24 Aralık 2017 Pazar

TEVHİD AKİDESİNDEN SONRA DİNİN TEMELİ TEFEKKÜR ETMEK VE AKLI KULLANMAKTIR.    Rahmân ve Rahim olan Allah Kur'an'ı Mübin'de şöyle buyuruyor.
 "Onlara açıklasın (duyursun, tebliğ etsin, ilan etsin) diye her elçiyi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dileyen  kimseyi saptırır,  dileyeni de doğru yola iletir.  Çünkü O,  güç ve hikmet sahibidir"
( İbrahim, 4)
 Allah'ın emirleri eğer kendi dilinizde yazılmamışsa, bunları anlayabilmek için kendi dilinize çevirmek zorundasınız.
 Allah'ın emirleri yalnızca günde beş vakit salat'ı  ikame etmek, yılda bir ay oruç tutmak, ömürde bir kez hacca gitmek değildir.
 Kur'an'da en az yedi yüz yerde Allah (cc) düşünün, aklınızı kullanın, araştırın, inceleyin, icad dedin diye ısrarla emretmektedir.
Bu emirler de en az diğer emirler kadar uygulanmak zorundadır.
Çünkü bunlar da Allah'ın emirleridir. 
"Şüphesiz Allah katında canlıların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir"
( Enfal, 22)
Din bir bütün olduğundan birini uygulayıp diğerini  terketmek dini parçalama ve dağıtma anlamına gelecektir.
 İşte Ehl'i Sünnet ve Şia'nın âlimleri  tam olarak bunu yapmışlardır.
  MESELA
 Onların uydurma kutsal  kaynaklarına bakınız, tefekkür etme  ve aklı kullanma ile alakalı bir "Bâb" açılmamış ve bir "Bölüm" konmamıştır.
 MESELA
 Ankebut Suresi'nin 20. Ayetinde Allah (cc) şöyle buyuruyor.
 "De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın da Allah ilk baştan nasıl yaratılışı başlatmış bir bakın.
 İşte Allah bundan sonra aynı şekilde ahiret hayatını da inşa edecektir. Gerçekten Allah herşeye kadirdir"
 Bu emir, insanların belde belde dolaşarak, gördükleri bütün varlıkları Allah'ın yarattığını onaylayıp "Bunu Allah yarattı, bunu da Allah yarattı, şunu da Allah yarattı" diye yürüyüp geçmesini mi öğütlemektedir?
 Eğer böyle olsaydı, Kur'an'da "Bütün nesnelere bakın, bunları Allah'ın yarattığını tasdik edin" buyururdu.
"Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki, insanlar bu delillerden gözlerini çevirir  geçerler"
( Yusuf, 105)
 Halbuki bunun gibi birçok ayette somut duyularla, gözle görülmesi buyrulan, nesnelerin  yalnız kendileri değil, bu nesnelerin "yoktan nasıl yaratıldığını,  kimyasal ve biyolojik özelliklerini inceleme ve araştırmaya teşvik etmektedir.
Allah (cc) tüm maddelerin yaratılışlarının nasıl olduğunu inceleme, araştırma, bulma ve icad etme konusuna ağırlık verilmesini istemektedir.
"Göklerin ve yerin hükümranlığına, Allah'ın yarattığı her şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? O halde Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar"
(Âraf, 185)
 Yani şimdi Şia ve Ehli sünnet âlimlerinin ihmal ettiği bu konu diğer emirlerden önemsiz veya yapılmasa da olur bir nitelik mi taşıyor?
 Aslında bu yapılmadığı zaman diğer emirlerden biri yerine getirilmemiş olur.
 Belki de bu konu İslam toplumunun geri kalmasına ve gayri müslimlerin karşısında sürekli mağlubiyeti getiren en önemli  bir unsur olmuştur.
Dolayısıyla Allah'ın emirlerini Arapça olarak hiç anlamadan ve üzerinde düşünmeden koyunun kaval dinlediği  gibi dinlemek verilen önemli emirleri anlayamamanın bir sonucu olarak Rabbimiz tarafından mükafatla ödüllendirilecek bir davranış asla değildir.
 Kur'an'ı  sadece metninden okuyanlar ve anlamadan dinleyenler ve bundan sevap  umanlar ahirette nasıl bir sürprizle karşılaşacaklarını görecekler.
 Halbuki Allah (cc) insanlara, kendisinin "yaratmaya nasıl başladığını, bilimsel amaçlı deneysel çalışmalarla görmeleri" ile alakalı  emirler verdiği gibi "kendi içinde birbirleriyle çelişen, tutarsız düşünceler, kaynaklar ve inançlar üretmeyin" emrini de vermiştir.
"Bilerek hakkı batıl ile karıştırmayın, bile bile hakkı gizlemeyin"
( Bakara, 42)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder