RİSALE'İ NUR'DA BULUNAN UYDURMA, HURAFE VE YALANLAR ( 11. YAZI )
"Ona Rabbinden mucizeler indirilmeli değil miydi? derler.
"De ki: Mucizeler ancak Allah'ın katındadır. Ben ise apaçık bir uyarıcıyım.
" Kendilerine okunmakta olan kitabı sana indirmemiz onlara yetmemiş mi?
Elbette iman eden bir millet için onda rahmet ve ibret vardır"
(Ankebut 50,51 )
Bu ayette geçen "mucizeler ancak Allah'ın katındadır "Cümlesi,Allah Resulü'nün mucize göstermesinin imkansızlığına vurgu yapmaktadır.
Kur'anı Mübin'in bir çok yerinde bu gerçek dile getirilmektedir.
Bütün bu gerçeklere rağmen Şia ve Ehli sünnetin mukallidi olan Said Nursi bu yalanlara inanmayan kur'an ve Tevhid ehline acayip kızarak diyor ki,
" Acaba niçin bu nurani, yüksek silsilei rivayetten gelen şu mucizei berekete, gözün ile görmüş gibi niye inanmıyorsun?
Evet buna karşı şeytan dahi bahane bulamaz" ( Sayfa 117)
Bu toplumda Risalei Nur külliyatının en büyük hizmeti! hurafelerin,yalanların ve uydurmaların yerleşmesini sağlamak,
kökleştirmek olmuştur.
Eğer Risalei Nur külliyatı olmasaydı Ehli sünnet ve Şia'nın ahmakça yalan ve uydurma rivayetleri milletin içinde intişar etmeyecekti.
Mehdi nin zuhuru, İsa'ñın nuzulü, Deccal'ın çıkışı, Cifir hesapları,
Ebced düzmeceleri,
Kıyamet alametleri,Nebi'nin mucizeleri! gibi bir çok yalanın uygun zemin bulmasını ve beyinlere yerleşmesini Risalei Nur külliyatı sağlamıştır.
Said Nursi'nin Risale'i Nurları Kur'an, ilim, hikmet, akıl, tefekkür ve sorgulama düşmanlığını ortaya çıkaran tehlikeli eserlerdir.
Şia ve Ehli sünnetin (Diyanet, Cemaat, Tarikat, Nurculuk) Paralel dini, yalandan Nebi'yi konuşturup gerçekte Allah'ı (Kur'an'ı) susturmanın hakikî adıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder