KUR'AN'DA SALAT'I İKAME ETME
Kur'an'daki salat'ı ikame etme meselesinin anlaşılması Kur'an temelli bir din açısından büyük bir bir öneme sahiptir.
Din ve hüküm olarak Kur'an'ı yegâne kaynak alan dini anlayışın yüzlerce konuda daha tutarlı ve detaycı anlatımı, vahiy dinini daha mantıklı ve daha yaşanır olduğunu gördüğü halde mezhepçi anlayışından kurtulamayan birçok kişi kurtuluşunun namaz konusuyla ilgili bir çıkışta aramaktadır.
Hurafeciler Salat'ı ikame etme konusunu istismar ederek Kur'an'i anlayışı bertaraf etmek istemektedirler.
(Sanki bu konu batıl mezheplerinde bulunan en koyu şirki ve binlerce hurafeyi hasıraltı edebilirmiş gibi)
Kur'an'ı dinin tek kaynağı olarak yetersiz gören bu mezhepçi yaklaşımı benimseyenler "sırf Kur'an'dan dini anlamaya çalışsak salat'ı ikame etmeyi nasıl yapacağız?
Namazı sırf Kuran'a bakarak yerine getiremeyiz.
Demek ki Kur'an dışı kaynaklar lazımdır,,,,," diyerek, Allah Resulü adına İftira edilmiş mezheplerini ve rivayetlerini kurtarmaya çalışmaktadırlar.
Mezhepiler'in bu yaklaşım tarzı bile dini hiçbir zaman anlayamadıklarının bir delilidir.
Halbuki olay zannedildiği gibi karmaşık degil, çok basittir.
Yapılması gereken tek şey dinin kaynağını belirleyerek, dini ona göre anlamak ve uygulamaktır.
Dinin gerçek kaynağı ortaya konduktan sonra dinin kaynağını önümüze alıp ondaki salat'ı, savm'ı, ahlakı ve din adına her şeyi bu kaynaktan anlamamız gerekmektedir.
Yani salat'ı ikamede dinin kaynağından anlaşılacaktır.
Dinin kaynağı, akılda daha önceden ezberlenmiş hurafe ve uydurmalara göre olmamalıdır.
Yanlış anlamalara sebep olmamak için bazı hususları ortaya koymakta büyük fayda görüyoruz.
Mevcut uygulamalarda salat'ın ikame etmenin ufak bir parçası olan "namaz kılma" ibadetinin yerine getirilmesinde birlik ve beraberliği tertip ve düzeni sağlayan ümmetin toplu ibadetlerine kolaylık getiren yaklaşımlar varsa veya belli bir vakitte yerine getirilmesi bir mecburiyet olmamasına rağmen ümmetin daha çok Allah'ı anması gibi Kur'an'i bir şuur ve anlayışa hizmet eden uygulamalar varsa "Ümmetin bu uygulamalarını" muhafaza etmede elbette fayda vardır.
Salat'ı ikame etmenin bir parçası olan namaz kılma şekli vücut diliyle nesilden nesile aktarılarak gelen gözün ve sözün gücüne dayanan bir ibadettir.
Aslında Allah Resulü'nün döneminde Mekke ve Medine'de uygulanan salat'ı ikame ibadeti ile günümüzde kılınan namaz birbirinden çok farklıdır.
Allah Resulü'nün Mekke ve Medine'sinde uygulanan salat'ı ikame, insanların bir araya gelerek oluşan sorunları çözme, birlik ve beraberliği sağlama, hem Allah'a kulluk, hem de fakir ve kimsesizlere, yetim ve yoksullara karşı yapılacak maddi- manevi yardım ve desteğin ne şekilde sağlanacağı, zor durumda olanların nasıl destekleyeceklerinin plan ve programının ortaya konması anlamına geliyordu.
Aynı zamanda Kur'an'a baktığımızda salat'ı ikame etmenin birer cüzü için gerekli olan secde, rüku, kıyam, kıraat, kıble, Mescidi Harama yönelme gibi bütün vecibeler mevcuttur.
Yani yardım ve desteğinden ibadeti ile birlikte salat'ı ikame etmek için en ince ayrıntısına kadar Kur'an'da açıklamalar vardır.
Ancak Şia ve Ehli Sünnet ilim adamları salat'ı ikame ibadetinde bulunan sosyal yardım ve destek unsurunu yok etmiş, aynen Mekke müşrikleri gibi salat'ı kuru hareketlerden oluşan bir ibadete dönüştürmüşlerdir.
Dolayısıyla ümmetin nesilden nesile uygulayarak getirmiş olduğu "ümmetin sünnetlerini" Kur'an'ı Mübin'in eksik olduğu iddiası için delil olarak kullanmaya çalışmak büyük bir hata ve Allah'ın kitabına karşı büyük bir ihanettir.
ibadetler için kutsal kitaba gerek yoktur.
İşte bu yüzden Kur'an'ı Mübin'de ibadetlerle alakalı bir sorun ve tartışma veya karşı gelme bulunmamaktadır.
Salat'ı ikame etme ibadeti Allah Resulü ile başlayan bir nüsük değildir.
Salat'ı ikame bütün elçilere ve kavimlerine emredilen bir ibadettir.
Salat'ı ikame aynen savm, kurban, zekat gibi bütün elçiler döneminde bulunan ibadetler olduğunu Kur'an'ı Mübin'den öğreniyoruz.
( Hud 88, Yunus 87, Enfal 35, İbrahim 40) Dolayısıyla Kur'anı iyi niyetle elimize aldığımızda salatı ikame adına gerekli olan tüm bilgileri içerdiğini görüyoruz.
Gerçek olarak salat ibadetini karıştıran, zorlaştıran, başkalaştıran, hükümlerini paramparça yapan rivayetler ve mezhep içtihatları olmuştur.
Ataları Luvi'lerden beri kutsal bir kitapları olmadığı halde binlerce yıldan beri Aleviler nasıl ibadet edeceklerini bilirler.
Sadece salat'ı ikame etme ile alakalı mezhepler arası yüzlerce ihtilaf meydana gelmiştir.
Afrikanın ucra bir köyünde bile çocuklar kitabını okumadıkları halde nasıl futbol oynayacaklarını bilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder