16 Ekim 2021 Cumartesi

KURAN'I MÜBİN'İN MEÂLİ(31.YAZI) 144-) Biz senin yüzünün göre doğru çevrilmekte olduğunu görüyoruz. Razı olacağın bir kıbleye seni çevireceğiz. Artık yüzüne Mescid-i Haram tarafına çevir. Sizde nerede olursanız olun yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki, kitap verilenler, onun Rablerinden gelen bir hak olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta oldukları amellerden gâfil değildir.145-) Ve andolsun ki, sen kitap verilenlere her türlü âyeti getirsen yinede onlar senin kıblene tâbi olmazlar. Sen de onların kıblesine tâbi olacak değilsin. Onlar da birbirlerinin kıblesine tâbi olmazlar. Sana gelen ilimden sonra eğer onların hevalarına tâbi olacak olursan, işte o zaman sen (Ey Nebi) zalimlerden olursun.(Kur'an'da Resül ve Nebi sistemine baktığımız zaman tâbi olma ifadesi Resül için değil, Nebi bağlamında kullanıldığını görüyoruz) (Ahzab- 1,2)(Nebi (a.s) aynen müminler gibi sadece vahye tâbi olur. Resül ise Allah tarafından indirilen vahyi tebliğ eder.( Maide- 60)İşte Nebi ve Resülün arasında bulunan farklardan bir tanesi de budur. Nebi, vahye tâbi olur, Resül, vahyi tebliğ eder. Dolayısıyla zalim olma Resül misyonu ile ilgili bir şey değildir.Çünkü Resül vahye asla ihanet edemez. Resul Allah'a karşı hata etmez. Fakat Nübüvvet özel hayat olduğu için Nebi'nin Allah karşı hataları olmuştur.( Tevbe-113; Tahrim- 1; Enfal-67) Resül'e kayıtsız şartsız itaat varken, Nebiye kayıtsız şartsız itaat emredilmemiştir) 146-) Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (son vahyin muhatabı olan Nebi(a.s) ı öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Buna rağmen onlardan bir fırka bile bile hakkı gizlerler.(Allah tarafından gönderilen tüm Nebi ve Resüller inanç, fıtrat, güzel ahlak ve karakter olarak birbirine benzediklerinden dolayı Medine'de yaşayan Yahudiler Nebi (a.s) ı tanıyorlardı.Aynı zamanda Resüllere gönderilen vahiy'ler'de bir pınarın kolları gibi olduklarından, kendilerine birçok Nebi, Resul ve vahiy gelen İsrailoğulları, hem Muhammed (a.s) ın Nebi ve Resül olduğunu, hemde Kur'an'ın Allah tarafından gönderildiğini biliyorlardı) 147-) Hak Rabbinden gelendir. O halde sakın tereddüt edenlerden olmayasın! ("Hak Rabbinden gelendir" demek, din olarak "Rabbinden gelmeyen hak olamaz" demektir) 148-) Herkesin yöneldiği bir taraf vardır. Öyleyse sizde hayırlarda müsabaka yapın. Nerede olursanız olun Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz Allah her şeyin üzerinde bir kudrete sahiptir.149-) Her nereden çıkarsan çık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Bu Rabbinden gelen haktır. Allah yaptıklarınız amellerden gafil değildir. 150-) Her nereden çıkarsan çık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir.Nerede olursanız olunuz, yüzünüzü o yöne çevirin ki, aralarında zulmedenler müstesna, insanların aleyhinizde kullanabilecekleri bir hücretleri olmasın. Sakın onlardan korkmayın! Yalnız benden korkun. Böylece size olan nimetimi tamamlayayım da bidayet bulasınız. (Âyette bulunan "hidayet" vahiy'den başka bir şey değildir. Kur'an'a göre en büyük nimet vahiy'dir yani hanif İslam dinidir. Gerisi yalan, küfür ve şirktir)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder