15 Aralık 2018 Cumartesi

EZAN'I TÜRKÇE-ARAPÇA OKUMA MESELESİ
 İlk önce fikrimi açık olarak ortaya koymak istiyorum.
Ezan'ın  Arapça orijinal şekliyle okunmasından yanayım.
Aslında ezanın orijinal dilinden  Türkçeye çevrilmesinin bir hata olduğunu kabul etmek gerekir.
 Zaten artık bugünden sonra ezanın bir daha Türkçe  okunmasının  mümkün olmadığını, kimsenin buna cesaret edemeyeceğini  herkes biliyor.
 Fakat siyasal islamcılar bir propaganda malzemesi ele geçirdiler mi arkasını asla bırakmıyorlar.
Keşke siyasal islamcılar biraz da Kur'an'ın anlaşılması,
ülkenin fetö tipi inanç ve  kurumlardan kurtulması,
okullarda  modern eğitim,  aklı kullanma ve sorgulama yapma üzerine bir eğitim sisteminin kurulması ile ilgili kafa yorsalardı kendileri için daha hayırlı olacaktı. 
 Fakat bunlar oy getirme ve menfaat devşirme bakımından önemli olmayan konulardır.
Siyasal islamcılar sabahtan akşama kadar, yirmi dört saat, her gün yapmış oldukları konuşmaların hiçbirinde
Kur'an'ın anlaşılması, aklı kullanma ve tefekkür  ile alakalı bir kelime  kullanmıyorlar.
 MESELA:
Fetö'nun beslenme kaynağı, fetö tipi tehlikeli örgütlerin altında yatan dini inanç ve anlayışların üzerinde  hiç durmazlar.
 Allah'a ve Kur'an'a iman etmekten daha çok devletin imkan ve kabiliyetlerine inanmışlardır.
 Halbuki bü ümmet ve tüm insanlık için  Kur'an'ın anlaşılması,
bağlam ve bütünlüğünün bilinmesi, sisteminin çözülmesi,
 daha önemli bir görevdir.
Fetö tipi cemaat ve tarikatların hurafe ve yalanlarla bu milleti sömürmeleri  ve halkın  aklıyla oynamaları yanında, ezanı Türkçe okumanın sözü mü olur?
 Ezan,  namaza bir davettir, Türkçe okunsa ne olur, Arapça okunsa ne olur?
 Ezanı Arapça olarak okumak Allah'ın emri  değildir.
Ezanı her milletin kendi dilinde okumasının hiçbir sakıncası yoktur.
 Siz, bu dinin Allah tarafından indirildiğini,  Allah elçilerinin kendilerine indirilen vahyi  tebliğ ettiklerini, uydurma dinin kaos ve kargaşa, ihtilaf ve tefrika, cehalet ve istilaları beraberinde getirdiğini anlamaya çalışsanız daha iyi olmaz mı!
 Kur'an'ın bir hidayet ve rahmet kaynağı olduğu, kurtuluş ve saadetin Kur'an'da olduğu ile alakalı neden hiçbir şey söyleme cesaretini göstermiyorsunuz?
Karşınızda bulunan bir cahilin, hatasından  azami çıkar ve menfaat elde etme ahlaksızlığına oynamanız ne derece erdemli bir harekettir?
 Siz Allah'ın huzurunda ne ile hesap vereceğinizi bir düşünün.
Rahmân ve Rahim olan Allah,  ezanın hangi dilde  okunduğunu asla sormayacaktır.
Hatta âhirette Allah'ın affetmeyeceği tek günah sadece şirk olacaktır.
(Nisa, 48, 116)
Ama yüce Allah, tasavvuf şirkine niye ses çıkarmadığınızı  soracaktır.
 Ezanın Türkçe- Arapça okunması  kadar absürt  bir tartışma konusu olamaz.
Kur'an'dan habersiz cahiller sırf halkı kandırmak için bunun gibi önemsiz meseleleri eşeleyip  duruyorlar.
Bu gibi meselelerle  insanların akılları ile alay ediyorlar. 
Ben şimdiye kadar Kur'an'ı anlayan, Kur'an'a değer veren,  Kur'an'dan referansını alan  bir siyasal İslamcıya rastlamadım.
Ben şuna hayret ediyorum, Kur'an'ın anlaşılması neden  siyasal  İslamcıları hiç alakadar etmiyor?
Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğü, Kur'an'ın anlaşılması,
Kur'an'ın hikmet ve güzel ahlakı türbandan da, camilerden de,
ezandan da, namaz kılmaktan da, hacca ve umreye gitmekten de daha hayırlıdır, daha yararlıdır, daha faziletlidir.
Tasavvuf ve tarikatçıların Allah Resulü'ne, Kur'an ahlakına, tevhid inancına ve milletin aklına  hakaret etmeleri sizi neden  ilgilendirmiyor.
Fetö tipi yapılanmalara neden karşı gelme şuurunu göstermiyorsunuz.
Sizin dinden ve imandan  konuşmaya hakkınız var mı?
Aslında Kur'an'ın ve İslam'ın hiçbir kutsalı siyasal İslamcıların umurlarında değildir.
Fakat bazı simgeler siyasal islamcılar için iyi bir menfaat  ve ümmi  halkı kandırma araçlarıdır.
 Eğer İslam'ın kutsalları onların  umurunda olsaydı, tarikatçıların Allah Resulü'ne  ve  dine hakaret sayılan şirk sözleri hakkında da  bir kelime ederlerdi.
 Eğer İslam'ın değerleri onların  umurunda olsaydı, devleti ele geçirmeden,  hükümete darbe yapmadan, millete tuzak kurmadan önce Fetö teşkilatı ile ilgili iki cümle ederlerdi.
 Onların umurunda olan devlet, şöhret ve itibardır. 
Eğer abarttığınız kadar ezanı Arapça okuma birleştirici bir güç olsaydı,
İslam coğrafyasına kaos, anarşi, zulüm, katliam, kargaşa, terör, taklit,  cehalet, fakirlik, İsyan, düşman istilaları  ve bağnazlık hakim olmazdı.
 Şiilik ve Sünniliğin, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ve fetö'nün din anlayışının Pakistan, Afganistan, Yemen, Suriye, Irak,
Libya, Mısır  ve birçok İslam coğrafyasında  nasıl bir vahşete yol açtığını konuşsanız daha hayırlı olmaz mı?
 Diyanet'in din anlayışıyla  Fetö'nün inancı  arasında bir fark var mı?
Ey Türkçe ezanı kafaya takanlar!
 Feto'nun inancıyla menzil uydurma gavs'ının inancı arasında bir fark var mı?
 Cübbeli'nin inancı ile Fetö'nun inancı arasında hangi fark var?
 Feto'nun inancı ile diğer Nurcuların  ve cemaatlerin  inancı arasında bir fark var mı?
Siz şimdi fetö belasından kurtuldunuz, peki bu milletin istiklal ve istikbali ne olacak!
Onları yargılayın, mahkum edin, onlara baskı kurun, sindirin demiyoruz.
 Allah ve Resulü için hak ve hakikat adına, tefekkür ve sorgulama uğruna, geleceğimizin aydınlığı için, akıl düşmanı bu hurafecileri  eleştiren ağzınızdan bir cümle çıksın.
Neden bu ilim ve medeniyet düşmanlarına karşı kalbi ve gözü kör,  sessiz şeytan kesilmiş bir haldesiniz?
--------------------
 2011 tarihinde Bekir Bozdağ TBMM'de  F Gülen ile alakalı konuşması:
 "Fethullah Gülen, bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymettir.
Seversiniz sevmezsiniz.
Değerli bir insandır, bilge bir insandır.
 Bu ülkenin milli ve manevi değerlerine bağlı nesillerin yetişmesi için hizmetini yapıyor.
 Her şeyi de açık, devletin denetimi, gözetimi altında.
 Siz buna çete diye hitap  ederseniz, ona karşı çok büyük haksızlık edersiniz"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder