9 Mayıs 2022 Pazartesi
KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(204.YAZI) 30-)(Ey Nebi!) Sen yüzünü hanîf (her türlü şirkten arınmış) olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir. Allah’ın yaratışında değişme yoktur. İşte tolumu ayağa kaldıracak din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.(İlk vahiy ve ilk Nebi'den itibâren hanif dinde bir değişiklik meydana gelmemeiştir. Sadace Kur'an hanif dini çok geniş bir çerçevede açıklamıştır. Yani İslam dini kıyamet gününe kadar son vahiy'le tamamlanmıştır. Fakat şirk böyle değildir. Şirk sürekli olarak değişmekte ve bir bukelemun gibi rengini değiştirmektedir. Her mezhebin, her fırkanın, her cemaat ve tarikatın şirki birbirinden çok farklıdır.) 31-) Hepiniz O’na (vahye) yönelerek O’na (Allah'a) karşı takvalı olun ve salât'ı ikâme edin yani müşriklerden olmayın. 32-) Dinlerini fırka fırka yani şia şia olanlardan olmayın. Bunlardan her hizip, kendilerinde olan (din ve inançla) ile sevinmektedir. (Yani kendi inanç ve itikâdlarının diğerlerinden daha doğru ve üstün olduğunu iddia etmektedirler. Böyle olunca artık dinlerini ve inançlarını bırakıp hakkı ve hidayeti aramanın peşinde olmayacaklardır. İnsanlar amel bakımından hata ettiklerini itiraf ederler. Fakat din ve imanlarının yanlış ve hatalı olduğunu asla kabul etmezler. Dolayısıyla cehennemi görünceye kadar yollarının şirk ve küfür olmadığının mücadelesini yaparlar.) ŞİA VE EHL'İ SÜNNET'İN KUTSALLARI:Sünni'lerin uydurma kutsal kaynakları:Buhari (ö-H-256-M, 869)Müslim (ö-H-261-M-875)Tirmizi (ö-H-279-M-892)Ebu Davud (ö-H 275-M-888)İbni Mace ve Nesai hadis kitaplarıdır.Şii'lerin uydurma kutsal kaynakları:Küleyni'nin(H-328 M-939) kâfi'siEbu Cafer İbni Babeveyh el Kummi (H-381-M-991) nin Men lé yahduruhul-FakihÜçüncü ve dördüncü kaynaklar Ebu Cafer et-Tusi(H-460-M-1067) ye aittir.Bunlar, Tehzibul-Ahkam ve el-İstibsar adlı hadis kitaplarıdır.Buhari'nin sünniler arasında sahip olduğu şöhret ne ise Şiiler arasında da aynı değere sahip Küleyni'nin el-Kâfi adlı eseridir.Ehli sünnet dininde dört halife ile Ebu Hüreyre, Enes bin Mâlik, Talha bin Ubeydullah, Muaviye bin Ebi Süfyan gibi sahabeler kutsal olarak görülür.Ehl-i Sünnetin kaynaklarına göre on sahabe Allah Resulü tarafından cennetle müjdelenmiştir. Şia'nın hadis kaynaklarına göre ise Ali dışında kalan dokuz sahabe cehennem ile müjdelenmiştir. Aynı zamanda Sünniler kaynakları itibariyle bütün sahabeleri gökteki yıldızlar gibi masum ve günahsız olarak telakki ederler.Şia ise Gadir Hum'da Hz. Ali'nin imamet ve hilafetine biat ettikten sonra Sakifede Ebu Bekir'i halife olarak seçtikleri için dördü dışında bütün sahabelerin dinden dönüp zalim olduklarını iddia ederler.Şia'nın hadis kaynaklarına göre mürted olmayan dört sahabi şunlardır.Ebu Zer el Gifari, Mikdat bin Esved, Selman-ı Fârisi, Ammar bin Yasir.Şia'ya göre Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz Fatma ve beklenenMehdi (Mehdi-i Muntazır) ile birlikte geri kalan dokuz imam Allah tarafından bütün günahlardan tertemiz kılınmışlardır. Sahih kaynaklarına göre delil şu âyettir.",,,Ey Ehli Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor"(Ahzab, 33)Şia'ya göre, Kerbela, Kum, Küfe gibi şehirler kutsaldır.Ehli sünnet'e göre Şam, Kudüs gibi şehirler kutsaldır.Şia'ya göre Ali bin Ebi Talib Allah'ın arslan'ıdır.Ehli sünnet'e göre Halid bin Velid Allah'ın Kılıcıdır. Sünni'lere göre Mekke ve Medine, Şia'ya göre ise Küfe ve Kerbela haremeyn'dir. Şia'nın kaynaklarına göre Fatma gelmiş geçmiş bütün kadınlardan daha üstün bir fazilete sahiptir. Ehli Sünnete göre ise bu dereceye Aişe sahiptir. Bu listeyi bir hayli uzatmak mümkündür.Allah'ın, Kur'an'ı Mübin'de neden Yahudi ve Hiristiyanlara çok fazla yer ayırdığını merak eden, Şia ve Ehli Sünnetin kaynaklarına, inançlarına ve ahlaklarına bir baksın. İnsanlık tarihinde Şia ve Ehli sünnet dini kadar birbirine zıt ve birbirlerine düşman başka bir toplum gelmemiştir. İlim adamları için Kur'an'da "Yahudiler" ve "Hristiyanlar" diye yazılır, "Şiiler" ve "Sünniler " olarak okunur. Gerçi on dört asır önce Kur'an Allah tarafından Muhammed (a.s) a yani yeryüzüne nazil olmuştur. Fakat maalesef Kur'an, hâlâ Şia ve Ehli Sünnet dininin muhaddis ve müctehidlerinin yani âlimlerinin kalplerine inmiş değildir. Şia ve Ehli Sünnet, Allah'ın kitabından ve hidayetinden mahrum olarak, uydurma kutsal kaynakları sebebiyle kıyamete kadar aralarında bir kardeşlik olmayacak ve beyinlerinde barış kurulmayacaktır.33-) İnsanların başına bir zarar gelince, Rablerine yönelerek O’na dua ederler. Sonra Allah, kendinden onlara bir rahmet (nimet ve bolluk) tattırınca, bakarsınız ki onlardan bir fırka yine Rablerine şirk koşuyorlar. 34-) Kendilerine verdiklerimize kâfirlik etsinler! (Dünyadan) yararlanın; ama yakında bileceksiniz! 35-) Yoksa onlara bir sultan (vahiy) indirdik de, o (sultan), müşrik olmalarını mı söylüyor? 36-) İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda ona sevinirler. Şayet kendi ellerinden ötürü başlarına bir kötülük gelirse hemen ümitsizliğe düşüverirler. 37-) Görmediler mi ki Allah, rızkı dilediğine yaymakta, dilediğininkini de takdir etmektedir.(ölçülü vermektedir) Şüphesiz iman eden bir kavim için bunda âyetler vardır. 38-) O halde sen, akrabaya, miskine, yol evladına hakkını ver. Allah’ın vechini isteyenler için bu, en hayırlısıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. 39-) İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz herhangi bir riba, Allah katında artmaz. Fakat sadece Allah’a yönelmeyi isteyerek zekâta (arınmaya) geldiğinizde ise, evet onlar (sevaplarını ve mallarını) kat kat arttıranlardır. 40-) Allah, (o yüce varlıktır) ki sizi yaratmış, sonra rızıklandırmıştır; sonra O, sizi öldürecek, sonra da sizi (tekrar) diriltecektir. Peki sizin (Allah’a şirk koştuğunuz) şerikleriniz içinde bunlardan birini yapabilecek var mı? Allah onların şirk koştuklarından subhandır yani yücedir. 41-) İnsanların bizzat kendi elleriyle kazandıkları yüzünden karada ve denizde fesat zâhir oldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (yaptıkları tahribattan geri) dönerler. 42-) (Ey Resül!) De ki: Yerde gezip dolaşın da, daha öncekilerin âkıbetleri nasıl oldu, görün. Onların çoğu müşrik idi. 43-) Allah'tan dönüşü olmayan bir gün (kıyamet günü) gelmeden önce yönünü (o toplumu) ayağa kaldıracak dine çevir! O gün bölük bölük ayrılacaklardır. 44-) Kim kâfir olursa, kâfirliği kendi aleyhinedir. Salih ameller işleyenlere gelince, onlar da kendi nefisleri için (cennetteki yerlerini) hazırlamış olurlar. 45-) Zira Allah, iman edip yani salih ameller işleyenlere kendi faziletinden mükafatlarını verecektir. Şüphesiz O, kâfirleri sevmez.46-) Size rahmetinden tattırsın, emriyle gemiler aksın, faziletinden (nasibinizi) arayasınız yani şükredesiniz diye (hayat ve bereket) müjdecileri olarak rüzgârları göndermesi de Allah’ın (varlık ve kudretinin) âyetlerindendir. 47-) Andolsun ki, biz senden önce kendi kavimlerine nice Resüller gönderdik de onlara açık beyyineler getirdiler. (Onları dinlemeyen) mücrimlerden de intikam aldık yani müminlere yardım etmek bizim üzerimize düşen bir haktır. 48-) Allah O’dur ki, rüzgârları gönderir, bunlar da bulutu kaldırır. Derken, Allah onu gökte dilediği gibi yayar yani onu parça parça eder; nihayet arasından yağmurun çıktığını görürsün. Allah dilediği kullarından onu isâbet ettirince, onlar hemen sevinmeye başlarlar. 49-) Oysa onlar, daha önce, üzerlerine (yağmur) indirilmesinden iyice ümitlerini kesmişlerdi. 50-) Allah’ın rahmetinin eserlerine bir bak: Yeri, ölümünün ardından nasıl diriltiyor! Şüphesiz O, ölüleri de aynen bu şekilde diriltecektir yani O, her şeyin üzerinde bir kudrete sahiptir. 51-) Andolsun ki, bir rüzgâr göndersek de onu (ekini) sararmış görseler, ardından muhakkak kâfirliğe başlarlar. 52-) (Ey Resül!) Elbette sen ölülere duyuramazsın yani arkalarını dönüp giderlerken sağırlara o daveti işittiremezsin. 53-) Yani körleri sapkınlıklarından (vazgeçirip) hidayete iletemezsin. Ancak teslimiyet göstererek âyetlerimize iman edenlere duyurabilirsin. 54-) Sizi güçsüz yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından kuvvet veren ve sonra kuvvetin ardından güçsüzlük yani ihtiyarlık veren, Allah’tır. O, dilediğini yaratır. O, hakkıyla bilendir, üstün kudret sahibidir. 55-) Kıyamet koptuğu gün, mücrimler, ancak pek kısa bir süre kaldıklarına yemin ederler. İşte onlar, böyle döndürülüyorlardı. 56-) Kendilerine ilim ve iman verilenler şöyle derler: Andolsun ki siz, Allah’ın yazısında (hükmedildiği gibi) yeniden dirilme gününe kadar kaldınız. İşte bugün yeniden dirilme günüdür; fakat siz bilmiyorsunuz. 57-) O gün zulmedenlere mazeretleri fayda sağlamaz yani (kendilerini kurtarabilecek) amelleri işleme istekleri de kabul edilmez.58-) Yani andolsun ki biz, bu Kur’an’da insanlar için her çeşit misali vermişizdir yani onlara bir âyet getirirsen kâfirler kesinlikle şöyle diyeceklerdir: Siz ancak (atalarımızın yolunu) ibtal etmektesiniz. 59-) İşte bilmeyenlerin (hakkı tanımayanların) kalplerini Allah böyle mühürler. 60-) (Ey Nebi!) Sen şimdi sabret. Bil ki Allah’ın vâdi haktır yani yakin sahibi olmayanlar, sakın seni gevşekliğe sevketmesin!(Rum Süresinin Sonu)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder