HAYIRLARIN ANAHTARI, AKLIN İBADETİ
TEFEKKÜR ( 14. YAZI)
TEFEKKÜR ERBABI: NEFSİ EĞİTEN, BEDENE ŞİFA VERENLERDİR.
"Hulasa, hakikî tefekkür adamı, bedenleri tedavi edip şifa bulmalarına vesile olduğu gibi, öncelikle kendi nefsini eğitmek amacıyla yeri geldiğinde mübah olan hazların birçoğunu terk edebilendir.
Sonra da hayat ve servetin, lüks ve israfın girdabında boğulan erdemleri ve ilahi ilkeleri unutan ve kaybedenlere her iki alemin kapılarını açan ebedi formülleri veren doyumsuz iksiri sunabilendir.
Bu anlamda şanı büyük elçilerin halefleri olan alimlerden mahrum olan toplumların, adalet cömertlik, onur, cesaret, yenilenme ve yiğitlik vasıflarını yitirmiş, egemen yoz kültür ve zalim güçlerin hakimiyetine razı olmaktan başka seçenekleri kalmayacaktır.
Yaşadığımız çağ bunun şahitliğini en acı ve ibret verici bir şekilde yapmaktadır.
Bugün İslam dünyasının ve müslüman toplumların karşı karşıya kaldığı krizler ve kırılmalar bunun en açık göstergesidir.
Her türlü olumsuz koşullara ve imkansızlara rağmen,
Müslüman coğrafya üçüncü dönem yükseliş medeniyetini gerçekleştirecek muvahhid ve merhamet önderi alimlerini özlemle beklemektedir.
Düşünce ve tefekkür köklerimiz ve kaynaklarımız kireç bağlamış gibi, içine girdiğimiz hiç bir olumsuz değişmeyi tenkit etmiyoruz.
Nihayet düşünmeye ve eleştiriye karşı yasalar, yasaklar ve kuşatmalar oluşturuluyor.
Düşünme yasaklarını kendilerine rehber edinenler:
alışılmışın dışına çıkmak isteyeni afaroz, totemler ve tabular İnşa ediyorlar.
Tefekkür kahramanları için en büyük tehlikenin başında özgürlükten uzak, taklitçi ve aktarmacılık bir ruh ve kafa köleliği olarak benimsenirse, doğurgan fikir kaynağı zail olup kaybolur.
SÖZÜN ÖZÜ:
"Fikir ve Tefekkür icat etmek ve imal etmektir. Onun ilham ve referans kaynakları görünen ve görünmeyen alemin yaratıcısıdır.
Erdemli ve yeryüzünde cenneti inşa etmeye çalışanlar, tefekkürün tükenmeyen nimetlerinden doya doya, kana kana beslenebilenlerdir. Bundan nasipleri kesilenler, büzülürler, akılları ve iz'anları küçülür ve yok olurlar.
Akıl ile inanç, Tefekkür aleminde birbirleriyle mücadele etmekten uzak olurlar.
Çünkü çatışmaları ve ayrılıkları çözen tefekkürdür.
Ancak düşünce, kalıplaşma, kutsallaştırma ve ikonlaştırmayı bertaraf eder.
Tefekkürdür ki,cemiyeti kuklaların ve modellerin taklidinden korur.
Fikir ve düşünce insan ruhunun ve birliğinin cismanileşmesidir.
Onun nefesiyle, beşeriyetin yarını nurlanır ve aydınlanır.
Eğer Tefekkür bir diyarda öldürülmek istenirse,orayı terkederek başka bir diyara yolculuğa çıkar.
Onun terk ettiği coğrafyalar cılızlaşır ve kucaklaşır, nihayetinde çölleşir.
Öylesi tefekkür kesinlikle Allah'ın rahmet çisintileridir diyebiliriz.
Her şeye, her olumsuzluğa rağmen, insanı ve cemiyeti canlandıran en önemli enstrüman ve vasıta tefekkürdür.
Onun sayesinde Müslüman dünya ve insanlık, ruh ve gönül âlemini yerküre üzerinde gerçekleştirecektir.
Kölelik ve tembelliğin cenderesindeki Tevhid coğrafyasını ayağa kaldıracak yegane unsur tefekkürdür."( Karakoç _İslam'ın dirilişi, 264 )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder