NÜBÜVVETE BAĞLI RİSÂLET İLE KİTAB-A BAĞLI RİSÂLET
(8. YAZI)
6-) Nübüvvet'e bağlı Resüllere karşı gelmenin yani onlara isyan etmenin karşılığı cehennemdir.
Fakat kitab'a bağlı resullere karşı gelmek azap sebebi değildir.
Çünkü kitab'a bağlı resüllerin Allah tarafından düzeltime imkanları bulunmamaktadır.
Dolayısıyla yüzde yüz vahye uyup uymadıkları yani vahye sadık olup olmadıkları tam olarak bilinmediğinden onlara mutlak itaat olmaz.
Nübüvvet'e bağlı Resül vahyin ikinci kaynağı iken, kitab'a bağlı resüller vahyin kaynağı değillerdir.
Kitab'a bağlı elçiliğin mükafatı yüce Allah indinde büyük olmakla birlikte aslında basit bir görevdir.
Kitab'a bağlı risâlet, din ve hüküm olarak vahiy'den başka hiçbir kaynak kabul etmeme, sadece kitab'ı okuma, yalnız onu duyurma, sadece vahyi tebliğ etme, Allah'tan indirileni koruma ve onun mücadelesini yapma anlamında kullanılmıştır.
Dolayısıyla Nübüvvet'e bağlı Resüllere saygısızlık yapılamaz.
"Yine onlardan: O (Nebi, her söyleneni dinleyen) bir kulaktır, diyerek Nebi'yi incitenler de vardır. De ki: O, sizin için bir hayır kulaklıdır. Çünkü o Allah'a emanet eder, müminlere güvenir ve o, sizden iman edenler için de bir rahmettir. Allah'ın Resulüne eziyet edenler için mutlaka elem verici bir azap vardır"
( Tevbe- 61)
"Allah melekleri Nebi'ye salat ederler (yardım eder ve destek olurlar)
Ey iman edenler! Siz de ona salat edin( yardım eden ve destek olun) (Fakat tam olarak sadece )Allah'a teslim olun.
Allah ve Resulü'nü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lanet etmiş ve onlar için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır"
(Ahzab-56,57)
Âyetler iyice incelendiğinde Nübüvvet'e bağlı olan Resul'ün Nebi'lik vasfına özellikle dikkat çekilir ki, Nübüvvet'e bağlı Resul ile âyetlere bağlı Resülün arasındaki fark belli olsun.
7-) Nübüvvet'e bağlı Resüller haricinde hiç kimseye mutlak itaat yoktur.
Kur'an'a göre sadece vahyin iki kaynağına yani Allah'a ve Resulüne mutlak itaat vardır.
Rahman ve Rahim olan Allah ve Nübüvvet'e bağlı Resül haricinde dinde hiç kimseye kayıtsız şartsız itaat edilemez.
Dolayısıyla kitab'a bağlı olan resüllere itaat olmaz.
Çünkü kitab'a bağlı resüller vahyin kaynağı değillerdir.
Hatta kitab'a bağlı resellere yani görevi sadece âyetleri tebliğ etmek ve duyurmak olan resüllere ittiba da edilmez.
Okudukları Kur'an dinlenir, tebliğ ettikleri vahye kulak verilir fakat ittiba ve itaat sadece Kur'an'a olacaktır.
En doğrusunu Allah bilir.
Şu âyetler buna delildir.
Birinci âyet: "Eğer biz bundan (Kur'an'dan) önce onları bir azap ile helak etseydik, muhakkak ki şöyle diyeceklerdi:
Ey Rabb'imiz! Ne olurdu bize bir Resül gönderseydin de, şu aşağılığa ve rüsvaylığa düşmeden önce ÂYETLERİNE UYSAYDIK"
(Tâhâ- 134)
İkinci âyet: "Rabbin, kendilerine AYETLERİMİZİ OKUYAN bir Resulü memleketlerin merkezine göndermedikçe, o memleketleri helak edici değildir. Zaten biz ancak halkı zalim olan ülkeleri helak etmişizdir"
(Kasas-59)
Üçüncü âyet: "Bizzat kendi yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde:
Rabbimiz! Ne olurdu bize bir Resul gönderseydin de ÂYETLERİNE UYSAK ve müminlerden olsaydık! diyecek olmasalardı (Resul göndermezdik)"
(Kasas-47)
Birinci âyette bulunan "...Ey Rabbimiz! Ne olurdu, bize bir resul gönderseydin de, şu aşağılığa ve rüsvaylığa düşmeden önce ÂYETLERİNE UYSAYDIK"
(Tâhâ-134)
İkinci âyette bulunan, "...Rabbin, kendilerine AYETLERİMİZİ OKUYAN bir resulü memleketlerin merkezine göndermedikçe o memleketleri helak edici değildir"
(Kasas-59)
Üçüncü âyette bulunan, "...Rabbimiz! Ne olurdu bize bir resül gönderseydin de, AYETLERİNE UYSAK..."
(Kasas-47)
Cümlelerinde bulunan "resül" kavramının marife değil de, nekre olarak gelmesi, söz konusu elçilerin vahye bağlı değil, kitab'a bağlı yani âyetleri tebliğ eden resüller olduklarını anlıyoruz.
Kur'an'a göre sadece vahyin iki kaynağına yani Allah ve Resulüne itaat vardır.
Allah ve Nübüvvet'e bağlı Resul haricinde hiç kimseye mutlak anlamda itaat olmaz.
Vahyin ikinci kaynağı olan Resul vefat ettikten sonra sadece kitap Resul'e itaat edilir.
İşte bundan dolayı Kur'an'a baktığımızda itaat kavramının "Resuller" bağlamında değil, sadece "Nübüvvet'e bağlı Resül" bağlamında kullandığını görüyoruz.
Gerçekten çok ilginç, "ittiba,tilâvet, inzar (uyarma)" tebliğ" gibi kavramlar çoğul olarak "Resuller" bağlamında kullanıldığı halde, itaat kavramı tekil ve kimliği belli olan Nebi olan Resul bağlamında kullanılmıştır.
"Nübüvvet'e bağlı Resul'e itaat Allah'a itaat olarak kabul edilmiştir" (Nisa- 80)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder