1 Nisan 2021 Perşembe

KUR'AN'IN ÖZELLİKLERİ (19.YAZI) Sözlü vahiy, hedefi ve muhatabı belli olan bir çağrıdır.Islah etmeyi hedef aldığı bir toplum için indirilmiştir. Oysa kitap kendi başına âdeta ölü bir metin gibidir. Bir kitabın nasıl rehberlik edeceği her zaman tartışmaya açık bir konudur. Onu nasıl kim tatbik edecek, belli değildir. Buna karşın vahiy, bir rehber(Resul) eşliğinde bir olay bağlamı içinde nazil olmuştur. (Ricoeur'un teknik terimiyle söylersek) "Söz aslında olaydır" Bunun da anlatmaya çalıştığımız yönlerden önemi çok büyüktür.İkinci olarak bir sonraki kuşaklara, vahiy ancak bir olay bağlamı içinde anlaşılması gerektiğine ilişkin bir uyarıdır.Şu ana kadar görmüş olduk ki, metnin okuyucuya ulaştırılma biçimi onu anlama açısından son derece önemlidir.Günümüzdeki birçok kuramcının da ifade ettiği üzere bu yön, anlama hadisesini âdete belirleyen bir yöndür. Buradan özeldeki konumuza gelirsek şunu söylemek mümkündür. Kur'an, sözlü kültür içinden indirilmiş bir metindir.Bu, aynı zamanda "Kur'an hangi okuma topluluğuna aittir? sorusunun da bir cevabıdır. Eğer bir metni anlama hadisesinin önemli ölçüde onun muhataplarına ulaşma ve muhataplarının okuma biçimiyle ilintili olduğu görüşü haklıysa, Kur'an'la sağlıklı bir iletişime geçmek isteyen günümüz okurunun, onun bu özelliğini mutlaka dikkate alması gerekmektedir. Bunu söylerken günümüz insanından, okuma alışkanlıklarından bir gerilemeyi istiyor değiliz. Ancak bir okur, metnin mesajını hakkıyla okumak ve anlamak istiyorsa, çaba göstermek zorunda olduğunu söylüyoruz. Bu Kur'an'ı Mübin'in kolayca anlaşılır bir metin olduğuyla tezat teşkil eden bir ifade değildir. Şayet Kur'an'dan bir çizgi roman kolaylığı beklenmiyorsa..."Kaldı ki, günümüz okuru açısından, zahmetsizce kendini ele veren hangi metinden söz edilebilir. Diğer taraftan, Kur'an'ı ait olduğu okuma topluluğunun, günümüz okurunca dikkate alınması gereken hayatı bir özelliği bulunmaktadır.Eylem için okunmak.Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, her metin sadece okunmak için değildir. Mesala F. Dupont, okunamayan metinlerden söz eder.Ona göre Yunan'ın şölen şiiri, anlam değil, eylemdir.Eğer günümüz okuru, bu şiiri yapaylığa kaçmadan estetik bir biçimde algılamak istiyorsa onun bu yönünü dikkate almalıdır" Bu duruma benzer bir biçimde, Allah'ın sözü olan Kur'an metninin de aynı önemli özelliği anlaşılmadan, yani onun sevap kazanma amaçlı değil, eyleme dökülmek için okunması gerektiğidir. Dolayısıyla Kur'an aslında okunmak için gelmiş bir kitap değil, yaşanmak ve eylem için indirilen bir hitaptır. Eğer günümüz Müslümanı, onu gerçekten anlamak istiyorsa, onu mutlaka eylem için okumalıdır.Bu yönüyle Kur'an, daha çok teatral bir metin özelliği taşımaktadır. Mesela, bir tiyatro eseri, gerçek anlamını sahneye konulduğunda, yani icra edildiğinide tam olarak anlam kazanır.Aynı şekilde Kur'an'da öncelikli amacı icra edilmektir. Yani canlı hayatta yaşama geçirilmesidir, kendisiyle bir arkadaş, bir dost gibi yaşanılmalıdır. Buradan halen şu soruyu yanıtlamadığımız düşünebilir."Eğer Kur'an günümüz okurunun okuma alışkanlıklarıyla uyum içinde değilse, Kur'an'ın bizler için önemi nedir? Niçin arkaik bir metni okumak durumunda olalım?" Bu son soru bütünüyle, Kur'an'ı ait olduğu okuma topluluğu içinde anlayamamaktan kaynaklanan bir sorudur. "Kur'an bugünkü anlamıyla aslında okunmak için indirilen bir metin değildir" demiştikEğer onun yazıya dökülmüş hali mutlaka okuncaksa, bu okuma eylemi harfler içinde potansiyel halde duran anlamı fiiliyata çıkarmak, yazıda olan sözü, yeniden canlı enerjiye dönüştürmek için okunmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder