Bugün yeryüzünde Kur'an'dan en uzak olan millet Arapça yazan ve Arapça okuyan Arap milletidir.
Dünyada bulunan tüm milletlerden sonra ancak Arap milleti Kur'an'ı Mübin'i anlamaya başlayacaklardır.
Kur'an'ı anlama dil ile alakalı bir şey değil, aklı kullanma ve tefekkür ile alakalı bir olaydır.
MESELA,
Diyanet İşleri Başkanlığı, cemaat ve tarikatların kutsal kitabı Kur'an değil, Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace, Nesai, Malik Bin Enes'in Muvatta'sı, Ahmet Bin Hanbel'in sünen'i gibi uydurma ve iftira hadis kitapları hayata hakimdir.
Mekke'de gençler arasında meydana gelen bir kavgaya şahit oldum birbirlerine öyle küfür ediyorlardı ki, yaptıkları sövgüler kullandıkları ağır cümleler dünyada başka hiçbir dilde bulunmaz.
Dolayısıyla Emevi ırkçılığını ev Ehli sünnet dinini bırakın da Kur'an'a, evrensel alaka ve Tevhid akidesine gelin, doğru yol buradadır.
Emevi ırkçılığında ve uydurma Ehli Sünnet dininde hiç bir hayır yoktur.
Madem Osmanlı "Kur'an alfabesini, İslam yazısını" kullanıyor idiyse neden Kur'an'dan hiçbir şey anlamamış, hiçbir ders çıkarmamış, hiçbir ibret almamıştır.
Neden Arapça eğitim veren medrese mollaları ve tarikat şeyhleri Kur'an'dan hiçbir şey anlamıyorlar.
Kur'an Arapça inmiş olmasına rağmen ona en sert tepkiyi Arapça konuşan Mekke müşrikleri vermiştir.
Allah Resulü'nün vefatından kısa süre sonra Kur'an'ı en iyi anlaması gereken Araplar binlerce hurafe hadis uydurarak Kur'an'dan yüz çevirmişlerdir.
Edebi ve belağat olarak bazı diller diğerlerinden üstün olabilir, fakat dini açıdan hiç bir dilin başka bir dile üstünlüğü yoktur.
Hiçbir ırkın diğer bir ırka üstünlüğü olmadığı gibi.
"O'nun delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler İçin alınacak dersler vardır"
(Rum, 22)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder