16 Mayıs 2016 Pazartesi, 23:10 UTC+03
ALEVİLİK :ALEVİ DEYİMİNİN KÖKENİ VE ANLAMI :( 2. YAZI ) Tekrar etmek gerekirse Alevilik konusunda araştırma -inceleme yapanların önüne çıkan en büyük engel Alevi sözcüğünün üzerine giydirilmiş yanlış anlamdır. Kalıplaşmış kabullerin aksine Alevi Sözcüğü, Hz Ali ve ehl-i beytten yana olanlara verilmiş bir isim değildir. Bu sözcük, Ali'yi tutanları tanımlamak için Ali kökünden türetilmemiştir. "Alevi" sözünün üzerindeki Ali ipoteği, alevilikle araştırma yapanların Hz Ali, Hz Hasan, Hz Hüseyin ve Kerbela girdabında boğulmalarına sebep olmaktadır. Bu sebeple Aleviliğin aslına, tarihine ve köklerine ulaşabilmek için önce bu sözcüğü, üzerine yüklenmiş yanlış anlamalardan arındırma gerekir. "Alev"i kelimesinin gerçek anlamına ulaşabilmek için önce bu sözcüğü dil bilimi ve Türkçe dil kuralları çerçevesi içinde, önyargılardan uzak ve ön kabulsüz incelemek gerekir."İ" eki Türkçede sonuna geldiği kelimeye aidiyet kazandırır.( Örnek: tarih- tarihi, Mimar- mimari, insan- insani, Davut- Davudi gibi) Alevi Sözcüğü, Alev kökünden türetilmiş böyle bir kelimedir. Türk Dil kurallarına göre Ali kökünden Alevi sözcüğünün türetilmesi imkânsızdır. Ali'yi sevenler, Ali'den yana olanlar veya Ali'den gelenleri tanımlamak için Türkçede bir sözcük türetilseydi bu sözcük Osman- Osmanlı Selçuk- Selçuklu türevlerinde olduğu gibi Ali- Alili türevinde olduğu gibi Ali- Alici olurdu. Dil bilimi açısından Ali ile Alevi sözcüğü arasında uzak bir ses benzerliğinden başka hiç bir yakınlık yoktur. İbadetlerinde Türkçeden başka dil kullanmayan Alevilerin Türkçe dil bilimi kurallarına uygun olmayan bir kelime ile kendilerini tanımlamış olmaları mümkün değildir.(DEVAM EDECEK )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder