23 Ekim 2021 Cumartesi
KUR'AN'I MÜBİN'İN MEÂLİ(38.YAZI) 191-) (Size karşı savaşanlarla savaş alanında) karşılaştığınız yerde onları öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkartın. Fitne adam öldürmekten daha şiddetlidir. Mescid-i Haram'ın yanında sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla orada savaşmayın. Eğer onlar size karşı savaşırlarsa onlarla savaşın. İşte kafirlerin cezası budur.(Fitne, bu âyette geçen fitne kelimesi, insanların kendi aralarında yaptıkları gıybet ve dedikodu cinsinden bir şey değildir.İnsanları din konusunda zorlama, inançlara baskı uygulama ve insanları zorla dinlerinden uzakkaştırmaya çalışmaktır. Zaten fitnenin kelime manası "ayırmak" demektir. Dolayısıyla insanların inançlarına baskı uygulamaktan daha büyük bir fitne yoktur. Yani esas fitne insanları zorla inançlarından uzaklaştırmaktır. İşte Kur'an, insanların inançlarına baskı olan fitnenin adam öldürmekten daha büyük bir günah olduğunu kesin bir hükme bağlamıştır.) 192-) Eğer (savaştan) vazgeçerlerse hiç şüphe yok ki, Allah Ğafurdur, Rahim'dir.193-) Fitne (inançlara baskı, zulüm ve şirk) tamamen yok edilinceye ve din yalnız Allah'a özel kılınıncaya kadar onlarla savaşın. Şayet (savaş ve baskıdan) vazgeçerlerse, zalimlerden başkasına düşmanlık olmaz.(Kafir ve müşriklerden saldırı olmadığı sürece müslümanlar dinlerini yaymak için gayri müslimlerin yurtlarını işgal edemezler. Çünkü İslam dininin en önemli temsilcileri olan Resüllerin bile tek görevleri indirilen vahyi tebliğ etmektir,(Nahl-35; Mâide-9; Râd-40) devletin kurumlarını ele geçirmek ve devlet kurmak değildir.) Dolayısıyla bu âyette geçen "zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur" cümlesi çok önemlidir. Yani müşrik de olsa dinini yaşayacak fakat zulüm ve baskıya başladığı zaman haddi bildirilecek.) 194-) Haram ay, haram aya karşılıktır. Hürmetler (dokunulmaz kutsallar) karşılıklıdır. Kim size saldırırsa, sizde ancak onun misli ile karşılık verin. Allah'a karşı takvalı olun ve biliniz ki Allah muttakilerle beraberdir.(Âyetten şöyle bir anlam çıkarmak da mümkündür. "Modern silahlarla savaşanlara karşı onlardan daha gelişmiş silahlarla mukabele edilmelidir. Aksi takdirde savaşmanın hiçbir anlamı kalmaz. Gözetilen hikmet yok olur. Savaşın hikmeti zulmü ve tecavüzü, din ve vicdan özgürlüğüne karşı saldırıyı yani (fitneyi) önlemek, zorlanma ve aşağılanmaya karşı baş kaldırmak, özgürlükleri pekiştirmek, güven ortamı oluşturmak, adalet ve tevhidi yerleştirmek gibi şeylerdir. Bu şartlar ve uyulması gereken kurallar ancak İslam'da bulunur. Bunun içindir ki Yüce Allah, kısas ve mukabele'i bilmisil (aynı ile karşılık verme) ilkesini açıkladıktan sonra" Allah'a karşı takva üzere olunuz,(sorumluluk bilincine sahip olunuz) buyurarak hiç kimseye karşı haddi aşmayınız, taşkınlık ve zulüm yapmayınız, yaptıklarının dengi bir ceza verirken ölçüyü kaçırmayınız" buyurmuştur. Yüce Allah, takvanın kazandıracağı fayda ve meziyetleri açıklamak suretiyle şöyle buyurmuştur. "Allah'ın takva üzere olanlarla beraber olduğunu bilin" Buradaki beraberlikten maksat yüce Allah'ın yardım ve merhametinin onların üzerinde olmasıdır. Çünkü muttakiler hak sahibidirler ve hakkın devam ettirilmesi ve yaşatılması gerekir. Batıl olan mücadelesinde her zaman için zafer hakkın lehine tecelli etmiştir. Takva: Başta dini Allah'a özel kılmak, güzel ahlak sahibi olmak, salih amellerde bulunmak ve haramlardan kaçınmak" demektir Geniş anlamda takva: Kur'an'da var olan emir ve yasakları üzerine bir şey eklememek" yani onları olduğu gibi kabul etmek ve yaşamaktır. Takva, din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka kaynak kabul etmemktir.Dolayısıyla takva, Kur'an'ı anlama yani Kur'an'ın ilmi ile ilgili bir durumdur. Kur'an'ı bilmeyenler takva sahibi olamazlar. Takva sahibi olmak için en büyük şart Kur'an'ı bilmektir. Kur'an'dan başka kaynağa iman edenler ve başka kitaplara tâbi olanlar muttaki değil, müşrik olurlar.) 195-) Allah yolunda infak edin. Ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Güzel ahlak sahibi olun. Çünkü Allah güzel ahlak sahiplerini sever.196-) Hacı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer engellenirseniz kolayınıza gelen hediyeyi gönderin. Hediye, yerine ulaşıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Sizden her kim hasta olursa ya başından bir rahatsızlığı varsa, siyam (oruç) veya sadaka veya nüsük olmak üzere fidye gerekir. Emniyette olduğunuz vakit kim hac günlerine kadar umre ile faydalanmak isterse kolayına gelen bir hediye gerekir. Hediyeye gücü yetmeyen kimse hac günlerinde üç, döndüğü zaman yedi olmak üzere siyam (oruç) gerekir ki, hepsi tam on gündür. Bu söylenenler, ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir. Allah'a karşı takvalı olun ve bilin ki Allah cezalandırmada şiddetlidir. Nüsük : Allah'a yakınlaşmak gayesiyle yapılan her türlü ibadet ve itaat anlamına gelmektedir.197-) Hac bilinen aylardır. Kim o aylarda hac görevine niyet ederse, hac esnasında kadına yakınlaşmak, fusuk yapmak hacda cedelleşmek yoktur. Yaptığınız her hayrı Allah bilmektedir. Azık edinin. Fakat azıkların en hayırlısı takvadır. Ey sağduyu sahipleri bana karşı takvalı olun. ("Hac bilinen aylardır" denilmesi, haccın, salat-ı ikame, siyam gibi, eskiden beri devam eden ve herkes tarafından bilinen bir ibadet olduğunu göstermektedir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder