15 Ekim 2021 Cuma
KUR'AN'I MÜBİN'İN MEÂLİ(30.YAZI) 140-) Yoksa siz, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve esbâtın (torun Nebiler) Yahudi yahut Hristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: Siz mi daha iyi biliyorsunuz, Yoksa Allah mı? Allah tarafından kendisine bildirilmiş bir şahitliği gizleyenden daha zalim kim vardır? Allah yaptığınız amellerden gafil değildir.Kıraat farklılığı: (Yahudilere hitâben, âyetin başında bulunan "em tekulûne" (öyle mi söylüyorsunuz?) kelimesi, bazı kıraat âlimleri tarafından "em yekulune" (öyle mi söylüyorlar?) olarak da okunmuştur) 141-) Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız de size aittir. Siz onların yaptığı amellerden sorguya çekilmezsiniz.(Ümmet: Kur'an'a göre, aynı zamanda ve coğrafyada yaşayanlara ümmet denir. Yani bir köyde, bir kasabada, ilçede, şehirde, aynı ülkede hatta bütün dünyada yaşayanlara Kur'an ümmet demiştir.Ümmetin günümüzdeki karşılığı vatandaşlık, kültür ve gelenekte ulusal birlik demektir. Kur'an'ın bazı Nebileri andıktan sonra, "siz onların yaptıkları amellerden sorguya çekilmezsiniz" buyurması, son Nebi olan Muhammed (a.s) ın Nübüvvet makamında, yani Nebi olarak yaptıklarının din ve hüküm olarak hiçbir zaman müminleri bağlamadığını gösteriyor. Dolayısıyla din ve hüküm olarak tebliğ ettiği Kuran'dan başka hiçbir şey insanları ilgilendirmez.İman edenler Kur'an'daki emirlerden sorumludur, Nebi'nin yaptıklarından değil) 142-) İnsanlardan bir takım ahmaklar: Daha önce yöneldiğiniz kıbleden sizi çeviren nedir?" diyecekler.De ki: Doğu da batı da Allah'ındır. O, dileyeni sırat'ı müstekime hidayet eder.(Hidayete ulaşmanın tek yolu vahiy'dir. Vahiy'den bağımsız olarak Yüce Allah hiç kimseyi hidayet ve sapkınlığa sevketmez. Yani hidayet tamamen insanın seçimi ile ilgili bir durumdur.Dolayısıyla yüce Allah'ın adaletinin ve rahmetinin gereği olarak sadece vahiy ile insanlara hidayet'in yollarını gösterir.Kıble: İnanç, fikir, görüş ve ilke olarak üzerinde bulunulan yol, gidilen yön, zihinde var olan hedef ve strateji anlamına gelmektedir) 143-) Böylece sizi vasat (orta) bir ümmet kıldık ki insanların üzerine şahitler olasınız; Resül de sizin üzerinizde şahit olsun. Senin yöneldiğin yeri biz ancak Resül'e tâbi olanı, ökçeleri üzerinde geri dönenden ayırt etmemiz için kıble yaptık. Bu Allah'ın (vahiy'le) hidayet ettiği kimselerden başkasına büyük gelir. Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir. Zira Allah insanlara karşı Rauf ve Rahim'dir. (Resül, kendi döneminde yaşayan insanlara şahid olur. Onun vefatından sonra gelen insanlara şahid olması mümkün değildir. Çünkü Resül İsa (a.s) şöyle buyuruyor. "...İçlerinde bulunduğum muddetçe onların üzerine şâhid idim. Beni vefat ettirince artık onların üzerine rakib olan yalnız sen oldun. Sen her şeyin üzerine şâhid olansın..." (Mâide-117)"... Rabbinin her şeyin üzerine şahid olması, yeterli değil mi?" (Fussilet-53)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder