31 Mayıs 2022 Salı

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(224. YAZI)Zümer Süresi 4-) Eğer Allah bir evlât edinmek isteseydi, elbette yarattıklarından dilediğini seçerdi. O'nu tesbih ederim. (böyle şeylerden uzaktır), tek ve kahhâr olan Allah’tır. 5-) Allah, gökleri ve yeri hakla (bir amaca yönelik olarak) yarattı. Geceyi gündüzün üzerine sarıyor, gündüzü de gecenin üzerine sarıyor. Yani güneşi ve ayı (emrinize) musahhar etti. Her biri belli bir süreye kadar akıp gidiyor. Dikkat et! O, Azîz ve Ğaffâr olandır. 6-) Allah sizi bir tek nefisten yarattı, sonra ondan da eşini yarattı. Ve sizin için nimetlerden sekiz çift indirdi. Sizi annelerinizin karınlarında üç katlı karanlık içinde çeşitli safhalardan geçirerek yaratıyor. İşte bu yaratıcı, Rabbiniz Allah’tır. Mülk O’nundur. O’ndan başka ilâh yoktur. Öyleyken nasıl oluyor da (vahiy'den) çevriliyorsunuz? (Âyette geçen sekiz çiftten maksat, iki göz, iki kulak, iki kol, iki ayak, iki el, iki böbrek, iki dudak, iki ciğer gibi nimetlerdir. Yani âyette bulunan "en'am" kelimesi, "hayvanlar" anlamında değildir. Çünkü âyet tamamen insanın yaratılmasından söz etmektedir. Her ne kadar "en'am" hayvanlar anlamına geliyorsa da, tamamen insanın yaratılmasını anlatan bir âyetin içine hayvanları katmak doğru değildir. En'am, nimetler anlamına da geliyor.)7-) Eğer (bunca nimetlere) kâfir olursanız, şüphesiz Allah Ğani'dir, size muhtaç değildir. Bununla beraber O, kullarının küfrüne razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizden razı olur. Hiçbir günahkâr diğerinin günahını çekmez. Sonra hepinizin dönüşü Rabbinizedir. Yaptığınız amelleri O size haber verir. Çünkü O, göğüslerde olan herşeyi hakkıyla bilendir. (Kur'an'da küfür, şirk anlamına gelirken, şükür de, tevhid yani sadece yüce Allah'a teslim olma anlamına gelmektedir.) 8-) İnsanın başına bir sıkıntı gelince, Rabbine yönelerek O’na dua eder. Sonra Allah kendisinden ona bir nimet verince, önceden dua etmiş olduğunu unutur. Allah’ın yolundan saptırmak için O’na denk eşler koşar. (Ey Resul!) De ki: Küfrünle az yararlan (bakalım;) çünkü sen, muhakkak ateş ashabındansın! 9-) Yoksa geceleyin secde ederek yani kıyamda durarak, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini uman kimse (o kâfir gibi) midir? (Ey Resul!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler musavi olur mu? Doğrusu ancak beyin sahipleri bunları tezekkür eder. 10-) Deki: Ey iman eden kullar! Rabbinize karşı takvâlı olun. Bu dünyada güzellik yapanlara güzellik vardır. Allah’ın arzı geniştir. Şüphesiz ki sabredenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir. 11-12) (Ey Nebi!) De ki: Dini Allah’a özel kılarak sadece O’na ibâdet etmekle emrolundum. Yani Müslümanların ilki olmakla emrolundum.(Muhlis, dini Allah'a özel kılan yani Kur'an'dan başka hiçbir kaynak kabul etmeyen demektir. Dini katışıksız yaşayan demektir.) 13-) De ki: Rabbime isyan edersem, doğrusu azim günün azabından korkarım. 14-) De ki: Ben dinimde muhlis olarak sadece Allah’a ibadet ederim. 15-) (Ey müşrikler!) Siz de O’nun dununda dilediğinize ibadet edin! De ki: Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendi nefislerini, hem de yandaşlarını husrana sokanlardır. Bilesiniz ki, bu apaçık hüsrandır. 16-) Onların üstlerinde (karanlık) gölgeler, altlarında da (öyle) gölgeler vardır. İşte Allah kullarını bununla korkutuyor. Ey kullarım! Bana karşı takvâlı olun. 17,18-) Tâğut’a (muhaddislere- müctehidlere) ibadet etmekten kaçınıp, Allah’a (vahye) yönelenlere müjde vardır. (Ey Nebi!) Dinleyip de sözün en güzeline (Kur'an'a) tâbi olan kullarımı müjdele. İşte Allah’ın onunla hidayete ilettiği kimseler bunlardır. Yani gerçekten beyin sahipleri bunlardır. 19) (Ey Nebi!) Hakkında azap sözü gerçekleşmiş kimseyi ve ateşte olanı sen mi çekip alacaksın! 20-) Fakat Rablerine karşı takvâlı olanlar için, üstüste yapılmış odalar, altlarından nehirler akan odalar vardır. Bu, Allah’ın verdiği sözdür. Allah, vâdinde hilâf etmez.21-) Görmedin mi? Allah gökten bir su indirdi, onu yerdeki kaynaklara yerleştirdi, sonra onunla türlü türlü renklerde ekinler yetiştiriyor. Sonra onlar kurur da sapsarı olduklarını görürsün. Sonra da onu kuru bir kırıntı yapar. Şüphesiz bunlarda beyin sahipleri için bir öğüt vardır. 22-) Allah (vahiy'le) kimin göğsünü İslâm’a açmışsa o, Rabbinden bir nûr üzerindedir. Allah’ın zikri (Kur'an) hususunda kalpleri katılaşmış olanlara veyl olsun! İşte bunlar apaçık bir sapkınlık içindedirler. (Hidayete ulaşmanın tek yolu yüce Allah'tan indirilen vahiy'dir. Dinde vahyi tek kaynak kabul etmeyenler İslam dairesinden çıkmış sapkınlardır.) 23-) Allah hadisin en güzelini, birbiriyle muteşabih (birbirine benzeyen, birbirini açıklayan) ve mesâni (tekrarlanan) bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların, bu kitab’ın etkisinden derileri ürperir, derken derileri yani kalpleri Allah’ın zikrine (Kur'an'a) ısınıp yumuşar. İşte bu kitap, Allah’ın hidayetidir. Dileyeni onunla hidayete ulaştırır. Kim de Allah'tan (vahiy'den) saparsa, artık onun bir hidayet edicisi olmaz. 24-) Kıyamet gününde yüzünü azabın en kötüsünden korumaya çalışan kimse (kendini ondan emin kılan gibi) midir? Zalimlere "Kazandığınızı tadın!" denilir. 25-) Onlardan öncekiler (vahyi- Resulleri) yalanladılar da farkında olmadıkları bir yerden onlara azap geldi. 26-) Bu suretle Allah, dünya hayatında onlara rezilliği tattırdı. Ahiret azabı daha büyüktür. Keşke bunu bilselerdi! 27-) Andolsun ki biz, tezekkür etsinler diye, bu Kur’an’da insanlara her türlü misali verdik. 28-) Takva sahibi olsunlar diye, eğriliği olmayan Arapça bir Kur’an indirdik. 29-) Allah, çekişip duran birçok şeriklerin (ortakların) sahip olduğu bir adam (çalışan) ile yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamı misal olarak verir. Bu ikisi eşit midir? Hamd (güç-kuvvet-övgü) Allah’a mahsustur. Fakat onların çoğu bilmezler.(Yukarıdaki âyette güzel ve ibretlik bir misal verilmiştir. Başı sonu belli, ulaşması kolay, kesin delil, tek hidayet kaynağı, mutlak rahmet olan Kur'an'a bağlı olmakla, onlarca muhaddis, müctehid, müfessir, mezhep imamı, evliya, molla, âyetullâh, müftü, ruhban, rahip, papa, kardinal, cemaat lideri, tarikat şeyhine bağlı olmak muhteşem bir örnekle verilmiştir. Yani Kur'an'a teslim olan Allah’a teslim olmuştur. Durumu nettir, rahattır, mutludur, huzurludur. Kur'an'a teslim olmayan kimsenin durumu karışık ve karanlık, huzursuz ve hastadır. Önüne gelene kul ve köle olmak zorundadır.) 30-) Muhakkak sen de öleceksin, onlar da ölecekler. 31-) Sonra şüphesiz, hepiniz kıyamet günü, Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız. 32-) Allah’a karşı yalancı olan yani kendisine gelen sıdkı (doğru söz olan Kur’an’ı) yalan sayandan daha zalim kim vardır? Kâfirlerin yeri cehennemde değil midir? 33-) Sıdk ile gelen ve onu tasdik edenler var ya, işte muttakiler bunlardır. 34-) Onlar için Rablerinin indinde diledikleri her şey vardır. İşte bu, güzel ahlak sahiplerinin mükâfatıdır. 35-) Böylece Allah, onların geçmişte yaptıkları en kötü amelleri bile örtecek ve (hayırlı) amellerinin ücretlerini en güzeliyle mükâfatlandıracaktır. 36-) Allah kuluna kâfi değil midir? Yani O’ndan başkalarıyla seni korkutuyorlar. Kim Allah'tan (vahiy'den) saparsa, artık onun hidayet edicisi olmaz. 37-) Kimin hidayet edicisi Allah (Kur'an) olursa, artık onu saptıracak yoktur. Allah, Azîz ve intikam alıcı değil midir? 38-) Andolsun ki onlara: Gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan, elbette "Allah’tır" derler. De ki: Öyleyse bana söyler misiniz? Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah’ın dununda dua ettikleriniz, O’nun verdiği zararı kaldırabilirler mi? Yahut Allah, bana bir rahmet dilerse, onlar O’nun bu rahmetini tutabilirler mi? De ki: Bana Allah yeter. Tevekkül edenler, ancak O’na tevekkül etsinler. 39,40-) De ki: Ey kavmim! Kendi konumunuza uygun amelleri işleyin; doğrusu ben de (kendi konumuma uygun) amelleri işliyorum. Kendisini rezil edecek azabın kime geleceğini yani sürekli olan bir azabın kime helal kılınacağını yakında bileceksiniz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder