23 Ekim 2021 Cumartesi

KUR'AN'I MÜBİN'İN MEÂLİ (37.YAZI) 186-) (Ey Nebi!) Kullarım sana, beni sorduğunda, şüphesiz ben yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dâvetine icâbet ederim. O halde (sadece) benim davetime uysunlar ve bana (Kur'an'a) iman etsinler ki (dinde) olgunluğa (ve erdeme) ulaşsınlar. ("Kullarım sana, beni sorarlarsa, ben yakınım..." denilerek, "kul" yani "onlara söyle" ifadesinin olmaması, dikkat çekicidir. Yüce Allah kendisini soranlara yakın olduğunu Nebi(a.s) ı aradan kaldırarak "ben yakınım" buyurmuştur. Dolayısıyla Nebi (a.s) dahil, yüce Allah, zatı ile kulları arasında hiç bir aracı kabul etmiyor. 187-) Siyam (oruç) gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar sizin için bir elbise, sizde onlar için bir elbisesiniz. Allah sizin nefislerinize hâinlik ettiğinizi bildi ve tevbenizi kabul edip sizi affetti. Artık (Ramazan gecelerinde) onlarla mübaşeret yapın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını arayın. Fecrin beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) size göre belli oluncaya kadar yeyin için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafa çekildiğinizde kadınlarla mübaşeret etmeyin. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın bu sınırlara yaklaşmayın. İşte böylece Allah âyetlerini insanlara açıklar. Umulur ki (sorumluluk bilincine sahip olarak) korunurlar.(Mübaşeret, cinsel ilişkiden kinayedir. Kelimenin esas manası, tenin tene değmesi demektir. Bu kelime gerçek ve mecaz olarak aynen "mülaseme" (dokunma) gibidir ve bu kelimelerin kullanılması Kur'an'ın nezih uslubunun ve güzel ahlakının birer göstergesidir. "İMSAK VAKTİ" Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah, kitabında imsak vaktine öyle bir açıklama ve tanımlama getirmesi gerekirdi ki, bu açıklamayı ihtiyar olan, çocuk, genç, dul, ümmi olan, tek başına yaşayan, çölde, dağda, bayırda, yaylada olan, takvim ve saati bulunmayan, yaz-kış değişmeyen, yağmurlu, karlı, kapalı, bulutlu havada bulunan, sadece gözle görülür bir kolaylıkla anlaşılabilen bir açıklamayla yani herkes, bütün insanlar, o anda hiç kimsenin kimseye sorma ihtiyacında olmayacağı bir beyanda bulunması gerekirdi ki, işte yüce Allah, Kur'anda Bakara 187. âyetinde aynen bunu yapmıştır. Hiçbir bilimsel açıklamaya ihtiyaç duyulmayan bu âyet cümlesi, "gecenin karanlığı gidip, gündüzün aydınlığının gelmesi olarak" sadece pencerenin açılıp bakılması ile görülebilen bir gerçeği hâlâ Diyanet anlamıyorsa, bu açık âyeti kabul etmiyorsa, bu İlâhi vahyi anlamak istemiyorsa, bile bile hakkı inkar ediyor demektir.) 188-) Mallarınızı aranızda batılla (haksız olarak) yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hüküm koyuculara (dinde Allah'ın ortağıymış gibi hüküm koyan din adamlarına) vermeyin. 189-) Sana hilal şeklinde yeni doğan ayı 🌙 soruyorlar. Deki: O, insanlar ve özellikle hac için vakit ölçüleridir. Erdemli olmak (birr) evlere arkalarından girmeniz değildir. Lakin erdemli (sorumluluk bilincine sahip olan) takvalı kimsedir. Evlere kapılarından gelin ve Allah'tan korkun umulur ki felaha (kurtuluşa) eresiniz.190-) Size karşı savaşanlara siz Allah yolunda savaşın (fi sebililléhi) sakın aşırıya gitmeyin. Çünkü Allah aşırıya gidenleri sevmez. ("savaşta aşırıya gitmek, "savaş kurallarını ihlal edip sivilleri öldurmek, hayvanları telef etmek, mal ve mülkü talan etmek, doğal dengeyi bozmak, katliam yapmak, yakıp yıkmak, anlaşmaları çiğnemek" gibi anlamlara gelmektedir.Ayrıca Müslümanın tek savaş gerekçesi zülme karşı Allah yolunda savaşmaktır. Toprak ele geçirmek ve ganimet için savaşmak Müslümana yakışmaz)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder