6 Nisan 2021 Salı
KUR'AN'DA İMAN, İSLAM, İHLAS VE ŞİRK(4.YAZI)"De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın Resul'üyum(Araf- 158) Aslında Firavun ile ilgili inen âyetler sadece onunla ilgili olarak değil, gelecek Firavun'larla ilgilidir."Andolsun ki Musa'yı da mucizelerimizle ve apaçık bir delille Firavun'a ve onun ileri gelenlerine gönderdik. Fakat onlar Firavun'un emrine uydular. Oysa Firavun'un emri doğru değildi"97. âyette bulunan "...ve mé emru Firavun'e biraşid" "...Oysa Firavun'un emri doğru değildi"cümlesini Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğü içinde şu şekilde anlamak mümkündür."Firavun'ların emri doğru değildir"Kadim tarihteki Resullerin kavimlerini anlatan âyetler onlarla ilgili olmadığı gibi, Mekke müşrikleriyle ilgili nazil olan ayetler de sadece onlarla ilgili değildir.Yahudi ve Hristiyan din adamlarıyla alakalı inen âyetlerin büyük çoğunluğu Şia ve Ehl-i Sünnet dininin âlimleriyle alakalıdır."Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla" örneğinde olduğu gibi.Tevrat ve İncil ile ilgili indirilen âyetlerin ekseriyeti kayıtsız şartsız Kur'an ile ilgili nâzil olmuşlardır. İşte bundan dolayı âyetlerde geçen "nasârâ" "Hristiyanlar" "yehûde" "Yahudiler" kelimeleri yerine"Ehli Sünnet" ve "Şia" "İncil" ve "Tevrat" kelimeleri yerine de "Kur'an" kelimesi konulmaması halinde Kur'an güncellenmemiş dolayısıyla âyetler anlaşılmamış olacaktır.Kur'an'da İslam, ihlas ve ibadet tevhid anlamında kullanılmıştır. MESELA:"Yoksa Yakub'a ölüm geldiği zaman siz orada mı idiniz? O zaman (Yakub) oğullarına: Benden sonra kime kulluk edeceksiniz? demişti. Onlar: Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilâhı olan tek Allah'a kulluk edeceğiz; biz ancak ona teslim olmuşuzdur, dediler" (Bakara- 133) Yukarıdaki âyetin sonunda "ve nehnu lehu müslimün" "biz sadece ona teslim olmuşuzdur" yine Bakara 136. âyetin sonunda "ve nehnu lehu müslimün" "biz sadece ona teslim olmuşuzdur" Bakara 138. âyetin sonunda "ve nehnu lehu âbidun" "biz sadece ona kulluk ederiz" Bakara 139.âyetin sonunda "ve nehnu lehu muhlisun" "biz dini sadece ona özel kılarız" Âli İmran 84. âyetin sonunda "ve nehnu lehu müslimün" "biz sadece ona teslim olmuşuzdur" denildikten sonra, "Kim tevhid dini olan" İslam'dan başka bir din ararsa bilsin ki bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve ahirette ziyan edenlerden olacaktır"( Âli İmran- 85 )buyuruluyor. Yani "İslam" denildiği zaman sadece ve sadece vahyin ortaya koyduğu "hanif din" akla gelmesi gerekir. "İslam" denildiği zaman kayıtsız şartsız yani tam bir "ihlas" ile kesin bir "teslimiyet" anlaşılmalıdır.Fakat iman böyle değildir. işte bundan dolayı "Müslüman olanlar ve ameli salih işleyenler..." cümlesi Kur'an'ın hiçbir âyetinde yer almaz.İlgili bütün âyetlerde şöyle buyrulmuştur."İman edip ve ameli salih işleyenler..." Çünkü iman bir iddiadır. İmanın ispatlanması halinde insanı Allah katında "gerçek mümin" yapıyor.Onun için âyetlerde Müslüman olmanın şartları aranmamış iman etmenin şartları aranmıştır.Kur'an'da "gerçek müminler" ifadesi geçerken, (Enfal-4) "gerçek Müslümanlar" ifadesi geçmemektedir. MESELA:Şu ayetlerde Allah'ın bazı emir ve tavsiyelerinden sonra şöyle buyrulmuştur. "...İn küntüm mü'minin" "...Eğer gerçekten iman etmişseniz" (Bakara- 91, 93, 248, 278; Âli İmran- 49, 139, 175; Maide- 23, 57, 112; En'am-118; Araf- 85; Enfal- 1, 41; Tevbe-13; Hud-86; Nur- 2, 17; Hadid- 8 Bütün bu âyetlerde geçen cümle "in küntüm mü'minin" "Eğer gerçekten iman ediyorsanız" iken, sadece Yunus süresi 84. âyette Musa (aleyhisselam ) ın İsrailoğullarına söylediği bir cümle yer alır. "Musa dedi ki:Ey kavmim! Eğer Allah'a iman etmişseniz O'na dayanıp tevekkül edin. Eğer teslim olmuşsanız" "in küntüm müslimin"
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder