerinin ictihatlarına, mezheplerine, Cemaat liderlerine, Tarikat Şeyhlerine olan bağlılıkları Allah'ın kitabının çok üzerinde olduğu için,eski müşrikler gibi Allah'ın altında ve berisinde değil, Allah'ın da üzerine yükseltip onlara kul -köle olmaktadırlar. Çünkü Şia ve Ehli sünnet Allah'ın kitabına çekinerek, korku içinde, şüphe ile yaklaşırken ,alimlerinin hurafe rivayetlerini,saçmasapan ictihatlarını ve uydurma eserlerini kayıtsız şartsız hiç tefekkür etmeden ve sorgulamadan kabul etmektedirler. Demek ki, kadim milletler şirkte Şia ve Ehli sünnet kavimleri kadar ilerde değillerdi. Kadim Ümmetlerin şirkleri sınırlıydı, belli bir şeye kulluk ediyorlardı. Ehli sünnet ve Şia bin dört yüz yıldan beri tapmadıkları bir şey kalmadı. Şia, eski İran inanç ve hurafelerini saf, tertemiz, Tevhid dini olan İslam'a taşıyarak, İslam'ın içinde, son derece İslam akıl ve hikmetine aykırı yeni bir din ve felsefe geliştirdi. İslam'ın temeline dinamiti yerleştirip darmadağın etti. Gerçekten dünyada Yüce İslam dinine ve ve Tevhid sistemine kökten aykırı bir inanç ve din varsa o din Şiilik dinidir. Ehli sünnet dinine gelecek olursak, Ehli sünnet alimleri (Ümmilerle bir işimiz yoktur ) ise Allah'ın muhteşem, olağanüstü bir sisteme sahip kitabını kayıtsız şartsız, tamamen terkederek Emevi ve Abbasi Devletleri tarafından oluşturulan hurafe,Yalan ve uydurma rivayetlerle, vahşi, ilkel, ırkçı bir din meydana getirdiler. Dolayısıyla Şia ve Ehli sünnet oluşturdukları kaynaklarla Allah'tan ve onun kitabından başka, Halifelere, Krallara, meliklere, Sultanlara, Müçtehitlere, Liderlere, Şeyhlere,uydurdukları İlahlara ve Evliyalara taptılar. İstisnaları saygı ve rahmetle anıyor, mekanlarının cennet olmasını Rahman ve Rahim olan Yüce Allah'tan niyaz ediyoruz. Yani kısaca, Allah'ın Tevbe süresinde buyurduğu gibi "Onlar Hahamlarını ve Rahiplerini (Din adamlarını ) Allah'ın yanında, altında, berisinde Rabler edindiler ) Yüce olan Allah her zaman doğruyu söyler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder