17 Mayıs 2016 Salı, 05:15 UTC+03
ALEVİ YAZARLARA GÖRE ALEVİLİK : ( 3. YAZI ) Alevi sözcüğü, bu sözcüğün Türkçe'sini kullanmanın imkansızlaştığı on altıncı yüzyılda dilimize girmiş, kökleri Anadolu'nun en eski uygarlıklarına dayanan kadim bir sözcüktür. Alevi sözcüğünün Ali kaynaklı bir kelime olduğunu kanıtlamaya yönelik iki zorlama dışında, Alevilik üzerine yapılmış araştırmaların hiçbirinde, Alevi deyiminin ve bu deyime kaynaklık eden "Alev" sözcüğünün etimolojisi irdelenmiş değildir. Şimdiye kadar bu sözcüğün köklerinin araştırılmasının gerekliliği dahi göz ardı edilmiştir. Bu sözcüğün kökeni Anadolu'nun Kadim deki sessiz uygarlığı Luviler ve Luvilerin çağdaşı ve komşuları Hititlere kadar uzanır.Luvi sözcüğü birçok dilde ışık ve ışık kaynağı anlamına gelen sözcüklerin kökünü oluşturmuştur. "Lukka" Hititçe de ışıldamak karşılığı kullanılıyordu. Latince'de Işık lüks, İngilizce'de Light, İtalyanca'da Lure, İspanyolca da Luz, Almanca'da Licht'tir. Fransızca'da Lumiere, Hititçe'de lukka sözcüğünün tam karşılığı olarak ışıldamak anlamını taşımaktadır. Bu Kadim sözcük Türkçede "a" ön ekini alarak Alev olarak kullanılan gelmiştir.( Alev bilindiği gibi Türkçe'de ateşin kaynağında bulunan Akkor halindeki Işık Yalınımına verilen isimdir) Işık Alev'in yansımasıdır. Luvi'ler Hititlerin bu halka taktığı bir isimdi ve bu isim, bu halkın artık var olmayan dillerinde "Işık insanları" anlamına geliyordu. Alevilik üzerine pek çok kitap yazılmış, araştırma- inceleme yapılmıştır. Bu kitaplarda Alevi kelimesi, Ali taraftarları, Ali'yi sevenler ve Ali'ye bağlı olmanın bir ifadesi olarak ele alınmış, deyimin Ali kaynaklı olmayabileceği Ali'den türetilmemiş olabileceği, bir ihtimal olarak dahi ele alınmamıştır. Bu yanlış algılama sadece araştırmacılar için değil, Alevilerin kendileri için de böyledir. Oruç tutmayan, namaz kılmayan, hacca gitmeyen, gelenekleri dışında örtünmeyen, çok evlilik yapmayan, Kur'an'la bağlantısı bulunmayan, şeriat hükümlerine karşı olan Alevilerin evlerinin duvarlarındaki Ali resmi, onlar ile inançlarının kaynağı arasında kalın bir perde gibidir. Aleviler geçmişte bu perdeyi kıyımdan, katliamdan ve yok oluştan kurtulmak için bilinçli olarak tesis etmiş olsalarda, geçen zaman içinde bu perde onları, kendi inanç kaynaklarından ayıran önemli bir engel haline dönüşmüştür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder