5 Mayıs 2022 Perşembe
KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(199.YAZI) Kasas Süresi 25-) Derken, o iki kadından biri haya üzerinde (edeple) yürüyerek ona geldi: Babam, dedi, bizim yerimize (hayvanları) sulamanın mükafatı için seni dâvet ediyor. Musa, ona gelip başından geçenleri kıssa edince o: Korkma, o zalim kavimden kurtuldun, dedi. 26-) İki kızından biri: Babacığım! Onu ücretle tut. Çünkü ücretle istihdam edeceğin en hayırlı kimse, güçlü ve emin olandır, dedi. (Yukarıdaki âyet, güçlü, yönetim kâbiliyetine sahip ve emin olmayanların devlet idaresine seçilmemeleri ilgili güzel bir ders veriyor.) 27-) Babaları dedi ki: Bana sekiz yıl çalışmana karşılık şu iki kızımdan birini sana nikâhlamak istiyorum. Eğer on yıla tamamlarsan artık o kendinden olacaktır yani sana meşakkat vermek istemem. İnşallah beni salihlerden bulacaksın. 28-) Musa şöyle cevap verdi: Bu seninle benim aramdadır. Bu iki süreden hangisini doldurursam doldurayım, demek ki bana karşı düşmanlık olmayacak. Yani söylediklerimize Allah vekîldir. 29-) Sonunda Musa süreyi doldurup ehli ile yola çıkınca, Tûr tarafından bir ateş sezdi (énese). Ehline: Siz (burada) bekleyin; ben bir ateş sezdim (énestu), belki oradan size bir haber yahut ısınmanız için bir ateş parçası getiririm, dedi. 30-) Oraya varınca, o mübarek yerdeki vâdinin sağ kıyısından, (oradaki) ağaç tarafından kendisine şöyle nida edildi: Ey Musa! Bil ki ben, âlemlerin Rabbi olan Allah’ım. 31-) Yani "Asânı at!" (diye nida edildi). Musa (attığı) asâyı cân gibi deprenir görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. "Ey Musa! Geri dön, korkma. Çünkü sen emniyette olanlardansın" (diye nida edidi). 32-) "Elini ceybine sok; hiçbir kötülüğü olmadan bembeyaz çıkacaktır yani korkudan açılan kanadını kendine çek.İşte bu ikisi Firavun'a ve onun ileri gelenlerine karşı Rabbin tarafından iki burhandır. Çünkü onlar, fasık bir kavim olmuşlardır" (diye seslenildi). 33-) (Musa) dedi ki: Rabbim! Ben onlardan bir nefis öldürmüştüm, beni öldürmelerinden korkuyorum. 34-) Kardeşim Harun’un dili benimkinden daha fasihtir. Onu da beni tasdik eden bir yardımcı olarak benimle birlikte gönder. Zira beni yalanlamalarından korkuyorum.. 35-) Allah buyurdu: Pazunu kardeşinle bağlayıp (kuvvetlendireceğiz) yani size öyle bir sultan kılacağız ki, âyetlerimiz sayesinde onlar size ulaşamayacaklardır. Siz ve size tâbi olanlar gâlip geleceksiniz. 36-) Musa onlara apaçık âyetlerimizle gelince: Bu, olsa olsa iftira edilmiş bir sihirdir yani önceki atalarımızdan böylesini işitmemiştik, dediler. 37-) Musa şöyle dedi: Rabbim, kendi katından kimin hidayet getirdiğini yani âkıbet yurdunun (cennetin) kimin olacağını en iyi bilendir. Şüphesiz ki, zalimler iflâh olmazlar. 38-) Ve Firavun: Ey ileri gelenler! Sizin için benden başka bir ilâh bilmedim. Ey Hâmân! Haydi benim için çamur üzerine ateş yak (ve tuğla imal et), bana bir kule yap ki Musa’nın ilâhına muttali olayım yani onun yalancılardan olduğunu zannediyorum, dedi. 39-) Yani o ve askerleri, yeryüzünde haksız yere kibirlik tasladılar ve bize döndürülmeyeceklerini sandılar. 40-) Biz de onu ve askerlerini yakalayıp denizde gömdük. Bak işte, zalimlerin akibeti nasıl oldu! 41-) Onları, (Firavun ve ileri gelenlerini) ateşe dâve eden imamlar kıldık yani kıyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir. 42-) Ve bu dünyada arkalarına lânet taktık yani kıyamet gününde de kötülenmişler arasındadırlar. 43-) Andolsun biz, ilk medeniyetleri yok ettikten sonra Musa’ya, - tezekkür etsinler diye- insanlar için basiretler yani hidayet ve rahmet olarak kitab’ı vermişizdir. 44-)(Ey Resül!) Musa’ya emrimizi vahyettiğimiz sırada, sen batı yönünde değildin (o gaybi olaya) şâhit olanlardan değildin.45-) Bilakis biz nice medeniyetler inşâ ettik de, onların üzerinden uzun zamanlar geçti yani âyetlerimizi kendilerinden okuyarak öğrenmek üzere Medyen halkı arasında oturmuş da değilsin lâkin (onları sana) gönderen biziz. 46-) Ve Musa’ya seslendiğimiz zaman da, sen Tûr’un yanında değildin yani senden önce kendilerine uyarıcı (Resüller) gelmeyen bir kavmi uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak (orada geçenleri sana bildirdik); umulur ki tezekkür ederler. 47-) Bizzat kendi yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde: Rabbimiz! Ne olurdu bize bir Resül gönderseydin de, âyetlerine tâbi olsaydık yani müminlerden olsaydık! diyecek olmasalardı (seni göndermezdik). (Âyette bulunan "Rabbimiz! Ne olurdu bize bir Resül gönderseydin de, âyetlerine tâbi olsaydık yani müminlerden olsaydı!" bölümü çok önemlidir. 1-) Resül yani vahiy olmadan azap olmaz. 2-) Resüller sadece vahyi tebliğ ederler. 3-) Yüce Allah'tan indirilen ve Resülün dilinde hayat bulan vahyi tek kaynak kabul etmeyen din adamları mümin değillerdir.) 48-) Fakat onlara tarafımızdan o hak (Resül) gelince: "Musa’ya verilen gibi ona da verilmeli değil miydi?" dediler. Peki, daha önce Musa’ya verilene de kafir olmamışlar mıydı? "Birbirine arka çıkan iki sihir!" yani biz hepsine kafiriz demişlerdi.Kıraat Farklılığı (Âyette bulunan "sihrâni" "iki sihir" kelimesini, bazı kıraat imamları "séhirâni" olarak okumuşlardır. O zaman âyetin meâli şöyle oluyor. " "Fakat onlara tarafımızdan o hak (Resül) gelince: Musa'ya verilen gibi ona da verilmeli değil miydi? dediler. Peki, daha önce Musa'ya verilene de kafir olmamışlar mıydı?" Birbirine arka çıkan iki sihirbaz" yani biz hepsine kâfiriz, demişlerdi. İlk kıraate "iki sihir" ikinci kıraatte ise "iki sihirbaz" olarak okunmuştur. "İki sihirbaz" kuraatı daha doğrudur. Çünkü Mısır kafirleri Musa ve Harun'a "iki sihirbaz" demişlerdi. (Tâhâ-63) Ama iki sihrin ne olduğunu çözmek kolay değildir.) 49-)(Ey Resül!) De ki: Eğer sâdıksanız, Allah'ın indinden bu ikisinden (bana ve Musa’ya inen kitaplardan) daha hidayet edici bir kitap getirin de ben ona tâbi olayım! 50-) Eğer sana cevap veremezlerse, bil ki onlar, sırf hevalarına tâbi oluyorlar. Allah’tan bir hidayet edici olmaksızın sadece kendi hevasına tâbi olandan daha sapkın kim olabilir! Elbette Allah (vahiy'den bağımsız olarak) zalim kavmi hidayete iletecek değildir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder