18 Aralık 2021 Cumartesi

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ (86.YAZI) 40-) Bilmez misin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsinin mülkü Allah’ın'dır. Dileyeni azap eder ve dileyeni de mağfiret eder. Allah her şeyi üzerinde bir kudrete sahiptir. (Hidayet ve sapkınlık yani mağfiret ve azap Kur'an ile ilgili bir durum olduğu için vahiy'den bağımsız olarak yüce Allah hiç kimseye hidayet ve sapkınlık dolayısıyla Kur'an'dan bağımsız olarak hiç kimseye mağfiret vermez ve azab etmez. Başka bir ifadeyle hidayet ve sapkınlık, mağfiret ve azab insanın inanç ve amelleriyle ilgili bir durumdur.) 41-) Ey Resûl! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle "iman ettik" diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. "Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!" derler. Bir kimse Allah'tan fitnesini isterse, sen Allah’a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah’ın kalplerini (vahiy'le) temizlemesini istemedikleri kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus azim bir azap vardır. 42-) Hep yalana kulak verir, durmadan haram yerler. Sana gelirlerse, ister aralarında ( Resül olarak Kur'an'la) hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet. Allah âdil olanları sever. 43-) İçinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında olduğu halde senin hakkında nasıl hüküm veriyorlar ki, sonra, bu (haktan) yüz çevirip gidiyorlar? Onlar (Allah'a) inanmış kimseler değildir. TEVRAT VE İNCİL'İN HÜKMÜ HALEN GEÇERLİ MİDİR ? Şia ve Ehl-i Sünnet muhaddis ve müctehidleri Kur'an'ın bütün kavramlarına yanlış bir meal verdikleri gibi bu âyete de hatalı bir mana vermişlerdir. Kur'an'ın ve ilgili konunun bağlam ve bütünlüğüne bakmayarak Mâide süresi 43. âyetine şöyle bir meal vermişlerdir. "İçinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında olduğu halde nasıl seni hakem kılıyorlar da sonra, bunun arkasından yüz çevirip gidiyorlar? Onlar iman etmiş değillerdir"Verdikleri bu meâle göre, Tevrat'ın halen bir hüküm kaynağı olduğunu öne sürmüşlerdir. Yani "kitap ehli, kendi kitaplarıyla hükmetmeye devam etsin" şeklinde bir mana ortaya çıkıyor. Halbuki âyetin doğru meali şöyledir : "İçinde, Allah´ın hükmü bulunan Tevrat, yanlarında olduğu halde, senin için, (senin hakkında) nasıl böyle hüküm veriyorlar. Sonra, bu (haktan) yüz çevirip gidiyorlar? Onlar,(Allah'a) inanmış kimseler değildir. Dolayısıyla Tevratı okuyan ilim sahipleri onda var olan son Nebi'nin ve Nübüvvet'e bağlı son Resülün özelliklerini gördükleri halde nasıl onları kabul etmez de seni inkar ediyorlar. Eğer tarihsel olan Tevrat'ın hükmü devam etseydi, Kur'an gibi evrensel bir mesaj indirilmezdi. Hem Kur'an gibi geniş muhtevalı bir mesaj nazil olacak, hemde dar ve belli bir sınıfa ve kavme (İsrailoğullarına) indirilmiş Tevrat'ın hükmü devam edecek. Böyle bir şey mümkün değildir.Mâide süresinin 44 ile 48. âyetlerini okuyan, 43. âyetin hangi anlama geldiğini daha iyi görecektir. Geçmişte Allah'ın, "İndirdiğim Tevrat ve İncil ile hükmedin, din ve hüküm olarak indirdiğimden başka hüküm kaynağı olmasın" emrine rağmen, ilim sahiplerinin Allah tarafından indirilen Tevrat ve İncil'i tek kaynak yapmadıklarını anlatıyor. Yani Şia ve Ehli Sünnet muhaddis ve müctehidlerinin yaptıklarının aynısını yapmışlar. Bunun sonucunda da Allah son vahyi indirmiştir. Ve son vahiy'de yüce Allah Nebi (a.s) ı uyararak onlar gibi yapmamasını emretmiştir. SONUÇ OLARAK :Musa (a.s) İsrailoğullarına elçi olarak gönderilmişlerdir. Bütün insanlara değil, Dolayısıyla Tevrat evrensel bir kitap değildir. Çünkü Tevrat'ın tüm insanları muhatap aldığını ortaya koyan bir âyet yoktur. Fakat Kur'an'ın bütün insanları ilgilendirdiğini ve bütün insanların ondan sorumlu olduklarını anlatan çok âyet vardır. Buda Kur'an indikten sonra Tevrat ve İncil'in yürürlükten kaldırıldığını ortaya koyuyor. Yani artık Tevrat ve İncil'de Kur'an'ın bir parçası konumundadırlar.Dolayısıyla Kur'anda var olan "Tevrat ve İncil'in hakkını yerine getirmiş olsalardı" gibi âyetler geçmiş din adamları için söylenmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder