15 Aralık 2021 Çarşamba

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(83.YAZI) 6-) Ey iman edenler! Salât'a kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı ve topuklara kadar ayaklarınızı da meshedin. Eğer cünüp iseniz temizlenin. Hasta, yahut yolculuk halinde bulunursanız, yahut biriniz tuvaletten gelirse, yahut da kadınlara dokunmuşsanız (cinsî birleşme yapmışsanız) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size (İslam- tevhid) nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz. ABDEST!!!" Evvala şu gerçeği bileceğiz. Şia ve Ehl'i Sünnet mezheplerinde Kur'an'a yani İslam dinine uygun hiç bir uygulama, ahlak ve ibadet bulamazsınız. Onların din adamları yani muhaddis ve müctehidleri, yüce Allah'ın gönderdiği vahiy nimetini küfür olarak değiştirdiler ve kavimlerini helak yurduna sürüklediler. (İbrahim-28)Ümmi halkın "abdest" diye bildiği uygulama veya "namaz için abdest" söylemleri Kur'an'ın İslam'ında olmayan şeylerdir.Bu âyette temizlikle ilgili anlatılan şeyler "namaz kılmak" için değil, "salat'ı ikame etmek" için yapılacak şeylerdir.Şimdi konuyu iyice anlamamız açısından önce Medine'ye yani son vahyin ilk muhataplarının yaşadığı çağa gidelim.O günkü asrın arka planını görmemiz gerekiyor. Son vahyin indiği Arap toplumu temizlik kültürünün ve suyun son derece sınırlı olduğu bir toplumdur.Birde sıcakların ve ter kokusu gibi insanları rahatsız eden faktörlerin çok olduğu bir coğrafyadır. Aslında Arap toplumunun hâlâ Kur'an'da var olan temizliğe göre hareket ettiklerini söyleyemeyiz.İşte yüce Allah, insanların toplu olarak "salat'ı ikame etmeye" gidecekleri zaman cemaatı rahatsız etmemeleri için üst ve başlarının temiz olmasını istemiştir. Cünüplük ise, şehevi arzu ve isteklerin galip gelmesi, zihnin cinselliğe takılması yani günaha girme ihtimaline karşı tatmin olup zihnen rahatlamayı ifade ediyor.Yani insanlar salat'ı ikame etmeye gidecekleri zaman, düşünce ve akıl bakımından tatmin olmuş zihin ve duygu açısından rahatlamış olarak gideceklerdirBu âyette bulunan "hatté teğtesilü" yıkanma değil, "yıkandırılma" anlamına gelmektedir.Yani insanın eşiyle cinsel ilişkiye girdikten sonra yıkanmak durumunda kalması demektir. Âyette bulunan "ve in küntüm cünüben fattahharu" cünüp iseniz yıkanın değil, "tam olarak kendinizi temizleyin" buyrulması da çok önemlidir.Yani cünüplükten yıkanma diye bir şey yoktur, şehvani arzulardan zihni temizleme ve daha sonra yıkanma yani güsül etme vardır.Dolayısıyla asıl temizlik insanın aklını ve fikrini, duygu ve düşüncesini şehevi arzulardan temizleyip toplumun karşısına temiz, huzurlu ve rahatlamış olarak çıkmasıdır. Aslında olay çok basittir veanlaşılmaya gayet müsait bir konudur. Fakat Ehl'i Sünnet ve Sia'nın din adamları, İslam'da olmayan bir ibadet üzerine dinlerini inşa ettikleri için "abdest" dedikleri uygulamaya çok geniş yer vermiş ve altından kalkılması mümkün olmayan anlamlar yüklemişlerdir.Şia ve Ehl'i Sünnet'te ibadetler özellikle "namaz" ve "abdest" ümmetin sırtında ağır bir yük ve kırılmaz bir esaret zinciri gibidir. Âyette bulunan "hatté te'lemu mé tekûlune" cümlesi, "namaz" gibi bir ritüeli değil, akıl, fikir, inanç ve zihin açısında bir ortak akıl, bir mucadele, bir destekleşme ve toplum için sâlihat yapmayı ön görüyör. Yine âyette bulunan "feteyemmemu saiden tayyiben" "hoş, güzel, temiz uygun bir madde ile teyemmum edin" yani su bulunmadığı zaman en azından sudan daha az bir temizlik maddesi ile yetinin.Son vahyin tarihinde sudan sonra gelen temizlik maddesi toprak veya kum idi. Temizlik için su bulunmadığı zaman başka çareler arayın ve temiz olmaya çalışın demektir.Günümüzden örnek vermek gerekirse, temizlik için su yoksa, ıslak mendil var, mendil yoksa kağıt var.Eskiden cebimizden asla mendil eksik olmazdı.Dolayısıyla temizliğin namaz ile bir ilgisi yoktur. Salat'ı ikame etme ve toplumun rahatsız olmamasıyla ilgili bir durumdur.Kur'an'da abdest alma diye bir şey yoktur. Abdest Farsça bir kelimedir ve "el suyu" anlamına gelmektedir.Araplar abdeste "vudu" yani "aydınlık-aydınlanma- ışık" adını veriyorlar.Yüce Allah temizlik kültürünün az bulunduğu topluma abdesti değil, temizliği ve insanları rahatsız etmeme ahlak ve medeniyetini öğretti.Ama onlar hala temiz olma yerine abdesti ve güsül yapmayı kafayı takmışlar.Yüce Allah'ın basitçe yapmış olduğu temizlik tavsiyesini suyla savaşmak gibi algılamış, Kur'an'a tâbi olma yani tevhide ve kendisine teslimiyet emirlerini üzerinde durmadan arkalarına atmışlardır. Dolayısıyla aklımızı ve fikrimizi abdestten kurtarıp, şirk ve hurafelerden temiz olmaya odaklanmamız gerekir.Abdest ve namaz bu ümmetin başında olan en büyük bir bela, en kronik bir hastalıktır.Adam çıkmış sadece "namaza hazırlık" anlamına gelen temizlik için "kitébut tahhârâti" "temizlik kitabı" adıyla on dört (14) ciltlik bir kitap yazmış. Abdest ve namaz bu milleti psikolojik hasta yaptı. Toplumu bu beladan kurtarmak gerekir. Hüseyin Atay hoca'nın "namazı milletin başına bela ettiler" sözü rastgele ve boşuna söylenmiş bir söz değildir. "Salât" Diyanetin kendi camilerinde Nurcuların dershanelerinde, süleymancıların yurtlarında, tarikatların tekkelerinde yaptıkları ders ve sohbetlerin Kur'an'daki adıdır. Ancak ders ve sohbetleri vahye dayanmadığı yani hanif İslam diniyle yani ihlasla yani dini Allah'a özel kılma ile ilgili olmadığı için yüce Allah onların yaptığı "salât'ın" "sehûn" olduğunu söylüyor. Sonuç olarak: Hadisler bırakılmadan Kur'an anlaşılmaz, mezheb imamı, muhaddis ve müctehidler inkar edilmeden İbrahim ve Muhammed (a.s) bilinmez, mezhep bırakılmadan hanif din bulunmaz, namaz bırakılmadan salât anlaşılmaz, abdest!!! bırakılmadan temizlik bilinmez. Bunlar birbirini zıt ve birbirine tamamen aykırı ve muhalif kavramlardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder