RİSALE'İ NUR'DA BULUNAN UYDURMA, HURAFE VE YALANLAR
( 121. YAZI )
Erbabınca malumdur, Kur'an'ın bazı harflerinde, hatta kelimelerinde harekelerin Allah Resulün'den yıllarca sonra konulduğundan ve Arap dilinin özelliklerinden kaynaklanan çeşitli ihtilaflar olmuştur.
Harflerde yüzlerce, kelimelerde ise az sayıda bu ihtilaflar mevcuttur.
MESELA :
Hucurat Süresi altıncı ayetinde bulunan "Fetebeyyenu" kelimesi, diğer bir kıraatte "Fetesebbetu"
(Peltek se) olarak okunmaktadır. Bizim kıraatte( Asım)" açığa çıkarın" araştırın" olurken, diğer kıraatte"
ispat edin, sonra harekete geçin" anlamına gelmektedir. Harflerde bu ihtilaf çok yoğun,binlerce yerde karşımıza çıkmaktadır.
ÖRNEK :
Bakara suresi 140 ayetinde "bizim kıraatte"em tekulune "
Yoksa siz,,,,,böyle mi söylüyorsunuz" olurken, diğer kıraatte "em yekulune " " Yoksa onlar,,,,,,, böyle mi söylüyorlar" anlamına gelmektedir.
Kıraat ilmini ummiler bilmez.
Kıraat ilmi Çok geniş ve çok zevkli bir ilim dalıdır.
Buna karşın Risale'i Nur'un noktasına bile itiraz edilemez. Bir harfine bile dokunmak büyük bir günahtır.
Bakın Said Nursi bu konuda neler söylüyor "Kimin haddi var ki,
risalelerin birisine el uzatsın veyahut bir sahifesine dil uzatsın,
veyahut bir cümlesini tenkid etsin, veyahut bir kelimesine, hatta bir harfine ve belki bir noktasına itirazda bulunsun"
(Barla Lahikası 194, yedinci mektuptan, Hüsrev, üstadının Kendi hakkında hiddetini zannedip, bir meseleye dair, müteessiren yazdığı mektubundan bir fıkradır)
Arapçanın özelliklerini ve Kıraat ilmini bilen ve araştıran biri olarak söylüyorum ki, Risale'i Nur'dan şu yazacağım cümle Kur'an hakkında bile söylenemez.
Said Nursi diyor ki "Kimin haddidir ki, bu nurlarda yanlışlık bulsun, ,,,,,, onun için bir harfe dokunmayı azim bir günah işliyorum, telakki ediyorum"
( Barla Lahikası 56 Yirmiyedinci mektuptan eyyühel Üstadul Aziz)
Bu kadar cehalet olur mu? Azarı işitince talebesi Ahmet Hüsrev bakın nasıl hakikatı söylemekten çark ediyor
"Mükerreren Mutalâa ve Kıraat ederek, arş kadar yüksek eserleriniz hakkında mutalâa serdine bir kelime
hatta bir nokta ilavesine kendimde cüret ve kudret bulamadığından dolayı bu babda bir mütalaa dermeyanına imkan göremiyorum"( Barla Lahikası 40 ) CEVAP :
Şu kesin bir vaka olmuştur ki:
Nur talebeleri Risale'i Nur'u, Kuran'ın önüne geçirmişlerdir. Onların Kur'an okumaları ise sadece sevap amaçlıdır. Onlara göre,
Nur risaleleri zaten Kur'anı Mübin'in tefsiri mahiyetindedeir. Onların anlayışlarına göre Kuranı Kerim'den artık alınacak bir şey kalmamıştır.
Halbuki bu inancın tam aksine Kuranı Kerim'de Cenabı Hak şöyle buyurur.
"Yoksa ondan başka bir takım ilahlar mı edindiler?
Deki: Haydi delilinizi getirin! işte benimle beraber olanların kitabı
(Kur'an) ve benden öncekilerin haberlerini anlatan kitabı (Kur'an) Hayır Onların çoğu Hakkı bilmezler.
Bundan dolayı yüz çevirirler"
( Enbiya 24)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder