CEMAAT VE TARİKATLARIN İNANÇ VE KARAKTERLERİ
(4.YAZI)
İstisnasız hiçbir cemaat ve tarikat lider ve şeyhinin günah işlediğini veya hata ettiğini hiçbir zaman kabul etmez.
Bu durumu İhlas içindeki abiler takımına sorduğumda onlar Enver Ören'e zerre toz kondurmuyorlardı.
Hele bir tanesine somut bir veri gösterince bana aynen şunları söylemişti:
"Enver Abi'ye büyü yaptılar demek"
Evet cemaat anlayışına göre Enver Ören'in yanlış yapması ya da günah işlemesi bile ancak büyü ile mümkün olabilirdi, zira Ören günahlardan münezzehti.
Bu bakış sadece İhlas'ta değil bütün cemaatlerde aynıdır.
Yine bir ara İstanbul'da İhlas Holding'de cemaatin önde gelenlerinden biri güya beni etkilemek için şunları anlattı:
"Enver abimiz o kadar mübarek bir zattır ki, bütün akşam namazlarını Mekke'de, yatsıyı Medine'de, sabah namazını da Mescid'i Aksa'da kılarlar.
Gülerek sözünü şöyle kestim:
-Dün akşam bir istisnası oldu galiba, zira Gülben Ergen ile beraberdiler.
-Tövbe de Sabahattin Bey
Yahu dur telaşlanma... Enver Bey'le dün randevum vardı. Akşam ezanı okunmadan özel kaleminde beklemeye başladım.
Kim var içeride diye sordum.
Gülben Ergen'le programı için toplantı yapıyor dediler.
Yatsı ezanı okunana kadar görüşmeleri devam etti.
Onun için Enver Abi akşam namazını Mekke'de kılamadı zira toplantıdaydı.
-Ruhaniyetleri oraya gitmiştir.
Gerçekten de Türkiye'deki bütün cemaatlerde durum budur.
Hangi cemaate ve tarikata giderseniz gidin şeyhleri Allah'ın ya da Allah Resulü'nün yeryüzündeki acenteleridir ve hepsi kanatlıdır, yani uçarlar.
Cemaat analizlerinde altı çizilmesi gereken husus bu yapıların sadece dini değil sosyal bir örgütlenme olduklarıdır.
Şehirleşme ile beraber kırsal kesimden göçen muhafazakar halk İşte bu cemaat örgütlenmesi ile oluşturduğu klanlarla ayakta durur ve değerlerini o şekilde muhafaza eder.
Kız alıp vermelerden ticarete kadar pek çok şey kendi aralarındadır.
Tekrar İhlas'a dönersek, ameliyat sonrası iyileşmemle beraber zaten gönlümden çıkardığım TGRT ile Türkiye gazetesinden istifa ettim ki o kurumda dilekçe vererek ayrılan ilk isim bendim.
İstifam sonrasında veda etmek için Enver Bey'in Sarıyer'deki evine gittim.
Ve tam üç saat ben konuştum o dinledi.
Burada yazamayacağım her şeyi ama her şeyi yüzüne söyledim ve tevbe et dedim.
Enver Bey hiç unutmam
"Benim için anlatılan pek çok şey yalan, inanma" deyince şahit olduğum birkaç hadiseyi kendisine aktardım; bir tanesini buradan nakledeyim.
Bir gün yine TV programı için Ankara'dan İstanbul'a giderken uçakta hemşerim olan Nurol Holding'in patronu Oğuz Çarmıklı ile karşılaştım.
Oğuz bey hayrola deyince "Program için gidiyorum" dedim.
Program sonrası buluşalım diye ısrar edince tamam dedim ve o gece İstanbul'un barlarına yelken açtık.
Güzel bir barda kamuoyunda tanınan ünlü hanımlarla sohbet ederken Oğuz Bey beni "TGRT" den diye tanıtınca bir tanesi "Enver Abi, Enver Abi onu özledim" demeye başladı.
Bunu söyleyen hanıma "Enver Bey'i nereden tanıyorsun?" deyince ünlü üç isim birden kıkırdamaya başladılar.
Dahası bir tanesi "Ayol biz TGRT toplantılarını
Enver abi ile buralarda yani barlarda yapardık" demez mi!..
Tersleyince, "inanmıyorsun ama ben şimdi bile onunla konuşurum" dedi.
"Gecenin saat üçünde Enver Bey seninle mi konuşacak. Hadi oradan!" dedim.
"Ayol adam gece uyumuyor" diyen sarışın, telefonunun tuşlarına bastı ve şunları söyledi: "Uyandırdın mı yoksa sizi?"
Ve telefonu kulağıma dayadı.
Evet telefondaki Enver Ören'di ve sesin ona ait olduğunu yıllardır telefonla onunla en çok konuşanlardan biri olarak en iyi ben bilirdim.
Bütün bunlarla beraber, Enver Ören kendisinin yüzde yüz Allah tarafından seçilmiş olduğuna inanır ve her hareketinin ilahi olduğunu düşünürdü.
Bir gün yine buna benzer bir şey söylediğinde araya girip şaka ile "Seda Sayan'ın elini tutmak da ilahi bir emir mi?
diye sorunca şöyle bir karşılık aldım:
"Sana hiç açık vermeye gelmiyor. Anında çıkıyorsun.
Ama senin bu açıksözlülüğünü seviyorum. Mertsin ve arkamdan değil yüzüme karşı söylüyorsun"
Tarikat ya da cemaat önderlerinindeki bu kendine aşık haller yani narsist tezahürler rol gereği değildir.
Gerçekten öyle olduklarına inanıyorlardı...
Bütün cemaat müritleri önderlerini hâşâ Allah'ın vekili gördüğünden ve öyle davrandıklarından olsa gerek, şeyh'lerde bir süre sonra gerçekten öyle olduklarını düşünürlerdi.
Başka bir ifadeyle cemaat önderlerinin etrafının gazlamaları ile ruh halleri bozuluyor, uçuşa geçiyorlardı.
Enver Ören çok zeki bir insandı.
Öyle olmasa zaten biyoloji öğretmenliğinden oralara tırmanamazdı.
Bir gün kendisine,
- Enver abi haram diye kadının elini sıkmıyorsunuz, evinizde harem- selamlık var ama maşallah önünüze çıkan bütün güzel hanımları kucaklıyorsunuz.
Cevap: Sabahattin, Holding'deki hanımlar benim için cariye hükmündedir.
"Nasıl" diye sorunca devam etti:
- İaşesini sağladığın hanım sana dinen haram sayılmaz.
- Peki nikah o zaman niye var?
Bas parayı ya da ver maaşı oldu bitti mi yani? ----Cariye diyorum. Eş demiyorum. Cariyelerde nikah aranmaz.
- Peki cariye olmak için gayrimüslim olmak gerekmiyor mu?
- O da var ama esas olan nafakasını sağlamaktır.
- Enver abi bunun bir yerde söylemeyin.
Hem siz hem İslam zarar görür.
(Takkeli Firavunlar- s. 128, 129, 130,131)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder