26 Aralık 2021 Pazar

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(94. YAZI)En'am Süresi Mekke'de Nazil Olmuştur. 165 Âyettir. 1-) Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve nuru var eden Allah’a mahsustur. (Bunca âyet ve delillerden) sonra kâfir olanlar (hâla muhaddis ve müctehidleri!!!) Rab’leri ile denk tutuyorlar. (Hamd, sözle yapılan bir övgü iken, şükür, inanç, fiil ve amellerle yapılan bir övgüdür. Hamd, insan elinin ve kudretinin ulaşamadığı nimetler ile ilgili iken, şükür, insana yakın, onun çevresinde ve kendisinde olan nimetlerle ilgilidir. Hamd, uluhiyetle ilgili iken, şükür, rububiyetle ilgilidir. Hamd, şükürden daha geniş ve daha kapsamlı bir övgüdür. Hamd gökleri ve yeri içine alır. Hamd canlı cansız her türlü maddi şeylerle ile ilgili iken, şükür, sadece canlı varlıklara yöneliktir. Şükür, insanda var olan nimet ve değerlere göre kiymet kazanır. Mesela: Zenginin cömert olması, âlimin ilmini gizlememesi, sanatkarın işini sağlam yapması, tüccarın dürüst olması, devlet adamının güvenilir olması, Resülün vahyi gizlemeden yani olduğu gibi tebliğ etmesi.) 2-) Sizi bir çamurdan yaratan, sonra ölüm zamanını takdir eden ancak O’dur. Bir de O’nun katında muayyen bir ecel (kıyamet günü) vardır. Siz hâla şüphe ediyorsunuz. 3-) O, göklerde ve yerde olan tek İlâh’tır. Sırrınızı ve açığınızı bilir. Ve ne kazanacağınızı da bilir. 4-) Rablerinin âyetlerinden onlara (müşriklere) bir âyet gelmeyedursun, ondan ille de yüz çevirirler. 5-) Andolsun ki onlar, kendilerine hak geldiğinde onu yalanlamışlardı. Fakat yakında alaya aldıkları şeyin haberleri kendilerine gelecektir. 6-) Görmediler mi ki, onlardan önce yeryüzünde size vermediğimiz imkânları kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmurlar indirip evlerinin altından nehirler akıttığımız nice toplulukları helâk ettik. Biz onları, günahları sebebiyle helâk ettik ve onların ardından başka toplulukları inşa ettik. 7-) Eğer sana kırtâs (kâğıt) üzerine yazılmış bir kitap indirseydik de onlar elleriyle ona dokunmuş olsalardı, yine de kafirler: Bu, apaçık sihirden başka bir şey değildir, derlerdi. 8-) Onun (Muhammed'in) üzerine bir melek indirilmeli değil miydi? dediler. Eğer biz bir melek indirseydik elbette emir bitirilmiş olur, artık kendilerine göz bile açtırılmazdı. 9-) Eğer (Resül'ü) bir melek kılsaydık muhakkak ki onu erkek sûretine sokar yani karıştırdıkları şeyi onlara karışık hale getirirdik. 10-)(Ey Resül!) Andolsun ki, senden önceki Resüllerle de alay edilmiş, bu yüzden onlarla maskaralık edenleri alay ettikleri şey (azap) kuşatıvermişti.11-) De ki: Yeryüzünde dolaşın, sonra (Resülleri) yalanlayanların akibetinin nasıl olduğuna görün!(Kur'an'da var olan kafirlerin ve müşriklerin yalanlamaları, sözle ilgili değil, yüz çevirme, âyetlere zulmetme, karşı gelme, isyan etme, önemsememe, arkaya atma anlamına gelmektedir. Cuma süresi 5.âyette Yahudi din adamlarının Tevrat'ı yalanladıkladını söyler. Aslında din adamları sözle hiçbir zaman vahyi yalanlamazlar. Yalanlama, uydurdukları hadislerle ve ictihadlarla yani iftiralarla ümmeti vahiy'den uzaklaştırmaları anlamına gelmektedir.) 12-) Onlara Göklerde ve yerde olanlar kimindir? diye sor. "Allah’ındır" de. O, merhamet etmeyi kendi nefsine yazdı. Sizi, varlığında şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Kendi nefislerini husrana sokanlar var ya, işte onlar iman etmezler. 13-) Gecede ve gündüzde sükün bulan her şey O’nundur. O, işitendir, bilendir. 14-) De ki: Gökleri ve yeri yoktan var eden, yedirdiği halde yedirilmeyen Allah’tan başkasını mı veli edineceğim! De ki: Bana (Allah'a) teslim olanların ilki olmam emredildi yani sakın müşriklerden olma diye (emredildi). 15-) De ki: Ben, Rabbim’e isyan edersem gerçekten azim bir günün azabından korkarım. 16-) O gün (azap) kimden giderilirse, gerçekten (Allah) ona (cennetle) merhamet etmiştir. İşte apaçık kurtuluş budur. 17-) Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, onu kendisinden başka keşfedecek yoktur. Ve eğer sana bir hayır dokundurursa, (buna da engel olacak yoktur). Şüphesiz O her şeyin üzerinde bir kudrete sahiptir. 18-) O, kullarının üstünde kahredici bir güce sahiptir. (Aynı zamanda) O, Hakim'dir, Habir'dir.( herşeyden haberdar olandır) 19-) De ki: Hangi şey şahadetçe en büyüktür? De ki: (Allah'tan başka ilâh olmadığına dair) benimle sizin aranızda Allah şahittir. Bu Kur’an bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyedildi. Yoksa siz, Allah ile beraber başka ilahlar olduğuna şahitlik mi ediyorsunuz? De ki: "Ben buna şahitlik etmem." "O ancak bir tek İlâh'tır, ben sizin şirk koştuğunuz şeylerden kesinlikle beriyim" de. 20-) Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Nebi (a.s) kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendi nefislerini husrana sokanlar var ya, işte onlar iman etmezler. 21-) Yalan sözlerle Allah’a iftira edenden veya O’nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim vardır? Şüphe yok ki, zalimler kurtuluşa ermezler! 22-) O gün onların hepsini toplayacağız; sonra da, müşriklere: (ilah olduklarını) iddia ettiğiniz ortaklarınız nerede? diyeceğiz. 23-) Sonra onların mazeretleri, "Rabbimiz Allah hakkı için biz müşrik değildik!" demekten başka bir şey değildi. 24-) Gör ki, kendi nefisleri aleyhine nasıl yalan söylediler ve (ilâh diye) iftira ettikleri şeyler kendilerinden nasıl kaybolup gitti! 25-) Onlardan seni (okuduğun Kur’an’ı) dinleyenler de vardır. Fakat onu anlamalarına engel olmak için kalplerinin üstüne perdeler, kulaklarına da ağırlık verdik. Onlar her türlü âyeti görseler bile yine de ona iman etmezler. Hatta o kâfirler sana geldiklerinde: "Bu (Kur’an) eskilerin masallarından başka bir şey değildir" diyerek seninle tartışırlar. 26-) Onlar, hem insanları ondan (vahiy ve Resül'den) nehyederler, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar. Oysa onlar şuurunda olmadan ancak kendi nefislerini helak ederler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder