26 Ekim 2021 Salı

KUR'AN'I MÜBİN'İN MEÂLİ(40.YAZI) 207-) İnsanlardan öyleleri var ki Allah'ın rızasına karşılık nefsini satar.(kendini ve malını feda eder) Allah kullara karşı Rauf'tur. 208) Ey iman edenler! Hep birden silm'e (tevhide) girin. Sakın şeytanın adımlarına tâbi olmayın. Çünkü o apaçık düşmanınızdır. ("Ey iman edenler!.." hitabının, hiç bir tanesi Mekke'de inen sürelerde yer almaz. Bunu sebebi, Mekkeli Müslümanların imanında bir sorun bulunmamasından dolayı idi. Mekkede İslam dinini kabul etmenin bedeli ağırdı. Müslümanlar hayatlarını feda etmeye hazdı. Nifakla ilgili âyet ve sürelerin hepsi yine Medine'de inmişlerdir. Çünkü Mekke'de munafık da bulunmuyordu. "Silm, islam demektir yani sadece Allah'a yani yalnız onun kitabına iman etmek yani dini Allah'a özel kılmak (ihlas) anlamına gelmektedir.İslam ve türevleri olan silm, selim, selam, müslim ifadelerinin hepsi saf iman yani yalnız Allah'ın kitabına teslim olma anlamındadır. Kısacası silm, İslam demektir. Sadece Allah'ın indirdiği vahye teslim olma anlamına geliyor. Kur'an'ın kavramlar sistemine baktığımızda iman ile şirkin beraber olma ihtimaline karşılık, İslam ile şirk'in bir arada bulunmasının mümkün olmadığını görüyoruz.Dolayısıyla Kur'an'da İslam saflığı temsil ediyor.209-) Size apaçık deliller geldikten sonra yine de kayarsanız, şunu iyi bilin ki Allah Aziz'dir, Hakim'dir.210-) Onlar, ille de buluttan gölgeler içinde Allah'ın ve meleklerinin gelmesini mi bekliyorlar? Halbuki iş bitirilmiş olur. Bütün işler yalnızca Allah'a döndürülür.("O gün gökyüzü beyaz bulutlar ile yarılacak ve melekler bölük bölük indirileceklerdir") (Furkan- 25)211-) İsrailoğullarına sor ki kendilerine nice apaçık âyetler verdik. Kim âyetler kendisine geldikten sonra Allah'ın nimetini değiştirirse bilsin ki Allah'ın azabı şiddetlidir. 212-) Dünya hayatı kafirlere süslü oldu. (züyyine) Bu nedenle onlar iman edenleri hakkı görüyorlar. Halbuki (şirkten) korunan takva sahipleri kıyamet günü onların üstündedir. Allah dileyene hesapsız rızık verir.(Bu âyetteki "rızık" İslam ve iman nimeti olup, dileyen kişiye Allah nasip eder. Çünkü hidayet ve sapkınlık tamamen insanın irade ve fiillerinin sonucu olarak kendisi bunları elde eder.Vahiy'den bağımsız olarak hidayet, sapkınlık, İslam, iman, küfür ve fısk olmaz. Bütün bunların oluşması için vahyin insanlara ciddi anlamda ulaşması gerekiyor) 213-) İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak Nebiler gönderdi. İnsanlar arasında, ihtilafa düştükleri (dini) konularda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak ile kitab'ı da indirdi. Ancak kendilerine kitap verilenler apaçık deliller geldikten sonra aralarındaki taassuptan dolayı dinde ihtilafa düştüler.Bunun üzerine Allah iman edenleri (insanların) üzerinde ihtilafa düştükleri şeyi izniyle (vahiy'le) hidayete erdirdi. Allah dileyeni sırat-ı müstakime hidayet eder.Kur'an'a göre: Aynı çağda ve coğrafyada yaşayanlara ümmet denir. Başka bir ifadeyle ümmet, ulusal birlik yani vatadaşlık demektir.) "Beğyen beynehüm: İfadesi, Kuran'da dört yerde geçmektedir.(Bakara-213; Âli İmran-19; Şura-14; Casiye-17) "Hakkın kabul edilmesinin önünde en önemli engellerden birisi olan "beğy" kavramı, insanların kendi aralarında bulunan ırkçılık ve kabile taasubu, cemaat ve tarikat gibi yapıların fanatik taraftarlığı" demektir. Kendi dininden, ırkından, cemaat ve tarikatının inancından başka hiçbir şeyi hak olarak kabul etmeyen zihniyet demektir.) 214-) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenlerin benzeri size de gelmeden cennet'e gireceğinizi mi hesap ettiniz? Sıkıntı ve zorluklar onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, hatta Resul ve onunla beraber olan iman edenler Allah'ın yardımı ne zaman! dediler. Dikkat edin Allah'ın yardımı yakındır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder