30 Mayıs 2022 Pazartesi

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(222. YAZI)Saffât Süresi45-)(Ey Nebi!) Güçlü irâde ve basiret sahibi kullarımız İbrahim, İshak ve Ya’kub’u da zikret. 46-) Biz onları özellikle (ebedi) yurdu zikreden ihlâslı kimseler kıldık. 47-) Yani onlar indimizde seçkin ve hayırlı kimselerdendir. 48-) İsmail’i, Elyesa’yı, Zülkifl’i de zikret. Yani hepsi de hayırlı kimselerden idiler. 49-) İşte bu (Kur'an), bir zikirdir. Şüphesiz ki muttakiler için güzel bir gelecek vardır. 50-) Kapıları kendilerine açılmış Adn cennetleri vardır. 51-) Onlar koltuklara yaslanıp kurularak orada bir çok meyveler ve içecekler isterler. 52-) Yanlarında, eşlerinden başkasına bakmayan, kendilerine yaşıtlar vardır. 53-) İşte, hesap günü için size vâdolunan şeyler bunlardır. 54-) Şüphesiz bu, bizim verdiğimiz rızıktır. Onun için bitmek ve tükenmek yoktur. 55-) Bu böyle; ama taşkınlara şerli bir gelecek vardır. 56-) Onlar cehenneme girecekler. Orası ne kötü bir kalma yeridir. 57-) İşte bu; hamim ve ğassâk olandır. Onu tatsınlar.(Cehennemlik olanların yiyecek ve içecekleriyle ilgili "hamim, ğassâk, ğislin, zakkum, dari', mâin sadid, mâin kelmühli yeşvil vucuh, (yüzleri kavuran maden eriyiği) esim, ze ğussatin gibi ifadeler geçerken, elim, muhin, sair, azim, kebir, cehennem, ateş, şiddetli, yakıcı, beis, hun, mukim, ğaliz, muhit azabı gibi çeşitli ceza adları geçmektedir.) 58-) Bu şekilde çifter çifter başka (azaplar) da vardır. 59-)(Müşriklerin din adamlarına:) İşte bu sizinle beraber olan gruptur (denildiğinde, din adamları:) Onlar rahat yüzü görmesin (lé merhaben bihim) (derler). Onlar mutlaka ateşe salınacaklardır. 60-)(Din adamlarına tâbi olanlar ise:) "bel entüm lé merhaben biküm" Bilakis, asıl siz rahat yüzü görmeyin! Onu (azabı) bize siz takdim ettiniz! Ne kadar kötü bir karardır! (yer, durak, kalınacak mekan) derler. 61-)(Yine onlar:) Rabbimiz! Bunu bize kim takdim ettiyse onun ateşteki azabını iki kat artır! derler. 62-) (Kendilerine tâbi olunan ve tâbi olanlar derler ki:) Bize ne oldu da: Kendilerini dünyada iken en şerli (en tehlikeli ve kötü) saydığımız adamları burada görmüyoruz? 63-) Maskaraya aldığımız onlar değil miydi? Yoksa (buradalar da) onları gözden mi kaçırdık? 64-) İşte bu, ateş ehlinin tartışması,(şüphe edilmeyecek) bir haktır. 65-) (Ey Resul!) De ki: Ben sadece bir uyarıcıyım. Tek ve kahhâr olan Allah’tan başka bir ilâh yoktur. 66-) Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi (olan Allah) Aziz'dir, Ğaffar'dır. 67,68-) De ki: Bu (Kur'an) azim bir haberdir (olaydır.) Ama siz ondan yüz çeviriyorsunuz. 69-) Onlar orada tartışırken benim mele-i a’lâ (yüce makam) hakkında hiçbir bilgim yoktu. 70-) Bana vahyedilen ancak apaçık bir uyarıcı olduğumdan başka bir şey değildir. 71-) Rabbin meleklere (göklerde ve yerde bulunan güçlere, maddelere, enerjiye) demişti ki: Ben muhakkak çamurdan bir beşer yaratacağım. 72-) Onu tesviye edip (düzenleyip), yani ona ruhumdan (akıl-irade- yetenek-icad) üfürdüğüm zaman ona secde edin! 73-) Bütün meleklerin (ruzgar-yağmur-güneş enerjisi gibi güçlerin, maddelerin) hepsi (insanın akıl ve irâdesine) secde ettiler. 74-) Ancak İblis secde etmedi. O kibirlik tasladı yani kâfirlerden oldu.(Âyetlere baktığımızda, şu dünya hayatında sorumlu yani özgür bir varlık olarak insandan başka hiç bir varlık yoktur. Yani geleneksel olarak inanılan cin, iblis, şeytan, melek diye bir şey yoktur. Melekler yüce Allah'ın göklerde ve yerde bulunan Allah'ın yarattığı maddeler ve enerjidir. Secde etmeleri de, insanını akıl ve iradesine boyun eğdirilmeleridir. Yani insanın onları kullanması ve onlardan güç elde etmesidir. Cinler ise, insanın bazı fiil, hareket, karakteristik sıfatları ile ilgili kavramlardır. Çünkü onlarca âyette olumlu veya olumsuz bir şey anlatıldığında her zaman insanın akıl ve iradesinde sonuçlanmaktadır. Yani sorumlu bir varlık olarak insandan başka hiç kimseden söz edilmemektedir. Akıllı varlık olarak insandan başka hiç bir varlık yoktur. Onlarca âyette "insanların çoğu" denildiği halde, bir tane "cinlerin çoğu" diye bir ifade geçmemektedir.) 75-) (Allah:) Ey İblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni meneden nedir? Kibirlendin mi, yoksa yücelerden mi oldun? dedi. 76-) Ben ondan hayırlıyım! Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi. 77,78-) Allah: Çık oradan! Sen artık racimsin, din gününe kadar lânetim senin üzerindedir! buyurdu. (Allah'ın lâneti kişilerin üzerinde değil, fiil, sıfat ve işlenen amellerin üzerindedir.Mesala: Lânet, zâlimlerin, kâfirlerin, âyetleri gizleyenlerin üzerindedir.) 79-) Rabbim! O halde tekrar diriltilecekleri güne kadar bani gözetle (neler yapacağım) dedi. 80,81-) (Allah:) Haydi, sen mâlum güne kadar gözetlenenlerdensin, buyurdu. 82,83-) Senin mutlak izzetine andolsun ki, onlardan ihlâsa erdirilmiş kulların müstesna, hepsini mutlaka kaydıracağım, dedi. 84,85-) Doğrusu -ki ben hep doğruyu söylerim- mutlaka senden ve sana tâbi olanlardan, hepsiyle cehennemi dolduracağım! buyurdu. (Bu âyetten, iblisin, gurur, kibir, hased, düşmanlık, heva ve hevese tapma, adaletsizlik, merhametsizlik, zulüm, ahlaksızlık, şirk, dürtü, bencillik, cimrilik gibi olumsuz duygular anlamına geldiğini görüyoruz. Çünkü âyette "mutlaka senden ve sana tâbi olaanlardan olalardan, hepsiyle cehennemi dolduracağım!" buyruluyor. Dünya hayatında insanları yüce Allah'ın yolu olan vahiy'den sadece bu kötü duygular engeller.) 86-) (Ey Resul!) De ki: Buna (risalet görevime) karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Ve ben kendi kendimi zorla sorumluluk altına sokanlardan da değilim. 87-) Bu (Kur’an), ancak âlemler (insanlar) için bir öğüttür. 88-) Onun verdiği haberin doğruluğunu bir zaman sonra çok iyi bileceksiniz.(Sâd Süresinin Sonu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder