16 Aralık 2018 Pazar

RİSALE'İ NUR'DA BULUNAN UYDURMA, HURAFE VE YALANLAR
( 121. YAZI )
Erbabınca malumdur, Kur'an'ın bazı harflerinde, hatta kelimelerinde  harekelerin Allah Resulün'den yıllarca  sonra konulduğundan ve Arap dilinin özelliklerinden  kaynaklanan  çeşitli ihtilaflar olmuştur.
 Harflerde yüzlerce, kelimelerde ise  az sayıda bu ihtilaflar mevcuttur.
 MESELA :
Hucurat Süresi altıncı ayetinde bulunan "Fetebeyyenu"  kelimesi, diğer bir kıraatte "Fetesebbetu"
(Peltek se) olarak okunmaktadır. Bizim kıraatte( Asım)" açığa çıkarın" araştırın" olurken, diğer kıraatte"
 ispat edin, sonra harekete geçin" anlamına gelmektedir. Harflerde bu ihtilaf çok yoğun,binlerce yerde  karşımıza çıkmaktadır.
ÖRNEK :
 Bakara suresi 140 ayetinde "bizim kıraatte"em tekulune " 
Yoksa siz,,,,,böyle mi  söylüyorsunuz" olurken, diğer kıraatte "em yekulune " " Yoksa onlar,,,,,,, böyle mi   söylüyorlar" anlamına gelmektedir.
 Kıraat ilmini ummiler bilmez.
Kıraat ilmi  Çok  geniş ve çok zevkli bir ilim dalıdır. 
Buna karşın Risale'i Nur'un noktasına bile itiraz edilemez.  Bir harfine bile dokunmak büyük bir  günahtır.
Bakın Said Nursi bu konuda neler söylüyor "Kimin haddi var ki,
risalelerin birisine el uzatsın veyahut bir sahifesine dil uzatsın,
veyahut bir cümlesini tenkid etsin, veyahut bir kelimesine, hatta bir harfine ve belki bir noktasına itirazda bulunsun"
 (Barla Lahikası 194, yedinci mektuptan, Hüsrev, üstadının Kendi hakkında hiddetini zannedip, bir meseleye dair, müteessiren  yazdığı mektubundan bir fıkradır) 
 Arapçanın özelliklerini ve  Kıraat ilmini bilen ve araştıran biri olarak söylüyorum ki,  Risale'i Nur'dan şu yazacağım cümle Kur'an hakkında bile söylenemez.
Said Nursi diyor ki  "Kimin haddidir ki, bu nurlarda yanlışlık bulsun, ,,,,,, onun için bir harfe dokunmayı azim bir günah işliyorum, telakki ediyorum"
( Barla Lahikası 56  Yirmiyedinci mektuptan eyyühel Üstadul Aziz)
 Bu kadar cehalet olur mu? Azarı işitince talebesi Ahmet Hüsrev  bakın nasıl  hakikatı söylemekten çark ediyor
 "Mükerreren Mutalâa ve Kıraat  ederek, arş  kadar yüksek eserleriniz hakkında mutalâa serdine  bir kelime
hatta bir nokta ilavesine kendimde cüret ve kudret  bulamadığından  dolayı bu babda  bir mütalaa dermeyanına  imkan göremiyorum"( Barla Lahikası 40 ) CEVAP :
Şu kesin bir vaka olmuştur ki:
Nur talebeleri Risale'i Nur'u, Kuran'ın önüne geçirmişlerdir. Onların Kur'an okumaları ise sadece sevap  amaçlıdır. Onlara göre,
  Nur risaleleri zaten Kur'anı Mübin'in tefsiri mahiyetindedeir. Onların anlayışlarına göre Kuranı Kerim'den artık alınacak bir şey kalmamıştır.
Halbuki bu inancın tam aksine  Kuranı Kerim'de Cenabı Hak şöyle buyurur.
"Yoksa ondan başka bir takım ilahlar mı edindiler?
Deki: Haydi delilinizi getirin! işte benimle beraber olanların kitabı
 (Kur'an) ve benden öncekilerin haberlerini anlatan kitabı (Kur'an) Hayır Onların çoğu Hakkı bilmezler.
Bundan dolayı  yüz  çevirirler"
( Enbiya 24)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder