27 Ekim 2021 Çarşamba

ESKİ İRAN ŞİA BAĞLANTISI İslam'da çeşitli mezheplerin ortaya çıkmasında İran ve Hint dinleri ile eski Yunan felsefesinin büyük rolü olmuştur.Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, eski İran kültürünün iman edenlerin üzerinde etkisi olmasaydı hanif dine bu kadar yoğun şirk ve hurafe girmeyecekti.İslam, sade ve özgürlükçü bir din olmasına rağmen baskıcı bir yönetim ile idare edilen eski İran'dan gelen inançlarla saflığını ve asaletini kaybetmiştir. İran, Yunan, Roma ve Mısır kültürleri son vahyin tarihine girdikten sonra hanif dinin saflığı ve sadeliği tamamıyla ortadan kalkmış, farklı bir şekil almıştır.İman edenler tarafından fethedilen İran beldelerindeki dindar insanlar, eski inançlarını unutamamış ve onları İslam dinine taşıyarak girmişlerdi.Daha sonra bunlara eski Hint ve Yunan'ın çok ilâhlı felsefesi de eklenmiştir.Yahudilerden İslam dinini kabul edenler ise, Kitab-ı Mukaddes'in hurafelerini müminlerin arasına sokmayı kutsal bir vazife olarak görüyorlardı.Son vahyin tarihinde ortaya çıkan batıl fırkaların ve şirk mezheplerinin köklerini yukarıdaki etkenlere bağlayabileceğimiz gibi hurafelerin esas kaynağını bu noktadan yola çıkarak aramak gerekiyor.İman edenlere tarihin en korkunç ve en yıkıcı darbesi İran tarafından gelmiştir.Eski İran'da dini düşüncenin her zaman en yüksek ve en geniş yeri işgal ettiğini görüyoruz.Eski İranlıların dini düşünceleri ki (en yükseği Zerdüşt tarafından kurulan dindir) siyasi olarak devletlerinin sona ermesinden sonra bile unutulamamış, her fırsatta tesirini göstermiştir.Eski İran dini, son vahyin gelişine kadar durumunu korumuştur. Fakat "Kadisiye" mağlubiyeti İran hükümranlığını alt üst ettiği gibi, Zerdüştlüğü de büyük ölçüde sarsmıştı. Yine de her şeye rağmen Mecüsilik tamamıyla ortadan kaldırılamamıştı.Kendisine uzun süre inanılan bir din, zahiren terkedilmiş olsa bile, onun zihinlerde bırakmış olduğu tesir kolay kolay silinmez. Şayet bu inanç ümmi halk içerisinde yerleşmişse onun ortadan kalkması daha da zorlaşır.Toplumların sosyal ve psikolojik gelişimleri hakkında yapılan araştırmalar bu gerçeği doğrulamaktadır.İranlıların İslam dinini kendi dinlerine ve geleneklerine uydurmak istemeleri buna en güzel örnektir. Zerdüşt İran'da doğmuş, İran halkının inanç ve geleneklerine uygun bir din oluşturmuştu. İran'da ortaya çıkan bu dinin İran halkının manevi ihtiyaçları gözetilerek oluşturulduğunda hiç şüphe yoktur. İman edenler Kadisiye savaşında İran devleti'ne büyük bir darbe vurarak siyasi hükümranlığına son vermiş iseler de İran felsefesinde bir değişiklik yapamamışlardır. Zira bu da hemen beklenemezdi! İslamiyetin ruhu ve sade hükümleri İranlıların ruhunu tatmin edememişti.Çünkü İranlılar, karmakarışık hurafeler ve hayallerle dolu ayinlere alışmıştı.Bu nedenle İslam inanç esasları ve ibadetleri İranlılara çok sade ve şa'şasız geliyordu.İranlıların ruhu, gösterişli Muharrem ayları, hazin ve tesirli matem dolu ağıtlar istiyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder