CEMAAT VE TARİKATLARIN İNANÇ VE KARAKTERLERİ
(2.YAZI)
Cemaat ve tarikatlar Kur'an'ın ahlak ve ilminden uzak oldukları için genellikle Ehl-i Sünnet dininin rivayet ve ictihadlarına göre amel ederler.
Taptıkları lider ve evliyasından dolayı ayrıca her cemaat ve tarikatın kendine ait bir inanç ve anlayışı mevcuttur.
Yani şirk ve hurafe bataklığında hayatlarını düşüncesizce sürdürmektedirler.
Gelelim Sabahattin Önkibar'ın ihlas Finans hatıralarına..."
Diyor ki:
"Enver Ören'in Hüseyin Hilmi Işık'ın damadı olması ise Hüseyin Hilmi Işığ'a rağmen tamamen Işık Hoca'nın kızı ve eşinin tercihi sonucudur ki bunu bana bizzat Enver Bey anlatmıştı.
Hüseyin Hilmi Işık'ın damat adayı şimdilerde İhlas Holding'in inşaat işlerinin başında olan Zeki Celep'ti.
Işıkçılar 70'li yıllarda sıkı Demirelciydiler ve onu Allah'ın yeryüzündeki vekili gibi görürlerdi.
Öyle ki İhlas'ın öğrenci yurdunda kalan gençler seçimlerde Demirel'e korumalık görevi yaparlardı.
İlaveten bütün cemaatlerde olduğu gibi Işıkçılar da diğer cemaatleri sapkın olarak görür ve kıyamet günü cehennemden kurtulacak tek fırkanın kendileri olduğuna inanırlardı.
1980 ihtilali tecrübesiyle, el konmasın diye İhlas cemaatine ait bütün mal ve birikimler, Kuleli Askeri Lisesi'nden ayrıldıktan sonra Fen Fakültesi Biyoloji bölümünü bitirip öğretmenlik yapmaya başlayan Hüseyin Hilmi Işık'ın damadı Enver Ören'e devredildi.
Işıkçı grubu ihtilal günlerinde sıkı Kenan Evren'ci, ANAP iktidar olduktan sonra da keskin Özalcıydı.
Öyle ki çok değil birkaç yıl öncesinde evliya olarak görülen Demirel hakkında 80'li yıllarda sarhoş hikayeleri anlatılmaya başlandı.
Işıkçılar Mesut Yılmaz'ı hiç sevememişti.
Buna mukabil Tansu Çiller'i evliya olarak görürlerdi.
Enver Ören, Çiller seçim kazansın diye kendi anlatımıyla 1995, 1999 ve 2002 seçimlerinin hemen arefesinde Mısır'a giderek Nebi (a.s) ın kızının oradaki Türbesi'nde onu vesile ederek Tansu Hanım için dualar ettirdi.
Işıkçılar, dişinde dolgu olan herkese cenabet derlerdi, zira gusül abdestinde iğne ucu kadar yer ıslanmazsa abdest geçerli olmazmış.
Enver Ören TGRT'yi mütedeyyin halkın büyük bağışlarıyla kurmuştu.
Bileziğini bozduran İhlas'a veriyor ve büyük bağış kampanyaları yapılıyordu.
Enver Ören muhafazakar bir TV kanalını önce İstanbul'daki dindar iş adamlarıyla kurmak istedi ancak konu, yabancı film oynarken kovboyların içki içme görüntüsünü verecek miyiz tartışmalarına kayınca Ören kendi ifadesiyle hemen orayı terk edip kendi başına televizyon kurmaya karar verdi ve halktan büyük bağış topladı.
O dönem televizyon kanalı kurmak çok pahalıydı ve Cem Uzan'ın Star'ınden sonra TGRT ikinci özel kanal olarak yayın hayatına başladı.
Burada yine bir parantez açıp TGRT ve Türkiye gazetesinin Ankara bürosunda aylarca maaş ödeyemediğim o günlerde yaşadığım tuhaflıklardan bir tanesini aktarmak istiyorum.
Bir gün Enver Bey'i almak için bana bildirilen saatte havalimanı'na gittim.
Baktım tarifeli uçakta yok.
Nerde diye oraya buraya bakarken Ören'i VİP çıkışında gördüm.
Ben bir şey sormadan o açıklamada bulundu.
"Özel uçak kiraladım,
onun için buradan çıktım"
Biz yöneticisi olarak personele aylardır maaş veremiyoruz, o özel uçakla Ankara'ya geliyor.
Aradan bir süre daha geçti, Enver Ören'in önce helikopter, peşi sıra özel uçak aldığı duyuldu.
Enver Ören işte o günlerde büroya geldi ve herkesi topla dedi.
Enver Ören büroda yaptığı sohbette yeni döndüğü Avrupa seyahatini anlatmaya başladı.
"Çocuklar! Özel uçak sahibi olmak çok güzel bir şey.
Düşünün, sabah Roma'da kahvaltı yaptık, öğle yemeği için Paris'e geçtik, aynı gece gidip Londra'da uyuduk.
Büyük salonu dolduran muhabirler bu sözler üzerine burunlarından solumaya başladılar.
Sohbet sonrası Enver Bey'e odamda şunu söyledim.
Enver abi! Az önce sohbet ettikleriniz sizin cemaatin mensubu, yani abi takımı değil, tamamı profesyonel gazeteci.
Bunlar alamadıkları beş aylık maaşlarını aylardır beklerken sizin Avrupa maceralarınızı anlatmanız hiç hoş olmadı.
Bu gazetecilerin her biri bir uçağın yabancı havalimanına tekerleğinin değmesinin onbinlerce dolar olduğunu biliyor.
Enver Bey bu açık sözlerime çok bozuldu ve "Senin imanın zayıfladı galiba. Tövbe et" diyerek odamdan hışımla ayrıldı.
Özellikle uçak- helikopter ve İhlas Finans'ta toplanan bir buçuk milyar dolar mevduatla Ören; gücü, itibarı ve kadın dünyasını keşfetti.
Hayır, bu kitapta Enver ve Mücahit Ören'lerin özel hayatına dair tek bir satır bulamayacaksınız birebir şahit olduğum pek çok şey benimle beraber mezara gidecek.
Benim bu kitapla sorguladığım husus inancın istismarı, yani pek çok şeye alet edilmesidir.
(Takkeli Firavunlar- s.36--40)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder