KUR'AN YETER Mİ ! YETMEZ Mİ?
Kur'an'a biraz ağırlık verdikleri için veya hurafeci müşrikler tarafından hedefe konulduklarından dolayı değer verdiğimiz ilim adamları vardır.
Bu değer verdiğimiz arkadaşlara ara sıra hatırlatmada bulunmak zorunda kalıyoruz.
Değerli Arkadaşlar!
Çoğu zaman "Kur-an apaçıktır, onun tefsirini yüce Allah yapmıştır" diyorsunuz.
Allah sizden razı olsun, doğrusu da budur.
Fakat ne hikmetse, gerek yazılı ve görsel medyada, gerek derslerinizde, "amalarla, fakatlarla" Allah'ın mesajını sakatlamaya ve ona anlaşılmaz muamelesi
yapmaktan da hiç kaçınmıyorsunuz.
Sayın Hocalarım !
Yüce Allah'ın, din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiçbir bir referans vermediğini gösteren yüzlerce âyetten hangisiyle sizleri uyaracağımızı gerçekten şaşırıp kalıyoruz.
Sizler meal ve tefsir yazan, araştırma yapan aklı başında insanlarsınız.
"Peygamber efendimiz, sünnet, Kur'an'a uygun, onu açıklayan bir rivayet" gibi konuşmalardan ne zaman vazgeçerek dilinizi şirk ve hurafe kirlerinden temizleyeceksiniz.
"Peygamber" kavramının Kur'an'ın metninde geçmediğini, meal için ölümcül bir mikrop ve korkunç bir tahrif içerdiğini, nebi ile Resul'ün arasında bulunan farkları yok edip, Kur'an'ın sistemini dağıttığını ve bir çok kavramın anlaşılmasını zorlaştırdığını size nasıl kabul ettireceğiz?
Halbuki ruhbanların kelime oyunları yaparak vahyi nasıl tahrif ettiklerini de pekala biliyorsunuz.
Âyetleri bir daha hatırlayalım.
"Şimdi (ey müminler) onların size inanacaklarını mı sanıyorsunuz? Oysa ki onlardan bir zümre Allah'ın kelamını işitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu tarif ederlerdi"
( Bakara- 75 )
"Yahudilerden bir kısmı (din adamları) kelimeleri yerlerinden değiştirirler, dillerini eğerek, bükerek ve dine saldırarak "işittik ve karşı geldik, dinle dinlemez olası" (râine) derler..."
(Nisa-46)
"Sözlerini bozmaları sebebiyle onlara lanetledik ve kalplerini katılaştırdık.
Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler (kitaplarını kelimelerle tahrif ederler) Kendilerine öğretilen vahyin önemli bir bölümünü de unuttular. (önemsemediler)
İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hainlik görürsün. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Şüphesiz Allah güzel ahlak sahibi olanları sever"
(Mâide-13)
"Ey Resul! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyla "inandık" diyen kimselerden ve Yahudilerden küfür içinde koşuşanların hali seni üzmesin.
Onlar durmadan yalana kulak verirler ve sana gelmeyen bazı kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler..."
(Mâide-41)
Rivayetlerden sonra dinde bozulmaya sebep olan en önemli şeyin "peygamber" kelimesinin olduğunu anlayacak bir ilim ve akli donanıma sahip
olduğunuzu da biliyoruz.
Ümmi toplumun size "peygamber düşmanı!!" demesinden korkmayın, Allah'tan korkun.
(Ahzab-38 ; Mâide-44)
Şunu kesin olarak bilin ki:
Nebi ile Resul'ün arasında var olan onlarca farkın, farkına varmadan yazacağınız meal ve tefsirlerin kısmı azamı çöplük olmaktan öteye gitmeyecektir.
Bu ümmetin size olan güven, saygı ve muhabbetine ne olur ihanet etmeyin.
Sayın arkadaşlar!
Bir dost tavsiyesi olarak:
"Peygamber, hadis, sünnet, Kur'an ile uyumlu, Kur'an'ı açıklayan" gibi kelimeleri kullandığınız müddetçe, "Kur'an'ın yeterli olduğu" ile ilgili sözlerinizin hiç bir değeri olmayacak, sizi dinleyen ve size güvenen insanların inanç ve fikirleri darmadağın kalmaya devam edecektir.
Allah rızası için, lütfen biraz mantıklı ve tutarlı olun.
"İtaat, isyan, tekzib ( yalanlama), ittiba, küfür, şikak, tebliğ, üsve'i hasene (en güzel örnek), her verdiğini alma, yasakladığından vazgeçme (Haşr-7) emanet, sıdk, kerim, aziz, nur, hak, helal ve haram kılma, gönderilmeden azap etmeme, âyetleri tilâvet, davet, mübin, tebyin, ihanet" gibi bir çok kavram, neden Allah, vahiy ve Resul veya sadece vahiy ve Resul bağlamında kullanılmıştır?
Şu sorulara cevap verin.
"Resul'e mutlak itaat" emredilmişken, (Nisa-80) Kur'an'ın hiçbir âyetinde neden Neb"iye itaat etme emri yoktur ?
Nebi ile Resul'ün arasında bulunan farkları bilmeden, Nisa-65. âyette bulunan "hakem" in kim olduğunu nasıl bileceksiniz?
Hakem olan Muhammed mi?
Nebi mi?
Resül mü?
Neden "Resul'ün her verdiği alınıyor da, (Haşr-7) Nebi'nin her verdiği neden alınmıyor ?
"Üsve'i hasene" (Ahzab-21) (en güzel örnek) olan neden Muhammed ve Nebi (a.s) değil de, Resul (a.s) olarak gösterilmiştir?
Âli İmran süresi 31. âyette bulunan "fettebiuni" (bana tabi olun) sözü kiminle ilgilidir ?
Muhammed mi?
Nebi mi?
Resül mü?
Arkadaşlar!
Kur'an'da onlarca âyette var olan Nebi ve Resul farkını görmek istemeyenler, Emevi-Abbasi rivayetlerinin Muhammed'ine mahkum olurlar.
Resul'e karşı gelmek yani ona isyan etmek apaçık sapıklık iken, (Ahzab-36; Cin-23; Nisa-1) neden Nebi'ye karşı gelmek günah bile sayılmamıştır ?
(Ahzab-37)
Din ve hüküm, ibadet ve güzel ahlak olarak Kur'an'ın yeterli olduğunu gösteren yüzlerce âyeti kabul etmekten sizi engelleyen şey ne olabilir?
Sakın gurur ve kibir olmasın !
Arkadaşlar!
Muhammed (a.s) "Doğumundan kendisine vahiy gelinceye kadar Ebubekir, Ali ve Ammar gibi, kitap nedir, iman nedir? bilmeyen normal bir Mekke vatandaşıdır.
(Kehf-110; Fussilet-6 ; Şura-52)
Nebi: Kendisine vahiy indirildikten vefat edinceye kadar, yirmi dört saat, gece gündüz, her an, bütün özel hallerinde hatta ahirette bile (Nisa-69) Nübbüvvet makam ve mertebesine sahiptir.
Nübbüvvet makam ve mertebesi ondan asla ayrılmaz.
İşte bundan dolayı Nebi'ler Allah'a karşı hata ederler.
Mesela:
"Nebi müşrik akrabalarına istiğfar ediyor ve Allah tarafından engelleniyor"
(Tevbe-113)
Risâlet ve Resul : Allah'tan indirilen vahyin insanlara tebliğ edildiği an ve tebliğ eden kişiyi ifade eder.
İşte bu yüzden Kur'an'ın dininde vahiy ile Resul arasında bir fark bulunmamaktadır.
Kur'an'da bulunan vahiy ile Resul kavramları etle tırnak gibi birbirinin içine karışmış tek bir mana olmuşlardır.
Vahiy ile Resul eşit bir konuma sahiptir.
Yani Resül Emevi-Abbasi yalan ve iftiraları kadar değil, vahiy kadar değerlidir.
Hadisler, Allah Resul'üne karşı hakaret ve iftiradan başka bir şey değillerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder