KUR'AN'DA ŞEFAAT SİSTEMİNİN ÇÖZÜMÜ.
Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğüne baktığımızda Allah'ın rahmet ve inayetiyle şefaat sisteminin kesin ve mutlak çözümü şu şekilde ortaya çıkmaktadır.
1-) AHİRETTE SADECE ALLAH'IN ŞEFAATİ VARDIR.
Ahiret gününde Allah'ın merhamet ve şefaatinden başka hiçbir merhamet ve şefaat yoktur.
Bu konu Kur'an'da o derece kesin olarak ortaya konmuş ki, buna karşı gelen, bunu kabul etmeyen,buna alternatif ortaklar ileri sürenler mutlak olarak kafir olurlar, eğer ilim adamı sıfatları mevcut ise küfür daha da katmerleşir, ahlaksızlık ve ahmaklık seviyesini bile geride bırakır.
Ahiret gününde Allah'ın merhamet ve şefaatinden, insanın kendi amelinden başka hiçbir şefaatin olmadığı ile alakalı ayetler.
"Şüphesiz(hakkı batıldan ayıran) hüküm günü, hepsinin bir arada buluşacağı gündür. O gün, dostun dosta hiç bir faydası olmaz, kendilerine yardım da edilmez.
"Ancak Allah'ın merhamet ettiği kimseler böyle değildir. Şüphesiz O, üstündür, merhametlidir"
(Duhan, 40, 41, 42)
"Ceza günü nedir bilir misin? Nedir acaba o ceza günü? O gün hiçbir kimse başkası için bir şey yapamaz. O gün emir Allah'a kalmıştır"
(İnfitar, 17, 18, 19)
"Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları (o güne iman edenleri) onunla (Kur'an ile) uyar. Onlar için Rablerinden başka ne bir dost ne de bir şefaatçi vardır, belki sakınırlar"(En'am, 51)
"Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz, hiç kimseden şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz, onlara asla yardım da yapılmaz"(Bakara, 48)
"Ey iman edenler! Kendisinde artık ticaret, dostluk ve şefaat bulunmayan gün (kıyamet) gelmeden önce, size verdiğimiz rızıktan hayır yolunda infak edin. Nankörlük yapanlar zalimlerin kendileridir"(Bakara, 254)
2-) DÜNYADA ALLAH VE ALLAH'IN İZNİYLE MELEKLERİN ŞEFAATİ VARDIR.
Bu konuyla alakalı ayetler şunlardır.
"Allah, ondan başka ilah yoktur, O, hayydır, kayyumdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama.
Göklerde ve yerdeklerin hepsi onundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat (yardım) edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir,,,,,,"(Bakara, 255)
"Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da işleri yerli yerince idare ederek arşa istiva eden Allah'tır. O'nun izni olmadan hiç kimse şefaatçi olamaz. İşte O Rabbiniz Allah'tır. O halde ona kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz"(Yunus, 3)
"Onlar Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve: Bunlar, Allah katında bizim şefaatçilerimiz, diyorlar. De ki: " Siz Allah'a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Hâşâ! O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir "
(Yunus, 18)
Şefaat ile alakalı ayetlerin iniş sebebi şudur.
Müşrikler İlahlarının ve Evliyalarının dünya hayatında kendilerine savaşta ve barışta yardım ettiklerini iddia ettiklerinden şefaat ile alakalı ayetler nazil olmuştur.
Çünkü Müşrikler öldükten sonra dirilmeye ve ahiret hayatına iman etmiyorlardı.
Yukarıdaki ayette geçen " Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir" cümlesi bu gerçeği ortaya koymaktadır.
Mekke müşrikleri dünya hayatında ilahlarının ve efendilerinin kendilerine yardım edeceğine iman ediyorlardı. Ve bu inanca çok değer veriyorlardı.
İşte yukarıda geçen ayetler dünya hayatında manevi olarak sadece Allah ve izin verdiği meleklerin yardım edeceğini açıklamaktadır.
ALLAH'IN RAHMETİNDEN SONRA AHİRETTE İNSANIN KENDİ AMELİ KURTARICIDIR.
"Her nefis kazandığına karşılık bir rehinedir"(Müddessir, 38)
"Bilsin ki insan için kendi amelinden başka hiçbir şey yoktur"(Necm, 39)
",,,,,,,,Onlara: İşte size cennet, yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık ona vâris kılındınız diye seslenilir"(Â'raf, 43)
"Olan müthiş bir sesten ibarettir. Bunun üzerine onların hepsi hemen huzurumuzda hazır bulunurlar. O gün hiçbir kimse en ufak bir haksızlığa uğramaz. Siz orada ancak yaptıklarınızın karşılığını alırsınız"(Yasin, 53, 54)
AHİRETTE İNSANLAR TEVHİD, GÜZEL AHLAK VE İYİ AMELLERE GÖRE HESAP VERECEKLERDİR.
Aslında Kur'an'ı Mübin'de ahiret hayatında Allah'ın rahmetinden ve şefaatinden başka şefaatçilerin var olacağını zerre kadar gösteren, ima eden en ufak bir emare ve alamet mevcut değildir.
Fakat Ehli sünnet ve Şia'nın uydurma dininin rivayetleri ile tarikatlardaki hulul inancının tesiri ve baskısı sayesinde böyle bir inanç doğmuş ve gelişmiştir.
MESELA: "De ki: Bütün şefaat Allah'ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı onundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz"( Zümer, 44)
ayetinde, şefaatin ölümden önce dünya hayatında olduğu, bunun da manasının Allah'ın yardım etmesi ve desteklemesi, iyiliğe ve hayra yönlendirmesi, mutluluk ve huzur bahşetmesi anlamlarına gelmektedir.
Diğer bir ayette "Göklerde nice melek vardır ki onların şefaatleri, dilediği ve hoşnut olduğu kimse için Allah'ın izin vermesi dışında hiçbir işe yaramaz"( Necmi, 26)
Bu ayette Allah göklerden bahsetmekte ve şunu buyurmaktadır.
" Benim iznim ve rızam dışında dünya hayatında melekler dahi hiç kimseye yardım ve destek olamaz.
Yani birçok ayette geçen şefaat kavramı dünya hayatındaki yardım ile ilgilidir.
Çünkü Mekke müşrikleri dirilişe inanmazlardı.
Bununla ilgili ayetler çoktur.
YANLIŞ MEAL VERİLEN ŞEFAAT AYETLERİ.
Ahiret gününde şefaat ile alakalı yanlış meal verilen ayetlerin bir kaçı şöyledir.
YANLIŞ: " Allah'ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefaati fayda vermez "(Sebe, 23)
DOĞRUSU ŞÖYLEDİR " ALLAH'IN HUZURUNDA ,KENDİSİNİN İZİN VERDİĞİ KİMSELERDEN BAŞKASINA ŞEFAAT (YARDIM) ULAŞMAZ, FAYDA VERMEZ "
Yani Allah'ın şefaatine liyakat kazanamaz.
Veya, ey müşrikler dünyahayatında kendilerine kulluk yaptığınız İlahlarınızın ve evliyalarınızın Allah katında hiç bir değerleri yoktur ki, Allah ile sizin aranızda aracı olsunlar da size yardım etsinler, böyle bir şey söz konusu olamaz.
İlk manada: Allah'ım bazı kişilere şefaat etme yetkisi vereceği anlaşılırken,
doğrusunda ise Allah'ın şefaatinden yararlanabilen muttaki, Muvahhit müminler olduğu açıkça anlaşılmaktadır, sefaat eden değil, Allah'ın şefaatine nail olanlar vardır.
YANLIŞ MEAL: "O gün Rahman olan Allah'ın katında bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaat etme hakkına sahip olmayacaklardır"(Elmalı, Meryem süresi, 87)
DOĞRUSU:
"O gün Rahman olan Allah'ın nezdinde söz ve izin alandan başkaları şefaate sahip olamazlar "
Eğer gelenekçilerin şefaat anlayışına iman edecek olursak kurtuluşun Tevhid, güzel ahlak ve ameli sâlih'te olduğunu açıklayan yüzlerce ayet anlamsız hale gelecektir.
YANLIŞ MEAL:
"O gün, Rahman'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimselerden başkasının şefaati fayda vermez "(Tâhâ, 109, Elmalı, Diyanet meali)
DOĞRUSU ŞÖYLEDİR:
"O gün, Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasına (Allah'ın şefaati)fayda vermez "
Kur'an'dan edindiğimiz Kesin bilgi ile anlıyoruz ki Allah'tan başka bağışlayıcı ve merhamet edici yoktur.
" Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki" Âli İmran, 135)
O taptıkları ilahlar mı daha hayırlı yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve başındaki sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri kılan mı? Allah'tan başka bir ilah mı var? Ne kadar da az düşünüyorsunuz"( Neml, 62)
SONUÇ OLARAK: ALLAH İŞİNE KİMSEYİ KARIŞTIRMAZ.
3-)DÜNYADA İNSANLARIN BİRBİRİNE ŞEFAAT ETMELERİ:
Dünya hayatında ellerinde maddi ve manevi imkan bulunan kimseler taraftarlarına, akrabalarına, dostlarına şefaat ederler.
Fakat kıyamet günü hiç kimse başkasına şefaatçi olamaz, yani dünyadaki şefaacilerin şefaati bitmiştir.
Bu hakikatı şu ayet apaçık olarak ortaya koymaktadır.
"Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez"(Müddessir, 48)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder