DİN VE HÜKÜM OLARAK KUR'AN'DAN BAŞKA "HADİS" YOKTUR
(3.YAZI)
Yani Ehli Sünnet âlimleri ve Mezhep imamlarının çoğunluğuna göre Allah Resulü (aleyhisselam)dan asırlar sonra uydurulmuş "hadis"lerle Allah'ın "Hadis" adını verdiği Kur'an'ın bazı ayetlerini geçersiz kılmışlardır. MESELA,
"Allah'ın hadis"i demek olan Kur'an'da zina eden kadın ve erkeğin cezası "zina edenlerin derilerine kendilerini öldürmeyecek yüzer değnek olarak belirlenmişken,,,,"( Nur, 2)
Ehli sünnet muhaddisleri ve âlimleri Allah'ın kitabını "Hadis"ini boş vererek bu konuda yalancıların uydurdukları "hadis"leri uygulamaya koymuş yüz sopa olan cezayı yeterli görmeyip taşlayarak öldürme ile ödetmeye kalkışmışlardır.
"Kur'an'da her şeyin açıklaması yok" diyerek iftiracı cahillerin uydurdukları "hadis"leri Allah'ın "Hadis"inin açıklaması olarak ele almış, Allah'ın "Hadis"inden sonra başka "hadis"ler aramış, uydurmuş, bunlara inanmış ve zamanla bu iftiraları dinlerinin tek kaynağı olarak benimsemişlerdir.
"Bizim rivayet ettiğimiz "hadis"ler Allah'ın buyurduğu "Hadis"i açıklayıcıdır" diyerek işlemiş oldukları cinayeti ve batıl dini ümmi Müslümanlara güzel göstermeyi de başarmışlardır.
Halbuki Allah (Celle Celalühü) Kur'an'ı müminler ders alabilsinler ve anlasınlar diye kolaylaştırdığını çok açık olarak bildirmiştir.
Kitabını pek çok örnekler vererek açıkladığını, kendi "Hadis"inin anlaşılmaz olmadığını, kapalı değil apaçık olduğunu yüzlerce ayette bildirmiştir.
Ehli sünnet müfessirleri ve mealcileri Allah Resulü'nden iki yüzyıl sonra
"Allah Resulü demişti ki,,,,," diye uydurulan "hadis"lere inanınca, Allah'ın "Kur'an'dan sonra başka uydurulan "hadis"lere uyulmamasını buyuran âyetlerini çok ilginç bir taktikle anlaşılmaz kılmışlardır.
MESELA,
"sabır, Rab, âlem, iman, küfür, hamd" kelimeleri gibi birçok kelimeyi aynı ile meâl verdikleri halde Allah'ın, kitabında Kur'an için bir çok âyette kullandığı "Hadis" kavramını "Hadis" olarak değil "söz" olarak meâl vermişlerdir.
Eğer Kur'an'da kullanılan "Hadis" kavramını aynı ile almış olsalardı, uydurulan "hadis"lerin bir hükmünün olmadığı anlaşılacak ve yaptıkları sahtekarlık ortaya çıkacaktı.
Gelenekçi mezhepçiler Kur'an'da geçen "Allah'ın "Hadis"i deyiminin "söz"ü diye çevirmiş, fakat uydurma "söz"leri "Muhammed( Aleyhisselam)ın "hadis"leri diye bırakmışlardır ve birini Türkçeleştirip öbürünü Arapça bırakarak iki olgu arasında bağlantı kurulabilmesini imkansız Kur'an'ın en önemli yasağını anlaşılmaz kılmışlardır.
Kur'an'da geçen "Kur'an'dan sonra başka "hadis"lere uymayın, başka "hadis"lere inanmayın" uyarısını salt Kur'an'dan sonra uydurulan "Nebi( Aleyhisselam)ın "hadis"lerine inanılmasını sağlayabilmek için "söz" diye çevirmişlerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder