RİSALE'İ NUR'DA BULUNAN UYDURMA, HURAFE VE YALANLAR ( 60. YAZI )
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK :
TALEBELERİ SAİD NURSİ HAKKINDA DİYORLAR Kİ,
"Herhangi bir ilme karşı sorulan suale bile tereddüt etmeden derhal cevap verirdi"
(Tarihçe-i hayat 34)
DAHA: "O zatı Zihavarik, daha haddi buluğa ermeden bir
Allame-i bi adil(Dengi olmayan bir allame) halinde bütün cihanı(dünyayı) ilme meydan okumuş,
münazara(tartıştığı) erbabı ulumu ilzam ve iskat etmiş,
DAHA: Her nerede olursa olsun vaki olan bütün suallere mutlak bir isabetle ve asla tereddüt etmeden, cevap vermiş,
DAHA: 14 yaşından itibaren üstadlık payesini taşımış ve mütemadiyen etrafına feyzi İlim ve nuru Hikmet saçmış,
DAHA: İzahlarındaki incelik ve derinlik ve beyanlarındaki ulviyet ve Metanet ve teveccühlerindeki derin feraset ve Basiret ve nur-u hikmet,
erbabı İrfan'ı şaşırtmış ve hakkıyla "Bediüzzaman" ünvanı celilini bahşettirmiştir"
(Tarihçe-i Hayat 579 Afyon hayatı Risale i Nur nedir?)
CEVAP : Bu sözler hiç kimse tarafından Allah'ın elçileri için bile kullanılmamıştır.
Halbuki Allah resulü (Aleyhisselam'a) bazen soru sorulduğu zaman vahiy gelinceye kadar "bilmiyorum "
diye cevap verirdi.
Her soruya cevap vermek İslam alimlerinin uygun görmediği haram fiiller içerisinde telakki edilmiş,
kötü bir ahlak olarak algılanmıştır.
Kuranı Mübin'de Allah (Celle Celalühü) şöyle buyuruyor.
" Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen birisi vardır"
( Yusuf 76)
ilim Üçtür:
Konuşan kitap, yaşayan sünnet, üçüncüsü de bilmiyorum demektir.
Bilmiyorum demek ilmin yarısıdır.
Bilmediğinde Allah için süküt edenin alacağı mükafat, konuşandan az değildir.
Zira bu, nefse en ağır gelen cehaleti kabul etmektir.
Muvahhid âlimler bu güzel ve mümtaz ahlaka sahibidirler.
Allah( Celle Celalühü )şöyle buyuruyor
"Eğer bilmiyorsanız bilenlerden sorunuz"
( Enbiya 7)
Muvahhid alimler kapısına burada her soruya cevap verilir, kimseye soru sorulmaz diye levha asan Said Nursi'yi görselerdi acaba ne yaparlardı?
Hele şu aşağıdaki sözler, 1400 küsür yıldır her ilim dalında birçok zahmetle yetişmiş İslam ulemasına karşı büyük bir saygısızlıktır.
"Böyle had ve hududu tayin edilmeyen, yani şu veya bu ilimde veya mevzuda, kim ne isterse sorsun"
diye bir kayıt konulmadan İlanat yapmak ve neticede daim muvaffak olmak,
Beşer tarihinde görülmemiş ve böyle ihatalı ve yüksek bir ilme sahip böyle bir İslam dahisi, şimdiye kadar zuhur etmemiştir"
( Asrı Saadet müstesna)
( Sözler 702)
CEVAP :
Efendiler! Asrı Saadet Müstesna diyorsunuz.
Yani Said Nursi, Resulullah'tan önceki Allah'ın Elçilerinden daha alim olduğunu mu söylüyorsunuz?
Ey Efendiler!
Yalan söylemenin ve iftira etmenin de bir haddi hesabı, bir ölçüsü lazım gelmez mi?
Allah'tan korkun, bu nasıl bir ahmaklık ve terbiyesizlik, bu nasıl bir cehalet ve haddini bilmezlik,,,,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder