21 Haziran 2016 Salı, 12:03 UTC+03
ÇOK ÖNEMLİ HATTA HAYATİ BİR MESELE : Kur'an'a ve onun dinine baktığımızda son derece kolay bir mana ve sade bir din ile karşılaşırız. Çünkü Allah ( cc ) herkesin Kur'an'ı anlaması ve dini saf olarak yaşaması, hiç kimsenin Kur'an'dan ve onun dininden mahrum olmaması için Kur'an'ı ve dini kolaylaştırmıştır. Tasavvuf dinine baktığımızda son derece karmaşık bir din ve dil İle karşılaşırız. Çünkü tasavvufçular hiçbir zaman inançlarını millete açık söyleme cesaretini gösteremezler. Bir sürü zor, karmaşık, halkın anlamadığı anlatımları kullanırlar. Hallacı Mansur'dan, Beyazıti Bestamiye, Muhyiddini Arabi'den Celaleddin-i Rumi'ye kadar tasavvufçular çoğu zaman inançlarını gizlemışlerdir. Fakat çömezleri, halifeleri ve talebeleri tarafından inançları bazen bilinçli veya bilinçsiz olarak dışarı sızdırılır. Bütün Allah Elçilerinin kavimlerinin sahip olduğu, Tasavvufçuların içini yakan, kavuran, bir türlü açık bir şekilde ortaya koyamadıkları inançlarının adı "Hulul"dur. Yani "Muhammed'e kul" olunmadan "Allah'a kul olunmaz " inancıdır. Kadim kavim ve milletler bu inançlarını çekinmeden, açık bir şekilde ortaya koyarlardı. Bununla alakalı Kur'an'da yüzlerce ayet mevcuttur. Eski kavimler ve Milletler Din adamlarına "İlahlarımız" kelimesini hiç çekinmeden kullanmışlardır. Nuh (as ) kavmi şöyle diyordu " Sakın ilahlarınızı bırakmayın, hele Ved'den,Suva'dan,Yeğus'tan, Ye'uk'tan ve Nesr'den asla vazgeçmeyin. (Nuh süresi, 23 ) Hud (asm)kavmi şöyle diyordu " Ey Hud! Sen bize açık bir mücize getirmedin,biz de senin sözünle ilahlarımızı bırakacak değiliz ve biz sana iman edecek de değiliz"(Hud süresi, 53 ) İbrahim (Aleyhisselam'ın )kavmi şöyle diyordu. " Bunu ilahlarımıza sen mi yaptın ey İbrahim?" (Enbiya, 62 ) Müşrik Mekke halkı şöyle diyordu. "(Muhammed ) İlahları ,tek ilah mı yaptı? Doğrusu bu acaib bir şeydir! (Sâd, 5) Yine Kadim mekke milleti "Şayet ilahlarımıza inanmakta sebat göstermeseydik,(Muhammed ) bizi neredeyse ilahlarımızdan saptıracaktı" (Furkan, 42)diyorlardı. Bütün Allah Elçilerinin kavimleri tasavvufçular gibi İlahlara ve Evliyalara tapıyorlardı. Allah ( cc ) Şöyle buyuruyor. "Onlara biz zulmetmedik, fakat onlar kendilerine zulmettiler. Rabbinin azap emri geldiğinde, Allah ile beraber taptıkları ilahları, onlara hiç bir fayda sağlamadı, ziyanlarını arttırmaktan başka bir şeye yaramadı "(Hud, 101 ) "Dikkat et, Halis din yalnız Allah'ındır. Onunla beraber kendilerine bir takım evliyalar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz" (Zümer, 3)derler. Bu ayetlere benzer onlarca ayet örnek olarak verebilirim. Yani bütün Allah Elçileri içinde dinsizlik ile mücadele eden hiçbir elçi yoktur. Allah'ın bütün elçileri Şirk dini ile, dinci ile, dindar ile, İlahlarına ve evliyalarına ölümüne bağlı olan müşriklere karşı mücadele etmişlerdir. Peki neden Tasavvufçular Kadim kavimler ve Hıristiyanlar gibi Allah Resulü veya Şeyhleri için direk olarak "ilah " veya "Allah" demiyorlar. Kur'an'da şirk çok sert kınandığı,en büyük bir alçaklık ve zulüm görüldüğü için Tasavvufçu müşrikler açık olarak buna cesaret edemiyorlar, dolambaçlı ifade ve kelimeler. kullanıyorlar. Bu ibare ve kelimelerden çok zengin bir kavram hazinesi bile meydana getirmişlerdir. Bu kavramlardan " Gavs, Gavs-ı sâni, Kutub, kutb-ul Aktab, insan'ı Kâmil, Mürşid, Mürşid-i Kâmil, Hakikat-ı Muhammed'iye, Yediler, Kırklar" bazılarıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder