5 Mayıs 2022 Perşembe
KUR'AN-I MÜBİN'IN MEÂLİ(200.YAZI) Kasas Süresi 51-) Andolsun ki biz, tezekkür etsinler diye, kavli (vahyi) birbiri ardınca ulaştırmışız. (aralıksız vahiylerimizi göndermişizdir). 52-) Ondan (Kur’an’dan) önce kendilerine kitap verdiklerimiz, ona da iman ederler. 53-) Onlara (Kur’an) okunduğu zaman: Ona iman ettik. Çünkü o Rabbimizden gelmiş haktır. Esasen biz daha önce de müslüman idik, derler. 54-) İşte onlara, sabretmelerinden ötürü, mükâfatları iki defa verilecektir. Bunlar kötülüğü güzellikle savarlar yani kendilerine verdiğimiz rızıktan infak ederler. 55-) Onlar, boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler yani bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz size. Size selam olsun. Biz cahilleri aramıyoruz, derler. (Kur'an'ın dilinde ve dininde cehalet, ilim tahsil etmekle ilgili birşey değildir. İnanç, ahlak, karakter ve hareketlerle ilgili bir durumdur. Bu konularda dengesiz olan cahildir. Âyetin son cümlesini anlatan güzel bir sözü vardır. "Cahille sohbeti kestim") 56-)(Ey Nebi!) Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin lâkin Allah dileyene (vahiy'le) hidayet eder ve hidayete erenleri en iyi O bilir. (Hidayet vahiy'le ilgili bir durum olduğu için yüce Allah hiç kimseye direkt olarak hidayet vermez ve vahiy'den bağımsız olarak hiç kimseyi de sapkınlığa mahkum etmez.Eğer ortada vahiy olmasaydı. İşte o zaman yüce Allah istediğine hidayet ve sapkınlık verirdi.Vahiy göndererek yol gösterdikten sonra kalbe ve iradeye baskı yaparak hidayet ve sapkınlık vermek yüce Allah'ın adaletine uygun düşmez. Eğitim olmadan not vermeye benzer. O zaman toplumda hiç bir gelişme ve ilerleme olmaz.) 57-) "Biz seninle beraber hidâyete (Kur'an'a) tâbi olursak, yerimizden atılırız" dediler. Biz onları, kendimizden bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, muharrem (dokunulmaz) emniyetli bir yere yerleştirmedik mi lâkin onların çoğu bilmiyorlar. 58-) Biz, refahından şımarmış nice memleketi helâk etmişizdir. İşte meskenleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir yani onlara biz vâris olmuşuzdur. 59-) Rabbin, kendilerine âyetlerimizi tilâvet eden bir Resül'ü memleketlerin merkezine göndermedikçe, o memleketleri helâk edici değildir yani biz ancak halkı zalim olan memleketleri helâk etmişizdir. (Kur'an'da tilâvat yüce Allah ve Resül bağlamında kullanılmıştır. Tilâvat Nebi bağlamında geçmez. Âyette bulunan "Rabbin, kendilerine âyetlerimizi tilavet eden bir Resul'ü memleketlerin merkezine göndermedikçe, o memleketleri helak edici değildir" cümlesi, Resul'ün sadece vahyi tebliğ ettiğini ve yalnız vahyi duyurduğuna en güzel bir delildir. İkincisi, tilâvet rastgele üstün körü okuma anlamında değil, bilinçli ve şuurlu yani akıl ve zihinle farkında olarak okumaktır. Dolayısıyla karşıdaki insan ne söylendiğini bilmiyorsa bu tilâvet olmaz. Roman okur gibi Kur'an okunmaz. Kur'an akılla okunacak bir kitaptır. Dil ile değil.) 60-) Size verilen şeyler, dünya hayatının metaı ve zinetidir yani Allah'ın indinde olanlar daha hayırlı ve bâkidir. Hâla aklınızı kullanmayacak mısınız? 61-) Şu halde, kendisine güzel bir vaadde bulunduğumuz kimse -ki ona mutlaka kavuşacaktır-, (sırf) dünya hayatının geçici metaıyla faydalandırdığımız, sonra kıyamet gününde hazır bulunanlardan olan kimse gibi olur mu? 62-) O gün Allah onlara nida edecek: Benim şeriklerim olduklarını iddia ettikleriniz hani nerede? diyecektir. 63-) O gün aleyhlerine söz (hüküm) gerçekleşmiş olanlar: Rabbimiz! Şunlar (iftira ve yalanlarla) şaşırttığımız kimselerdir. Biz nasıl şaşırdıysak onları da öylece şaşırttık. Sana teberri ederiz. Onlar bize ibadet etmiyorlardı, derler. 64-) Yani "Allah’a şirk koştuğunuz ortaklarınızı dâvet edin!" denilir, onlar da dâvet ederler ; fakat kendilerine cevap vermezler yani (karşılarında) azabı görürler. Ne olurdu (dünyada iken vahyin) hidayetine erselerdi! 65-) Yani o gün Allah onlara nida edecek: Resüllere ne cevap verdiniz? diyecektir. 66-) İşte o gün bütün haberler onlara kör olmuştur. Onlar birbirlerini de soramayacaklardır. 67-) Fakat tevbe eden yani iman edip salih amel işleyen kimseye gelince, onun kurtuluşa erenler arasında olması kesindir. 68-) Yani Rabbin, (Resül olarak) dilediğini yaratır ve seçer. Onların seçim hakkı yoktur. Allah sübhandır yani onların şirk koştuklarından yücedir. 69-) Rabbin, onların, göğüslerinde gizlediklerini ve açığa vurduklarını da bilir. 70-) Yani O, Allah’tır. O’ndan başka ilâh yoktur. İlkinde de, sonunda da hamd O’nundur yani hüküm O’nundur ve O’na döndürüleceksiniz. 71-) (Ey Resül!) De ki: Eğer Allah üzerinizde geceyi ta kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah’tan başka size bir ışık getirecek ilâh kimdir? Hâla işitmeyecek misiniz? 72-) De ki: Eğer Allah üzerinizde gündüzü ta kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah’tan başka, istirahat edeceğiniz geceyi size getirecek ilâh kimdir? Hâla görmeyecek misiniz? 73-) Rahmetinden ötürü Allah, geceyi ve gündüzü (büyük bir nimet olarak) kıldı ki geceleyin dinlenesiniz, (gündüzün) O’nun faziletinden (rızkınızı) arayasınız yani şükredesiniz. 74-) O gün Allah onlara nida edecek: Benim şeriklerim olduklarını iddia ettikleriniz hani nerede? diyecektir. 75-) O gün her ümmetten bir şahit çıkarır, (kâfirlere): Burhanınızı getirin! deriz. O zaman hakkın tamamen Allah’a ait olduğunu bilirler yani iftira ettikleri şeyler kendilerinden kaybolup gitmiştir. 76-) Karun, Musa’nın kavminden idi de, onlara karşı bağilik etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona şöyle demişti: Şımarma! Şüphesiz ki Allah şımaranları sevmez. 77-) Allah’ın sana verdiğinden (O’nun yolunda infak ederek) ahiret yurdunu ara ve dünyadan da nasibini unutma. Yani Allah'ın sana olan güzel ihsanı gibi, sen de (insanlara) güzellik et. Yani yerde fesad arama. Şüphesiz ki Allah, fesad edenleri sevmez. 78-) Karun ise: O (servet) bana ancak indimdeki ilim sayesinde verildi, demişti. Bilmiyor muydu ki Allah, kendinden önceki medeniyetlerden, ondan daha kuvvetli, ondan daha çok taraftarı olan kimseleri helâk etmişti. Mücrimlerin günahları sorulmaz. 79-)Derken, Karun, ziyneti(ve ihtişamı) içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler: Keşke Karun’a verilenin misli bizim de olsaydı; doğrusu o çok azim bir payın (zenginliğin)sahibidir, dediler. 80-) Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise şöyle dediler: Yazıklar olsun size! İman edip yani salih ameller işleyenler için Allah’ın sevabı daha hayırlıdır. Fakat ona da ancak sabredenler kavuşabilir. 81-) Nihayet biz, onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik yani Allah’a karşı kendisine yardım edecek bir birliği olmadığı gibi, o, kendini savunup kurtarabilecek kimselerden de değildi. 82-) Daha dün onun yerinde olmayı temenni edenler: Demek ki, Allah rızkı, kullarından dilediğine bol olarak seriyor, dilediğine de belli bir ölçüde veriyor. Şayet Allah bize minnet etmeseydi, bizi de yerin dibine geçirirdi.Yani kâfirler iflâh olmazmış! demeye başladılar. 83-) İşte ahiret yurdu! Biz onu yerde yücelik istemeyen yani fesad peşinde koşmayan kimselere veririz. Âkibet muttakilerindir. 84-) Kim bir güzellikle gelirse ona bundan daha hayırlısı vardır ve kim bir kötülükle gelirse, o kötülükleri işleyenler, ancak yaptıkları kötülükler kadar ceza görürler. 85-)(Ey Resül!) Kur’an’ı (tilâvet etmeyi ve tebliğ etmeyi) sana farz kılan Allah, elbette seni (yine) dönülecek yere döndürecektir. De ki: Rabbim, kimin hidayetle geldiğini ve kimin apaçık bir sapkınlık içinde olduğunu en iyi bilendir. 86-) (Ey Nebi!) Sen, bu Kitab’ın sana vahyedileceğini ummuyordun. (Bu) ancak Rabbinden bir rahmet (olarak gelmiş)tir. O halde sakın kâfirlere arka çıkma! 87-) Yani (Ey Nebi!) Allah’ın âyetleri sana indirildikten sonra, artık sakın onlar seni bu âyetlerden engellemesinler ve yalnız Rabbine davet et yani sakın müşriklerden olmayasın! 88-) Yani Allah ile birlikte başka bir ilâha dua etme! O’ndan başka ilâh yoktur. O’nun zâtından başka her şey helak olacaktır. Hüküm O’nundur yani siz ancak O’na döndürüleceksiniz.(Son iki âyette, din ve hüküm olarak yüce Allah'ın indirdiği vahiy'den başka bütün rivayet ve ictihadların yani mezheplerin şirk olduğu açık olarak ortaya konmaktadır. Hemde başta Nebi olmak üzere iman edenlerin tümü uyarılmaktadır.) (Kasas Süresinin Sonu)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder