7 Ekim 2021 Perşembe
KURAN I MÜBİN İN MEÂLİ (22.YAZI) 99-) Andolsun ki sana apaçık âyetler indirdik. Onlara ancak fasıklar küfreder.100-) (Bu fasıklar) ne zaman bir ahidleşme yapmışlarsa, onlardan bir fırka onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmezler.101-) Allah indinden kendilerine, onlarla beraber olanı tasdik edici bir Resül gelince, kendilerine kitap verilenlerden (ûtül'l kitébe) bir fırka, sanki Allah'ın kitabını bilmiyormuş gibi onu arkalarına attılar. ("kitab'ı arkalarına atmalarından kasıt" onu tümüyle bir kenara atmaları, ona iman etmekten vazgeçmeleri, değildir. Kitabın bir kısmının ihmali, tümünün ihmal gibidir. Çünkü bir bölümünün terk edilmesi, vahyin insanların yanındaki saygınlığını yok eder ve tümünün ciddiye alınmaması tehlikesini doğurur."kitaplarını bir kenara atıp onu ihmal ettiklerini" haber verdikten sonra Yüce Allah'ın, "Bilmiyormuş gibi" buyurması, onların aşırı derece kitaplarını saf dışı ettiklerini vurgulamak içindir. Yani "Allah'ın emri" olduğunu bilerek ancak lanetlik şeytanların yani din adamlarının baskın gelmesi neticesinde korkunç bir ihmalkarlıkla hiçbir zaman kitaplarına geri dönmediler. Kur'an Yahudilerin rivayetlerine cevap vermeye devam ediyor.102-) Süleyman'ın mülkün (saltanatı) hakkında şeytanların (muhaddislerin-din adamlarının) tilavet ettiklerine tâbi oldular. Halbuki (rivayetlerinde iddia ettkleri gibi) Süleyman kafir olmadı. Lakin şeytanlar (Süleyman hakkında uydurdukları yalan rivayetlerle) kafir oldular. Çünkü insanlara (akıllarını başlarından alacak) sihri (hadisleri) öğretiyorlardı.(Ey Yahudi din adamları!) Babil'de Harut ve Marut adındaki iki meleğe (veya iki meliğe) bir şey inmedi. Hiç kimseye de biz ancak fitne için gönderildik, sakın kafir olmayasınız" diye bir şey öğretmiyorlardı.(iddianıza göre) o iki melekten (veya başka bir kıraata göre iki melikten) kadın ile eşinin arasını ayıracak şeyleri öğreniyorlardı. Halbuki Allah'ın izni (yasası) olmadan onunla hiç kimseye zarar veremezler. Onlar (Yahudi din adamları, atalarından gelen hurafe rivayetlere iman ve onlara tabi olmakla) kendilerine zarar verecek, kendilerine hiçbir yararı olmayan şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun onu (bu hurafe rivayetleri) satın alanların ve onlara iman edenlerin) ahirette bir payları olmadığını da iyi bilirler. Karşılarında nefislerini (din ve onurlarını) sattıkları şey ne kadar kötü olmuştur. Keşke bunu bilselerdi. "Süleyman'ın hükümranlığı hakkında onlar (Yahudi din adamları) şeytanların uydurup söylediklerine tâbi oldular. Halbuki Süleyman (vahiy'den sapıp) kafir olmadı. Lâkin insanlara sihir öğreten şeytanlar (hadisler uydurup) kafir oldular..."Yukarıdaki âyette bulunan "sihir" kavramı, insanları Allah'ın hidayet yolundan engelleyen din adamlarının uydurduğu hadisler ve mezhep âlimlerinin ictihadlarıdır. Yoksa sünnetullâh gereği şeytanların insanlara sihir öğretmeleri mümkün değildir. Kur'an'ın hadis ve ictihadlara "sihir" demesinin sebebi insanların beyin ve zihinlerini Kur'an'dan uzaklaştırıp ahmaklaştırdığı içindir. Dolayısıyla yukarıdaki âyette geçenler Yahudi din adamlarının uydurdukları hurafelerdir. Kur'an Yahudilerin bu hurafelerini reddediyor.Fakat Şii ve Sünni din adamları, âyete öyle bir meal vermişler ki, sanki bu hurafelerin hepsi gerçekmiş gibi batıl bir inanç ve bozuk bir algı meydana getirmişlerdir. 103-) (Yahudi din adamları) Eğer (Kur'an'a) iman edip kendilerini (şirk ve hurafelerden) korusalardı, Allah indinden kendilerine verilecek sevap daha hayırlı olacaktı. Keşke bunu bilselerdi. 104-) Ey iman edenler! "râiné" demeyin, "unzurné" deyin.(Kur'an'ı) dinleyin.Kafirler için elim bir azap vardır.Bu âyet Nisa 46. âyetle birlikte okunmalıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder