17 Aralık 2021 Cuma

KUR'AN'DAKİ SALÂT, NAMAZ KILMAK MIDIR? KUR'AN'DA SALÂT"Onlar gayba iman edeler yani salat-ı ikâme ederler yani rızık olarak verdiklerimizden infak ederler"(Bakara-3)"Salât-ı ikame edin yani arınmaya gelin ve rüku edenlerle beraber rukü edin"( Bakara- 43)"Sabır ve salâtla Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz o (Allah'a) haşyet duyanlardan başkasına büyük gelir" Bakara- 45)Yukarıdaki iki ayet Medine'de yaşayan Yahudiler hakkında inmişlerdir.Soru şu: Yahudiler Kur'an'a iman etmeden namaz kılmalarının bir anlamı olur mu?Neden salât'la yardım istesinler yani neden de Allah'tan yardım istesinler olmasın buradaki salata Kur'an olmasın.Ataları olan İsrailoğulları salat-ı biliyor ve yüce Allah, salât konusundan onlardan söz almıştı.(Bakara-83)Bu âyetteki salât Kur'an'dır. Çünkü yüce Allah'ın insanlara en büyük desteği vahiy'dir. Aslında "salât" kavramlarının geçtiği her âyette salât'ın hangi anlama geldiğini görüyoruz.Mesela:Salât-ı ikâme edin yani arınmaya gelin yani kendiniz için her ne hayır takdim edersiniz Allah katında onu bulursunuz"Bakara- 110)Ey iman edenler! Sabır ve salât'la Allah'tan yardım isteyin...."(Bakara-153)İnsana en büyük sabır ve en önemli salât-ı veren kaynak Allah'ın kitabı Kur'an'dır.Çünkü salât ve sabır kaynağı odur.Yüce Allah, Resülüne de sadece onunla sabrı ve salât-ı tavsiye etmiştir."Sen de onların içinde bulunup da onlara salat-ı ikâme edeceğin zaman onlardan bir tâife seninle beraber dursunlar..."Nisa-102)Âyette "neden salât etsinler" değil de, "onlardan bir tâife seninle beraber ayakta dursunlar" buyrulmaktadır. Âyette bulunan "secde etsinler" den maksat "söylenenleri anlayıp kabul ettikten sonra" anlamına gelmektedir. Yoksa savaş gibi zor bir ortamda bir ritüelin emredilmesi mümkün değildir.Aklınız yok mu?Burada ordunun savaş hazırlıkları, sorunların giderilmesi ile ilgili bir motivasyon vardır."Salât-ı bitirdiğinizde, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarken Allah'ı zikredin. Güvene kavuştunuz mu salat-ı ikâme edin..." Namaz zaten Allah'ı zikretmek değil miydi?Namazı!!! bitirdikten sonra ayakta dururken, otururken ve yan yatarken Allah'ı zikretmek nedir?İsrailoğulları şu şekilde salât-ı ikâme ediyorlardı.Yani Mâide 12.âyette salâtın şöyle bir anlama geldiğini görüyoruz.Arınma, Resüllere iman etme, onlara yardım etme, Allah için borç verme olarak geliyor.Eğer namazda rukü olsaydı, salat-ı ikâme ettikten sonra yüce Allah niye "rukü ederler" buyurmuştur? "Sizin veliniz ancak Allah'tır, Resülüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah'ın emirlerine boyun eğerek salât-ı ikâme eder yani arınırlar" (Mâide-55)"Bir de salat-ı ikâme edin yani sorumluluk bilincine sahip olarak ondan sakının" ( Enam- 72)"Kitab-a sımsıkı sarılarak yani salât-ı ikame edenlere gelince..."(Âref- 70)"Haram aylar çıkınca (savaşta) müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tevbe eder yani salât-ı ikâme eder yani (şirkten) arınırlarsa onların yolunu serbest bırakın..."(Tevbe- 5)Yoksa şirkten arınma olmadan Müşriklerin namaz kılmalarının hiçbir anlamı yoktur."Eğer( müşrikler) tevbe eder yani salât-ı ikâme eder yani zekât-a gelirlerse artık onlar dinde kardeşlerinizdir..." (Tevbe-11)Allah Resulü (a.s) döneminde "yani" kelimesi olmadığı için Kur'an bunu içine almamış onun yerine "vav" harfini kullanmıştır.Fakat yüzlerce âyette ancak "yani" kelimesini koyduğumuzda kavramlar bir anlam kazanıyor. Yani yüce Allah bu "ve" lerle kitabını tebyin, tefsir, tasrif, tafsil "yani" kelimesiyle kendi içinde bir sistemle yani bir hikmete kavuşturuyor. "İnfaklarının kabul edilmesine, yalnızca, Allah'a ve Resul'üne kâfir olmaları yani salât-a üşene üşene gelmeleri yani zorla-istemeyerek İnfak etmelerine engel olmuştur.(Tevbe-54)"Mümin erkekler ve mümine kadınlar birbirlerinin velileridir. Mârufu emreder münkerden nehyederler yani salât-ı ikâme eder yani zekât'a (arınmaya) gelir yani Allah'a yani Resül'e itaat ederler. işte Allah bunlara rahmet edecektir. Allah Aziz'dir, Hakim'dir" (Tevbe-71)"Allah'ın mescidlerini, Ancak Allah'a ve âhiret gününe iman eden yani salât'ı ikâme eden yani zekât'a (arınmaya) gelen yani Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler.İşte hidayete ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır" (Tevbe-18)"Musa'ya ve kardeşine"kavminiz için Mısır'da (barınak olarak) evler hazırlayın ve evlerinizi kıble kılın yani salât'ı ikame edin yani müminlere müjde ver"( Yunus- 87)Yani Firavun'un zülmünden kurtulacaklarına dair onlara müjde ver."Onlar Rablerinin rızasına ermek için yani salât'ı ikâme ederler yani kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açıktan Allah için infak ederler ve kötülüğü güzellikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun hayırlı sonucu vardır.(Râd-22)"Dediler ki: Ey Şuayb!(din) atalarımızın ibadet ettiklerini( İlahları) yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana salât'ın mi emrediyor? Yukarıdaki salat vahiy ve din anlamına gelmektedir. Onlardan sonra salât'ı zayi eden yani şehvetlerine tabi olan bir nesil geldi..." (Meryem-59)"Şüphe yok ki ben Allah'ım. Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O halde sadece bana ibadet et yani zikrim için salât'ı ikâmet et"(Tâhâ-14) (Ehline salât'ı emret ve kendin de onun üzerinde sabret. Senden rızık istemiyoruz. Sana biz rızık veriyoruz" Âkibet takva sahiplerinindir"(Tâhâ- 132)Onlar (tüm Nebiler) emirlerimizle hidayeti gösteren önderler kıldık yani kendilerine hayırlar işlemeyi yani salât'ı ikâme etmeyi yani arınmayı vahyettik. Onlar sadece bize kulluk eden kimselerdi.( Enbiya-73)"Onlar, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperen, başlarına gelen musibetlere sabreden yani salât'ı ikame eden ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda infak eden kimselerdir" (Hac- 35)"Onlar öyle kimseler ki, şayet kendilerine yerde imkan verirsek, salât-ı ikame eder yani mârufu emrederler yani kötülükten nehyederler bütün işlerin akıbeti Allah'a aittir"(Hac-41)"...Salât'ı ikâme edin yani zekat'a gelin (arının) yani Allah'a sığının. O sizin mevlanızdır. O ne güzel mevlâ yani ne güzel yardımcıdır.(Hac-78)"Öyle erler (vardır ki) ne bir ticaret, ne bir alışveriş onları Allah'ın zikrinden (Kur'an'dan) yani salât'ı ikame etmekten yani zekât'a (arınmaya) gelmekten alıkoyamaz. Onlar kalplerin ve gözlerin (dehşetle) döneceği günden korkarlar. (Nur-37)"Salât'ı ikame edin yani arınmaya gelin umulur ki merhamete kavuşturulursunuz"(Nur-56)"Onlar, salât'ı ikame derler yani zekat'a gelerek arınırlar yani onlar âhirete kesin olarak iman ederler"(Neml- 2,3) (Ey Nebi!) kitaptan sana vahyedileni tilâvet et yani salât'ı ikâme et. Çünkü salât fuhşiyattan ve münkerden alıkoyar. Allah'ın zikri olan (Kur'an) ile uyarı yapmak en büyük (bir öğüt) tür..."(Ankebüt-45)"Allah'a yönelmiş olarak sorumluluk bilincine sahip olun yani salât'ı ikame edin yani sakın müşriklerden olmayın yani fırka fırka yani şia şia olanlardan (olmayın. Bunlardan) her hizip kendilerinde olan inançla sevinmektedir"(Rum-31,32) (Lokman(a.s) dan oğluna) Ey oğlum! salât'ı ikâme et yani mârufu emret yani münkerden nehyet yani sana gelen müsibete karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar azmedilmesi gereken işlerdendir"(Lokman- 17)"Salât'ı ikâme edin yani zekât'a (arınmaya) gelin yani Allah'a ve Resulüne itaat edin. Ey Nebi'nin ev halkı Allah sizden her türlü kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor"( Ahzab-33)"Halbuki onlara ancak, dini yalnız O'na özel kılarak yani hanifler olarak Allah'a ibâdet etmeleri yani salât'ı ikâme etmeleri ve zekât'a (arınmaya) gelmeleri emrolunmuştu. İşte tolumu ayağa kaldıracak sağlam din budur" (Beyyine-5)Drmek ki, Kur'an'da bulunan salât, destek anlamında infak ederek arınmak, vahiy olan Kur'an'dan destek almak, sabrın kaynağı, Allah için borç verme, takva, kitâba sımsıkı sarılma, şirkten temizlenme yani tevbe, iman kardeşliği, barış, Allah ve Resülüne itaat, mârufu emretme münkerden nehyetme, rahmete kavuşma, Allah'a ve âhiret gününe iman, Allah'tan başkasından korkmama, fakir ve garibanlar için barınaklar yapma, müminlere müjde, Allah'ın rızası, kötülüğü güzellikle önleme, şehvetlere tâbi olmama, Allah'tan başka ilâh kabul etmeme, sadece vahye iman edip yalnız onunla uyarma, zihinsel destek ile toplumu ayağa kaldırma, rızık endişesi taşımama, hayırlı işlerde yarış, sadece Allah'a kulluk etme, Allah söz konusu olduğu zaman saygı ile ürperme, başa gelen musibetlere karşı sabretme, Allah'a yani Kur'an'a sığınma, salat her türlü kötülükten kesin olarak engelleyen en büyük öğüt, şirkten korunma yani hizip hizip, fırka fırka olmama, her türlü kirden temizlenme, kitabı tilavet etme, Allah'ın zikri olan Kur'an'a koşma, dini sadece Allah'a özel kılarak hanif olma anlamına gelmektedir. Sizin namazınız bunları gerçekleştirmeye kâdir mi? Namaz diye adlandırılan ritüel, Şia ve Ehl-i Sünnet din adamlarını Kur'an'a karşı zulüm ve küfür dahil, hiçbir münker ve fahşadan alıkoymadığı gibi salatları onları şirkten de kurtaramadı.Yani salât-ı yeniden ihya etme çabası çok kıymetlidir. Ehl-i Sünnet ve Şia din adamları yüzyıllardır icra edilen ve bizi şirkten, zulüm yapmaktan ve hatta küfre sapmaktan alıkoymayan namaz ritüelinde ısrar edip salatın diriltici özünü kaçırıyorlar. Şu halde müşriklerin de icra ettiği namazdan çıkıp hanif olan İbrahim (a.s) ın başlattığı ve son Nebi olan Muhammed (a.s) ın hakkıyla ikame ettiği salat'a ulaşmalıyızKur'an'da ritüel olarak namaz varsa, kıyamı, kıraatı, rukü'ü, secdesi ile nasıl eda edildiği varsa, neden onlarca âyette hiç bir teferruata gidilmeden, yani açık olarak nasıl kılınacağı ortaya konmadan sadece "salât-ı ikâme edin" desin. Neden-salat-ı ikâme" aynen zekat (arınma) gibi kalıp bir ifade olarak geçmektedir. Kur'an'a baktığımızda İsrailoğullarının da (sizin deyiminizle namaz kıldıklarını) ve bu âyetlere Medine'de yaşayan Yahudilerin buna itiraz etmediklerini görüyoruz. (Bakara-83 ; Mâide-12)Kur'an'a baktığımızda salat'ın veya salat-ı ikâme etnenin çok kapsamlı, genel ve evrensel yani tarihin bütün dönemlerinde var olduğunu biliyoruz. Yani Yahudi ve Hristiyanların da salat'a aşina oldukları ve salat'a itiraz etmediklerini görüyoruz. Peki dinlerine gelenek ve göreneklerine son derece bağlı olan Yahudiler, içlerinde çok azı müstesna nasıl bu derece bu ritüelden uzaklaşmışlardır. Tekkelerini bile kaybetmeyen Yahudiler, namazlarını nasıl kaybetmişlerdir? İbrahim, Musa ve İsa (aleyhimüsselâm) salat-ı ikâmeyi önemle yerine getirdikleri halde Hristiyanların hepsi bu ritüeli nasıl zayi etmişlerdir. Tevrat ve İncil neden bu ritüelin teferruatından hiç söz etmez yani Kur'an'ın yaptığı gibi hiç bir ayrıntı vermez? Kur'an'da bir çok konuda onlarca tekrar varken, namazın nasıl kılunacağını bir kaç âyetle ortaya koymaya gücü yeten Yüce Allah, namazın nasıl kılınacağını neden din adamlarının söz ve ictihadlarına bırakmıştır? Namaz neden kalıp cümle olarak geçmektedir? Salât, sadece Mekke ve Medine'de yaşayan Müslümanlarla ilgili bir şey değildir. Müşriklerin de itiraz etmedikleri bir emirdir. Çünkü genel ve evrensel bir özelliğe sahiptir. Salat, sadece Şii ve Sünnilerin yaptığı bir ritüel değildir. Salât, Allah'a iman eden herkesin yaptığ, aynen ibadet gibi toplum ve birey için, hayatın tümünü içine alan hayır ve yardımlar anlamına gelmektedir. Kur'an Yahudilere neden "salât-ı ikâme" etmelerini emrediyor? (Bakara-40/46)Salât, insanları her türlü kötülükten engelleyeceği garantisi verilirken,(Ankebüt-45) iman eden bütün grup ve fırkaların arasında neden barış ve huzur meydana gelmiyor. Şia, Ehl-i Sünneti Müslüman kabul etmiyor, Ehl-i Sünnet, Sia'yı tekfir ediyor. Yani şimdi insanlık tarihinde sâlat'ı ikame eden Nebi, Resül ve iman edenler, sizin milyarlarca lira harcayarak inşa ettiğiniz muhabbetlerde, yaptığınız gibi namaz!!! kılıp ibadet ettiklerini mi zannediyorsunuz?Eğer Nebi ve ve Resüllerin sizin gibi namaz kıldıklarını yani ibadetlerinin sizin ibadetiniz gibi olduğunu iddia ediyorsanız, bundan utanın! Eğer Kur'an'da bulunan salât, sizin yaptığınız gibi bir ritüel olsaydı teferruata gidilmeden yani tek kalıplı bir cümle olarak hakkında bu kadar âyet indirilir miydi? Bir âyetle dâhi olsa yüce Allah onu târif ederdi. Namaz hakında bu kadar âyet indiğine göre yani bu inancınıza göre Nebi (Aleyhisselam) ın arkadaşları namaz kılmıyorlardı ki sürekli olarak bu konuda uyarılmışlardır. Bu mu yani!!! Namaza en düşkün olan fetö, namazında ve niyazında olan muhafazakar iktidarı devirmek için her türlü kumpası ve entrika kurmayı namazı nasıl izin verdi?Onlarca insanı katlediyor, yüzlerce vatandaşı yaralıyor, sakat bırakıyor, yapmadığı kötülük ve alçaklık kalmıyor. İnsanlara israf ve cehaletten başka bir getirisi olmayan, insanları taklit belasından kurtarmayan, şuur kazandırmayan, aklı harekete geçirmeyen bir ritüeli sorgulamak gerekmez mi? Cemaat, cemaate, tarikat, tarikata düşman, tek ortak noktaları namazı ayakta tutmak ve ümmeti durmadan sömürmek. İman edenler, birbirlerine öyle düşman olmuşlar ki, başka düşmana gerek kalmamıştır. Afganistan'dan Pakistan'a, Irak'tan Suudi Arabistan'a, Suriye'den Libya ve Sudan'a kadar neden bu ritüelin iman edenlerin ahlak ve karakterleri üzerinde müsbet hiç bir faydası olmamıştır. Kur'an'ın evrensel dâvâ ve dâveti olmazsa, günümüz dünyasında, böyle bir ritüelin hayata hakim olduğu bir dini, aklı ve mantığı yerinde olan hiç kimse benimseyemez. Dolayısıyla sakın namaz ritüeli, akıl, ilim, hanif ve rahmet dininden insanları uzaklaştıran uydurma bir uygulama olmasın? Zira Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğüne baktığımızda Kur'an'ın bütün konu ve kavramların tahrif edildiğini görüyoruz. Kur'an'ın kavramlarından bize sağlam ve sağlıklı olarak hiçbirşey intikal etmemiştir. Kur'an'ın ifadesiyle "Allah'ın iman ve İslam nimetini küfür olarak değiştirdiler" (İbrahim-28)Bir yerlerde yanlış giden, yerinde olmayan, ters işleyen, vahyin ruhuna uymayan, akla aykırı, mantıksız bir şey vardır. Siz istediğiniz kadar karşı gelin ve kabul etmeyin, gelecek nesillerin gönlü ve kalbi namazdan değil, salât-ı ikame etmeden yana olacaktır. Evrensel bir ibadeti bir kabile ve aşiretin âyinine çevirmeye hakkınız yoktur.İnsanlık tarihinde herkesin yerine getirdiği bir ibadeti yani evrensel ve genel olan bir mesaj, nasıl olmuş da son vahyin Mekke ve Medine'sine yahut Şii ve Sünnilere özel olarak gelişmiştir?Herkes bilir ki, hakkın yerine batıl geçtiği zaman artık ondan bereketli bir verim alınamaz.Kalitesiz malın orijinal olduğunu iddia edemezsininiz. Şia ve Ehl-i Sünnet din adamları iman ve ibadet olarak yaşadıkları hiçbir şeyi Kur'an'da bulamazlar.Yani onların Allah'ı da Resullleri de dinleri de imanları da sanal ve hayalidir. Neden Sünni ve Şii kurum ve kuruluşlar, tarikat ve cemaatler, namaza yapıştıkça hanif dinden ve Kur'an'dan uzaklaşıyorlar. Allah'a yemin olsun, Kur'an bu konuda bize iman ve ilim, fikir ve cesaret vermeseydi böyle zor bir yükün altına girmezdik. Dinde zorluk ve zorlaştırma yoktur, insanlara nefes aldırmak gerekiyor. Alışkanlık haline gelmiş, ne olduğu bilmedikleri bir ritüeli insanlara tekrar tekrar yaptırmak doğru bir hareket değildir. İnsanlara Kur'an'ı öğretin, ihlası ve güzel ahlakı öğretin, infak ve erdemi, İbrahim ve Musa'yı, İsa ve Muhammed (a.s) ın tevhid mucadelesini öğretin. Allah adına yalan ve iftiradan, şirk ve hurafelerden vazgeçin. Keşke Nebi ve Resül yerine "peygamber" salât yerine "namaz" kelimesi kullanılmamış olsaydı. Kavramlar değişince, ilâhi ve Rabbani yani orijinal ve organik kelimeler tahrif olunca, hak ile batıl birbirinin içine karışıyor, her parça maalesef arıza veriyor. Ne olur, Allah için, bizi eleştirdiğinizin binde birini de atalarınızı ve onlardan gelen dini başka yerde değil, Kur'an'a giderek araştırın. Yani şimdi biz vahiy ehli muvahhidler, bir ritüele karşı gelmekle, Şia ve Ehl-i Sünnet âlimlerinin, dinlerini fırka ve mezheplere bölerek, Allah ve Resülüne yapmış oldukları ihanetin milyonda birini yapabilir miyiz? Allah için yere yığılın, alnınızı yere koyun ama bilinçli veya şuurlu olarak gözlerden yaş gelerek derin saygı ile koyun. Yukarıdaki sorulara devam ediyorum. Kur'an ehli muvahhidler, ümmete hiçbir faydası olmayan, sıkıntı ve stresten başka bir şey üretmeyen bir ritüele karşı gelerek, Ehl-i Sünnet ve Şia din adamlarının rivayet ve ictihadlarla bü ümmetin başına açtıkları musibet ve felaketlerin yüz binde birini verebilirler mi? Eğer Kur'an'sız Şia ve Ehl-i Sünnet rivayet ve içtihatlarında namazın üzerinde bu kadar durulmasaydı, psikolojik ve inanç bakımından insanları etkisi altına alan devasa mabetler bulunmasaydı, bir ritüele karşı gelenlere böyle körü körüne linç kampanyası düzenlenir miydi?Dolayısıyla Şia ve Ehl-i Sünnet muhaddis ve müctehiderinin gözlerinde önemli olan bir şeyin değeri yoktur.Onlar Kur'an'ın en önemli kavramları olan Nebi, Resül, ihlas, takva, tevhid, İslam ve imanın hangi anlama geldiğini bilmezler. Onlar Kur'an'a iman etmiş değillerdir. Namazınız değil kötülüklerden, kala kulluk etmekten bile engelleyememektedirNeden en çok namaza öncelik verenler kula kulluk ediyorlar? Mesela: Kula kulluk edenlerin ikinci kulluk ettikleri en önemli şey namazdır. Allah'ın verdiği akılla, inanç ve ahlakınızda olumlu hiçbir katkı sağlamayan namazınızı sorgulamak zorundayız. Milyonlarca fakir ve işsizin bulunduğu bir ülkede milyonlarca liraya mabed yapanların din ve diyanetini sorgulamak zorundayız. Hanif dinden ve Kur'an'dan hiç birşey anlamamışların iman ve ibadetlerini araştırmak zorundayız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder