19 Aralık 2021 Pazar
KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ (87.YAZI) 44-) Biz, içinde hidayet ve nur olduğu halde Tevrat’ı indirdik. Kendilerini (Allah’a) vermiş Nebiler onunla yahudilere hükmederlerdi. Allah’ın kitab’ını korumaları kendilerinden istendiği için Rablerine teslim olmuş rabbaniler ve ahbâr da (onun tek kaynak olduğuna hükmederlerdi). Hepsi onun (hak olduğuna) şahitlerdi. Şu halde (Ey din adamları!) İnsanlardan korkmayın, benden korkun. Âyetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın. Kim Allah’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.(Hüküm kavramının din adamları ile ilgili olduğunu bu âyet çok net olarak göstermektedir. Yani din adamlarınin dinde vahye tek kaynak olarak iman etmeleri devlet adamlarının Kur'an'la hükmetmelerinden çok daha önemlidir. Din adamlarının vahyi tek kaynak kabul etmeleri Kur'an hükümlerinin tüm toplum tarafından yaşanmasına sebep olacaktır. Daha önemlisi din adamları dinde tek kaynak olarak Kur'an'a iman ettikleri takdirde insanların onlaran tâbi olmaktan başka yapacakları bir şey kalmazdı.) 45-)(Tevrat’ta) onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır). Yaralar da kısastır (Her yaralama misli ile cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o keffâret olur. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir.(Yukarıdaki âyet sadece Tevrat'ın o günkü muhatapları ile ilgili bir durumdur. Yani İsarailoğulları ile ilgili olan âyet yerel ve tarihseldir. Son vahyin tarihinden sonra iman edenler açısından uygulama alanı bulacak bir gerçekliğe ve evrenselliğe sahip değildir. Dolayısıyla bu âyetteki hükümler İsrail'de bile uygulama alanı bulamaz.) 46-) Kendinden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı olarak (Nebilerin-Resüllerin) izleri üzerine, Meryem oğlu İsa’yı arkalarından gönderdik. Ve ona, içinde hidayet ve nûr bulunan, önündeki Tevrat’ı tasdik edici, muttakilere bir hidayet ve öğüt olmak üzere İncil’i verdik. 47-) İncil’e inananlar, Allah’ın onda indirdiği (hükümler) ile hükmetsinler (diye emretmiştik) Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fâsıklardır.(Yani "zamanında onunla hükmetsinler diye İncil'i indirdiğimiz halde, öyle yapmadılar" demek isteniyor. Dolayısıyla Şia ve Ehli Sünnet âlimlerinin kitaplarına yaptıkları kötü muamelenin aynısını bir zamanlar Tevrat ve İncil sahipleri de kitaplarına yapmışlardı. Yoksa Kur'an indirildikten sonra onu bırakıp da İncil ile amel etmeye devam etsinler anlamına gelmiyor. Çünkü böyle bir mana Kur'a'nın bağlam ve bütünlüğüne tamamen aykırıdır. Eğer tarihsel olan İncil'in hükmü devam etseydi, Kur'an gibi evrensel bir mesaj indirilmezdi. Hem Kur'an gibi geniş muhtevalı bir mesaj nazil olacak, hemde dar ve belli bir sınıfa ve kavme (İsrailoğullarına) indirilmiş olan İncil'in hükmü devam edecek?Böyle birşey mümkün değildir.) KAFİR, ZALİM VE FASIK OLANLAR" KİMLERDİR? Yüce Allah Kur'an'ı Mübin'de şöyle buyuruyor. "Hakka batılı karıştırmayın, bile bile hakkı gizlemeyin"(Bakara-42)Ali ile Muaviye'nin arasında yapılan Sıffin savaşından sonra "hakem" olayı ile dini ilk siyasallaştıran Hariciler olmuştur. Çok ilginçtir, Şia ve Ehli Sünnet'in dini adamları Haricileri sevmedikleri halde dini siyasallaştırma fikirlerini hiç bir sorguya tâbi tutmadan benimsemişlerdir. Dolayısıyla buradan hareketle Şia ve Ehli Sünnet din adamları âyetleri bağlamından kopararak şu cümlelerle sürekli olarak devlet adamlarını tekfir etmişlerdir. "...Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir"(Mâide-45)"...Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir"(Mâide-46)"...Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fasıkların ta kendileridir"(Mâide-47)Aslında Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğüne baktığımızda "hüküm" kavramının devlet adamları ile ilgili değil, din adamlarıyla ilgili kullanıldığını çok açık olarak görüyoruz. Yani bu âyetlerde kasdedilen şey, devlet adamlarının karar ve tasarrufları, hukuk ve adliye sarayları değil, Din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiçbir kaynağa itibâr edilmemesi ile ilgilidir. Dolayısıyla Kur'an'da var olan "hüküm" kavramları devlet ve hukuk adamlarından daha çok din adamlarını ilgilendirmektedir. Âyetlere dikkat edildiğinde hepsinde "Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse" buyrularak, hüküm (din- hayat-yaşantı-inanç) anlamında olup sosyal, ictima'i, ekonomik, kültür olarak Allah'ın indirdiği vahiy'den başka hiçbir kaynak olmaması ile ilgili bir kavramdır. Peki Şia ve Ehli Sünnet din adamları vahyi tek kaynak kabul eden muvahhidleri "sapık" ve "en büyük fitne" olarak görüyorlarsa devlet adamları "Allah'ın indirdiği" ile nasıl hükmedecektir.Yok eğer atalarının söz ve ictihadlarını Allah'ın dini gibi kabul ediyorlarsa, bu da çok çirkin bir yalan ve Allah'ın üzerine atılmış büyük bir iftiradır. Siz atalarınızdan gelen yalan ve iftiraları Allah'ın indirdiği vahiy yerine koyamazsınız. Kur'an'da bulunan "hüküm" kavramlarının "din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiçbir kaynak edinmemekle ilgili olduğunu aşağıdaki âyetler gösteriyor. 48-) "Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak kitabı (Kur'an'ı) gönderdik. Artık aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. ( Ey ümmetler!) Her birinize bir şeriat ve bir yol verdik. Allah dileseydi (iradenize ipotek koysaydı) sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şeriatlerde) sizi denemek için böyle yaptı. Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık size üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeylerin gerçek tarafını O haber verecektir" 49-)(Sana da şu talimatı verdik): Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve onların arzularına uyma. Allah'ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamalarına dikkat et. Eğer hükümden (Kur'an'dan) yüz çevirirlerse bil ki bununla Allah ancak, günahlarının bir kısmını onların başına bela etmek ister. İnsanların birçoğu da zaten yoldan çıkmışlardır. 50-) "Yoksa onlar (İslam öncesi) cahiliye hükmünü mi arıyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı Allah'tan daha güzel kim vardır.("Allah'ın indirdiği hükümler" den maksat Kur'an'ın tek kaynak kabul edilmesi olduğu için asıl ve gerçek olarak kafir, zalim ve fasık olanlar devlet adamları değil, insanları Allah'ın hidayet yolundan engelleyen din adamlarıdır.)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder