7 Ekim 2016 Cuma

HAYIRLARIN ANAHTARI, AKLIN İBADETİ
   TEFEKKÜR ( 14. YAZI)
TEFEKKÜR ERBABI: NEFSİ EĞİTEN, BEDENE ŞİFA VERENLERDİR.
"Hulasa, hakikî tefekkür adamı, bedenleri tedavi edip şifa bulmalarına vesile olduğu gibi,  öncelikle kendi nefsini  eğitmek amacıyla yeri geldiğinde mübah olan hazların birçoğunu terk edebilendir.
 Sonra da hayat ve servetin,  lüks ve israfın girdabında boğulan erdemleri ve ilahi ilkeleri unutan ve  kaybedenlere her iki alemin kapılarını açan ebedi formülleri veren doyumsuz iksiri sunabilendir.
Bu anlamda şanı büyük  elçilerin halefleri olan alimlerden mahrum olan toplumların, adalet cömertlik, onur, cesaret, yenilenme ve yiğitlik vasıflarını yitirmiş, egemen yoz kültür ve zalim güçlerin hakimiyetine razı olmaktan başka seçenekleri  kalmayacaktır.
 Yaşadığımız çağ  bunun şahitliğini en acı ve ibret verici bir şekilde yapmaktadır.
 Bugün İslam dünyasının ve müslüman toplumların    karşı karşıya kaldığı   krizler ve kırılmalar bunun en açık göstergesidir.
 Her türlü olumsuz koşullara ve imkansızlara rağmen,
 Müslüman coğrafya üçüncü dönem yükseliş medeniyetini gerçekleştirecek muvahhid ve merhamet önderi  alimlerini özlemle  beklemektedir.
 Düşünce ve tefekkür köklerimiz ve  kaynaklarımız kireç  bağlamış gibi,  içine girdiğimiz hiç  bir olumsuz  değişmeyi tenkit etmiyoruz.
Nihayet düşünmeye ve eleştiriye karşı yasalar, yasaklar ve kuşatmalar oluşturuluyor.
 Düşünme yasaklarını kendilerine rehber edinenler:
 alışılmışın dışına çıkmak isteyeni afaroz,  totemler ve tabular İnşa ediyorlar.
 Tefekkür kahramanları için en büyük tehlikenin başında özgürlükten uzak, taklitçi ve aktarmacılık  bir ruh ve kafa köleliği  olarak benimsenirse, doğurgan fikir kaynağı  zail olup kaybolur.
 SÖZÜN ÖZÜ:
"Fikir ve Tefekkür icat etmek ve imal  etmektir.  Onun ilham ve referans kaynakları görünen ve görünmeyen alemin yaratıcısıdır.
 Erdemli ve yeryüzünde cenneti inşa etmeye çalışanlar, tefekkürün tükenmeyen nimetlerinden doya doya, kana kana beslenebilenlerdir.  Bundan nasipleri kesilenler, büzülürler, akılları ve iz'anları küçülür ve yok olurlar.
 Akıl ile inanç, Tefekkür aleminde birbirleriyle  mücadele etmekten uzak olurlar.
 Çünkü çatışmaları ve  ayrılıkları çözen  tefekkürdür.
 Ancak düşünce,  kalıplaşma, kutsallaştırma ve ikonlaştırmayı  bertaraf eder.
 Tefekkürdür ki,cemiyeti kuklaların ve modellerin taklidinden korur.
 Fikir ve düşünce insan ruhunun ve birliğinin cismanileşmesidir.
 Onun nefesiyle, beşeriyetin yarını nurlanır ve  aydınlanır.
 Eğer Tefekkür bir diyarda öldürülmek istenirse,orayı terkederek  başka bir diyara yolculuğa çıkar.
   Onun terk ettiği coğrafyalar cılızlaşır  ve kucaklaşır,  nihayetinde çölleşir.
 Öylesi tefekkür kesinlikle Allah'ın rahmet çisintileridir  diyebiliriz.
 Her şeye, her olumsuzluğa rağmen, insanı ve cemiyeti canlandıran en önemli enstrüman ve vasıta tefekkürdür.
 Onun sayesinde Müslüman dünya ve insanlık, ruh ve gönül âlemini yerküre üzerinde gerçekleştirecektir.
 Kölelik  ve tembelliğin cenderesindeki Tevhid  coğrafyasını ayağa kaldıracak yegane unsur tefekkürdür."( Karakoç _İslam'ın dirilişi, 264 )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder