8 Aralık 2017 Cuma

DİN VE HÜKÜM OLARAK KUR'AN'DAN BAŞKA "HADİS" YOKTUR
(3.YAZI)
Yani  Ehli Sünnet âlimleri  ve Mezhep imamlarının çoğunluğuna göre Allah Resulü  (aleyhisselam)dan asırlar  sonra uydurulmuş "hadis"lerle  Allah'ın "Hadis" adını verdiği Kur'an'ın bazı ayetlerini geçersiz kılmışlardır.  MESELA,
"Allah'ın hadis"i demek olan Kur'an'da zina eden kadın ve erkeğin cezası "zina edenlerin derilerine kendilerini öldürmeyecek yüzer değnek olarak belirlenmişken,,,,"( Nur, 2)
 Ehli sünnet  muhaddisleri  ve âlimleri Allah'ın kitabını "Hadis"ini boş vererek bu konuda yalancıların uydurdukları "hadis"leri uygulamaya koymuş yüz sopa olan cezayı yeterli görmeyip taşlayarak  öldürme ile ödetmeye kalkışmışlardır.
 "Kur'an'da her şeyin açıklaması yok" diyerek iftiracı cahillerin uydurdukları "hadis"leri Allah'ın "Hadis"inin açıklaması olarak ele almış, Allah'ın "Hadis"inden sonra başka "hadis"ler aramış, uydurmuş, bunlara inanmış ve zamanla bu iftiraları dinlerinin tek kaynağı olarak benimsemişlerdir.
 "Bizim rivayet ettiğimiz "hadis"ler Allah'ın buyurduğu "Hadis"i açıklayıcıdır" diyerek  işlemiş oldukları cinayeti ve batıl dini ümmi Müslümanlara güzel göstermeyi de başarmışlardır.
 Halbuki Allah (Celle Celalühü) Kur'an'ı müminler  ders alabilsinler ve anlasınlar diye kolaylaştırdığını çok açık olarak bildirmiştir.
Kitabını pek çok örnekler vererek açıkladığını, kendi "Hadis"inin anlaşılmaz olmadığını, kapalı değil apaçık olduğunu yüzlerce ayette bildirmiştir.
 Ehli sünnet müfessirleri ve mealcileri Allah Resulü'nden iki yüzyıl sonra
 "Allah Resulü  demişti ki,,,,," diye uydurulan "hadis"lere inanınca, Allah'ın "Kur'an'dan sonra  başka  uydurulan "hadis"lere uyulmamasını buyuran âyetlerini çok ilginç bir taktikle anlaşılmaz kılmışlardır.
 MESELA,
 "sabır, Rab, âlem, iman, küfür, hamd"  kelimeleri gibi birçok kelimeyi aynı ile meâl verdikleri halde Allah'ın, kitabında Kur'an için bir çok âyette kullandığı "Hadis" kavramını "Hadis" olarak değil "söz" olarak meâl vermişlerdir.
 Eğer Kur'an'da kullanılan "Hadis" kavramını aynı ile almış olsalardı, uydurulan "hadis"lerin bir  hükmünün olmadığı anlaşılacak  ve yaptıkları sahtekarlık ortaya çıkacaktı.
 Gelenekçi mezhepçiler Kur'an'da geçen "Allah'ın "Hadis"i deyiminin  "söz"ü diye çevirmiş, fakat uydurma "söz"leri "Muhammed( Aleyhisselam)ın "hadis"leri diye bırakmışlardır ve birini Türkçeleştirip öbürünü Arapça bırakarak iki olgu arasında bağlantı kurulabilmesini imkansız  Kur'an'ın en önemli yasağını anlaşılmaz kılmışlardır.
 Kur'an'da geçen "Kur'an'dan sonra başka "hadis"lere uymayın, başka "hadis"lere inanmayın" uyarısını salt Kur'an'dan sonra uydurulan "Nebi( Aleyhisselam)ın "hadis"lerine inanılmasını sağlayabilmek için "söz" diye çevirmişlerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder